Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '20

 
Kategori
Güncel
 

Havuç/Sopa; Kemik/Tepik!

Avrupa Birliğinin Konseyi Başkanı Charles Mıchel efendi, Eylül sonunda gerçekleşecek AB liderler zirvesinde Türkiye için "Havuç veya Sopa" politikası belirleyeceklerini söylemiş...

Uluslararası diplomaside havuç ve sopa politikası,güçlü devletlerin, buyruk verdikleri küçük ülkeler için uygulanan bir 'ödül veya ceza' siyaseti oluyor. 

Yani, dediğimizi yaparsan sana havuç veririz; yapmazsan sopamızı yersin tavrı...

Bu tavır emperyalist Batı'nın sömürge alanındaki devletçiklere öteden beri, uygulayageldiği politika...Buyrukları dinlenirse küçük bir havuç; dinlenmezse büyük bir sopa!

Şimdi bu Michel efendinin medya karşısında Türkiye'yi aşağılayan bu sözlerini nasıl yorumlamalıyız: "hadsizlik" diyip geçerek mi; yoksa haklı bir uyarı olarak mı!

Osmanlı'nın son yüzyılından başlayarak Cumhuriyet devrine sarkan Türkiye dış politikası aslında bu havuç veya sopa politikasından hiç uzak olmadı.

Belki de, Amerika dahil tüm Batı'nın az miktar havuç'undan tadıp bol miktarda sopasını yiyen tarihi ve coğrafyası bu kadar büyük tek ülkedir Türkiye...

Böyle büyük bir millet ve devlet neden Avrupa'nın bazan küçük tavşanı ve çoğu zamanda şamar oğlanı oldu!

Zira, bugün bu Michel efendinin, Türkiye'yi havuç ve sopayla anması günümüzle ilgili değil, yakın geçmişimizle ilgili...

Bu bakımdan,sorgulamamız gereken bu yakın geçmiş; Michel'in diplomatik dangalaklığa varan sözleri değil...

Gözünü açıp Batı'yı görmüş Batı hayranı "aydınımız"ın geçmişte bu arsızlarla sınırsız "cilvelenmeleri" onlara bu cesareti veriyordu.

Yani, siyasal varlıklarını müstevlilerin varlığı ile tevhit etmiş olanlardı bu Batı hayranları!

Ama artık bu ülkeyi onlar idare etmiyor; her alanda tam bağımsızlık isteyen "şahsiyet/li"ler idare ediyor.

Mayası sömürgecilikle yoğrulmuş bu nobran Avrupa'lı da bugünün Türkiyesini hazmedemediği için böylesine aşağılık vurgular yapıyor.

Eğer, eskiden olduğu gibi bugün de havuç veya sopa politikasını uygulayabilselerdi, bunu medya önünde açıkça asla söylemezlerdi.

Artık, küçük bir havuç için ponpon sallayan veya dayak yiyeceğim diye köşelere sinen bir Türkiye yok...Aksine, her alanda ve her anlamda meydan okuyan Türkiye var.

Bu durum köhne Batı'yı kahrediyor...Fransız Macron'un manyaklıkarı; Alman Merkel'in dengesizlikleri veya Charles Michel efendinin hadsizlikleri hep bu kahroluşun eseri.

Esasen, Batı'nın bir asrı aşkın bize karşı uyguladığı bu havuç ve sopa politikaları, yakın bir gelecekte bizim onlara uygulayacağımız "Kemik veya Tepik" politikasına bırakacak yerini...

Karadeniz'de Doğalgazı bulan, Akdeniz'de tek başına fırtına gibi esen; enerji yollarının efendisi Türkiye, çok yakında bu Avrupa Birliğini "Kemik veya Tepik" siyaseti ile yola getirecek...

Onların birliğini kemiği görünceye kadardır...Ortalığa kemik atıldı mı birlik mirlik kalmayacak; birbirlerine girecekler.

İşte Birinci Dünya Savaşı; işte İkinci Dünya Savaşı...Aslında bu iki savaş da bize havuç ve sopadan bahseden bu sömürgecilerin aralarındaki "Kemik Savaşları"ndan başka bir şey değildi.

Bu defa, bizim atacağımız kemik için savaşacaklar; ya da bizden esaslı bir tepik yiyeckler!

Bu durumu onlar da görüyor ve hızla yaklaşan makus talihlerini engellemek için Yunanistan öncülüğünde olmadık soytarılıklar yapıyorlar.

Ama engelleyemeyecekler...

Kendi makus talihlerini de Türkiye'nin parlak geleceğini de...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..