Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
Deneme
 

Hayal bilgisi

Hayal bilgisi
 

bakıp da görememek ve gözlüğün camına, irislere bulaşan çamurlarla tasavvur hayatı...


Zayıflıklarına dair insani vasıflamalar ile evli bir yığın paragraf, ki hatırlatır yaşanmışlıkları, vize olur atilere...

Dumanı sigaranın ciğerlerimde sindirilirken, ya da kadehlerce şarap yıllanmışlığına gömerken bedenimi ve de Karaca da aman vermiş ya, besmelesiz açılmış yüzler ve oturulmuşken dizdize, birey arsızlığında 'Everest' dedirtmiştir kendine.

Mütevazılık kayıp şehirleşmiştir ve de kendini beğenmişlik çağlayanlarca akmaktadır satır aralarında; özgürlük egosal tanımlamalarla dövülmüşken, ya da siyaset ders kitaplarına öykünmüş, göreceliğini yitirmişken ve tarih kronolojisini şaşırmış, devirlerin madenleri taş olup yağmışken başımıza, toplum çatallanmış yollarda hep aynı sona başlamıştır.

Raflara toz niyetine dizilmiş kitaplar hep israfa yazılmış ya; eylem dahi ikiliğe bürünmüş; bakıp da görülmemiş, duyup da anlaşılmamış; değerler, benimsendikçe ayarlanır ya, dil hepten genleşmiş, kelimelerin içi hep boş kalmış.

Altın kuralsallaştırdığımız hayatlarımıza alfabeden maddeler ekleyeliberi aletlerimize alet oluyoruz. Uzayın dahi paylaşıldığı modernitede, robotların kullanımına ilişkin sınırlandırmaya giderayak yasalar var ya manşetlerde; programladığımız o robotlar günübirlik, 'insanlığımızla' dalgada. Klasikler gibi; her okunduğunda farklıca etkir başyapıtlar, aralıklarla okunsun denir; insanlığın müfredatında, her yıl, alan dersleri hayat bilgisi, sosyal bilgiler, fen bilgisi olsun. Yazarlar İngilizce’yi, Fransızca ya da Türkçe’yi ilkin harflerinden öğrensin. Sürüsünün hesabını tutan çoban, borsacılara matematiği abaküsvari öğretsin.

Vitrinlere pisleyen bu üçgenin zavallılık, kendini beğenmişlik ve bölünmüşlük köşeleri külliyat olmuş, ruhunuza sinmiş, ey ahali! Kazanmış olduğunuz sempatiler, empatinin alt başlığı olamıyor ya, günübirlik marşlarla dengelemektesiniz bilinçleri. Boş laflarınızın ardında her sabah insanlar bir hafıza kaybıyla uyanmıyor yalnız; bir insanlık kaybı işte gönderdeki. Yoldaki tabelalar her sabah sizi işinize götürürken, etiketin üzerine isminizi yazdığınız gibi, bilincinize değerlerinizi kazıyorsunuz. Sağınız da solunuz da sobe iken, şarkıların, marşların nakaratlarında örgütler oluyorsunuz. Sloganvari serzenişleriniz inanç eşiğinin kıyısına dahi varamıyor.

Anda bir ülke, bir simgenin varlığı altında eziliyor. Dört bir taraftan sobelenmişken işte, bir bez parçası sıfatlar ediniyor en niteleyeninden. Haber bültenlerinin 3/4’ü böylesine bilinçdışı bir tartışmanın harelenmesinden ibaret kalıyor. Devletin en yüksek eğitim kurumları, kurulmuş saatler gibi ötüyor. Patlamaya hazır saatli bombalar gibi, geriye sayıyor öğretmenler; eğitim geriye sarıyor işte. Dövene elsiz, sövene dilsiz… Bir kedi-fare oyunu oysa durum!
 
Toplam blog
: 22
: 540
Kayıt tarihi
: 25.04.08
 
 

Hayal Bilgisi Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Yayın Yönetmeni | İngilizce Öğretmeni http://edebi..