Hava'nın dibi kararmış Döne'nin

HAVVA’ NIN DİBİ…

Meclis gurup konuşmalarını dinlediniz mi?

Konuştukça batıyorlar battıkça da pis kokuları gelmeye başlıyor Başkentten…

Çocukluğumuzda birbirimize anlattığımız ve her seferinde de kahkahalarla güldüğümüz bir fıkra vardı en iyisi onu paylaşmak öncelikle…

***

İki arkadaş mevsimin güzelliğine bakarak ava çıkmışlar sırtlarında çifteleriyle,

Birinin karısının adı Havva diğerinin karısının adı ise Döne imiş, avcılarımızın. Oldum olası da birbirlerine takılmaktan her fırsatta laf çakmaktan çok hoşlanırmış bu arkadaşlar…

Güneşli bulutsuz bir sabah çıktıkları avda çalılar arasında dolaşırken aniden hava bozulmuş, şimşekler çakmış, ortalık kapkara olmuş, sicim gibi yağmur yağmaya başlamış. Avı yarım kesip dönmeye hazırlanıyorlarmış.

Karısının adı Döne olan avcı demiş ki; Hava’nın dibi delindi galiba, tıkamasan durmayacak,

Karısı Havva olan lafın altında kalır mı o da; Döne’nin a.m.k…..

***

Günümüz siyaset anlayışı ile siyasetçi profiline baktığınızda gerçek anlamda lider olduğunu söylemek neredeyse imkânsız gibi…

Bir kere içinde kin ve nefreti öç alma duygusunu barındıranların “lider” olma ihtimali asla yoktur…

Sorsanız bu ülkede adalet özgürlük hukuk var mı diye verecekleri yanıt;

Döne’nin kocası ile Havva’nın kocasının verdiği cevaplardan farklı olmayacaktır…

Zaten meclis konuşmaları söylediklerimi aynen teyit eder durumdadır, yeter ki objektif bir gözle ve özgür irade ile bakın, görürsünüz…

***

Birinin ak dediğine diğeri kara diyor birinin var dediğine diğeri yok diyor. Ne ilginçtir ki hiçbiri ağzından çıkanı kulağı ile duymuyor, ne dediğini dediklerinin nereye varacağın nelere sebebiyet vereceğini bilmiyorlar…

Bulundukları yeri veya konumu hatta makamının önemini bilen, bilmek isteyen de yok hatırlatmak cesaretini kendine bulacak siyasetçi de yok maalesef…

Hal böyle de olunca ortalıkta ceviz kabuğunu bile dolduracak tutarda olumlu bir tek şey yok…

Aradan onca sene geçmiş aynı tas aynı hamam…

***

Adamın biri, hastanelerden birinde bir cerraha gitmiş: “Ben hadım olmak istiyorum, demiş.

Doktor; Ne! Nasıl, neden yani? Deyince de sinirlenmiş;

“Hadım olmak istiyorum ben, o kadar…”

Doktor, bir nedeniniz var mı bunun için? Diye sorunca

“Lütfen tartışmayın benimle gereğini yapın; “Hadım edin beni”.

Cerrah, ne yapsın, kraldan fazla kralcı olmanın ne anlamı ver deyip adamı ameliyathaneye almış ve hadım etmiş…

Ertesi gün adamın bir arkadaşı gelmiş hastanın ziyaretine:

Sen ne arıyorsun bu hastanede ne oldu, ben aşı olmak için uğramıştım, aşı oldum.

Büyük bir rastlantı sonucu da senin burada olduğunu, öğrendim hayırdır?

Der demez hasta yatağından fırlamış;

Hay anasını sattığımın aklı, onca zaman düşünmüş bulamamıştım, şimdi hatırladım “Aşı” diyecektim bir türlü aklıma gelmedi nereden geldiyse aklıma karıştırmışım, “hadım” deyivermişim...

***

Adamın biri çıkmış geçmişin sarı sayfalarında kalmış tarihi olaylardan medet umar hale gelmiş, her seferinde olmadık laflarla amacı söyleyeni soyu sopu ne oldu belli olmayan birilerinin şiirini söyleyerek uyutmayı yeğlemiştir.

Ve ne yazık ki bu ülkenin cumhuriyetimizin kurucularının yerine, kendi çoluk çocuğunu kardeşini karısını koltuğu iktidarı için katledenleri de atamız diye yutturmaya kalkmıştır…

Beyefendi beyler bayanlar; Öyle olmadık zamanlarda öyle garip ve utanç verici laflar söylüyor, konuşmalarınızı hepimizi aptal yerine koyarak, ihanetleri hainlikleri tescillenmiş insanlardan örneklerle süslemeye çalışıyorsunuz ki bir gün korkarım “aşı” yerine hadım” olmak isteyen adamın durumuna düşeceksiniz…

Ve inanın bir daha geri dönüşün mümkün olmadığını da göreceksiniz.  Hoş “kendi düşen de ağlamazmış” sabah yazmıştım…

Diyorum ki yol yakınken dönseniz bu yollardan, ya da bırakıp gitseniz de başta gariban bendeniz olmak üzere tüm Türk milleti rahat nefes alsa, huzurlu güven içerisinde bir bayram etse…

Boş yere hadım olmaktan bin evladır ne dersiniz?

İyi akşamlar…

Erdoğan ÖZGENÇ