Hastane ve Cami

Üstad Çetin Altan'ın, içinde kışla ve cami kelimelerinin geçtiği, bu iki kavramın karşılaştırıldığı çokça yazısını okumuştuk...

Beş vakit ezan sesini duymak, bu topraklarda "yalnız"olunmadığının, gurbet ellerde kalınmadığının en önemli göstergesi...

Ezan sesinin:

Beş vakitten insanları en çok etkileyeni sabah ezanıdır sanırım...

Birkaç sebebi olabilir...

Çoğunlukla uykuda olunduğundan daha az duyulması...

Geceden aydınlığa yani hayata yeniden kavuşmanın müjdecisi olması...

Yeni bir günün başlangıcı, karanlığın kaybolması...

Uykusuz geçen bir gecenin sabahının ilk habercisidir "sabah ezanı"...

Kiminde güzel bekleyişlerin, mutlulukların, umutların...

Kiminde de acı, hüzün ve endişenin yaşandığı...

Caminin olduğu her yerde okunan "sabah ezanı" mutluluklarımızı çoğaltmaya, yalnızlıklarımızı da azaltmaya vesile olur...

Hastane: Çoğunlukla hayata gözlerin açıldığı ve bazende gözlerin kapandığı bir yer...

Halk arasında söylenir "Gelinin girmediği ev olur, ölümün girmediği ev olmaz..."diye...

Musalla taşı: Son yolculukların ilk durağı...

Hastane ve Cami ikilisinde; yorgun uykusuz geçen gecenin sabahında "ezan"sesini duymak bütün yorgunlukları, umutsuzlukları alıp götürüyor gibi...

Eski Yeşilçam filmlerinde izledik...

Camide okunan sabah ezanını ve sonrasında yeni bir hayatın, umutların başlangıcını...

Uyku yarı ölüm ise...

Sabahlarda...