Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Hayal kırıklıklarıyla öğrendiklerimiz

Hayal kırıklığı ile yüzleştiğimiz anlar, insan olmanın belki de en zor anlarıdır. Ne ummak ne bulmak. Yaratan, her zaman en güzelini bilse de, o anda düşünemeyiz her karanlığın ardından bir şafak sökeceğini.

Minik çocuk kalbi de yaşar, dede kalbi de bu hissi.

Hatırlıyorum da, zihnime mıhlanmış gibi yaşadığım o ilk hayal kırıklıklarım. Başkaları da vardır. Ama çocuk kalbimin kaldıramadığı bazıları özeldir benim için.

İlk okul arkadaşımın, bir öğretmen çocuğu olması. Her beslenme saatinde, öğretmenler odasına annesinin yanına beslenmeye gitmesi. Sırada yalnız kalışım. Sınıfta tek yalnız yemek yiyenin ben olması. Hiç düzelmedi bu durum . Sonra da başka okula gitti arkadaşım. Ancak, bugün çok saçma da gelse, o anlarda, sanki sırada yalnız kalmak benim ayıbımmış gibi çok üzülürdüm.

Rahat ve huzurlu bir tip değilimdir zaten.

Benim hissiyatım mı bütün sınıfı sarmış, yoksa gerçekten o yaşlarda, herkes de benim gibi hissediyordu bilemem.

Ama, herkes bana acıyarak bakardı. Bense, sanki suç işlemiş gibi önüme. Çoğu zaman gözlerim dolardı. Yediğim yemek boğazıma tıkanırdı.

Hey Allah'ım!

Sonra sonra anladım ki yalnızlık, yaşamla birlikte örülmüş bir şeydi.

Ancak, o zaman gel de bu durumu bana anlattı. :) Daha çok toplumla haşır neşirdik. Belki de daha geniş davranan bir topluma dönüşünce bu durum kabul edilebilir oldu.

Neyse, bir şey nasıl başlarsa öyle de devam eder. 

Sonra sonra yaşamımızın belki de her alanına sirayet etti bu yalnızlığımız.

Gerekçesini, astrolojide buldum aslında.

Ancak nasıl anlatsam astrolojiyi saymayana bu durumu.

******

Sonraki yıllardaki hayal kırıklıklarımız da benzer duygular bıraktı.

Başarısızlıklarımız oldu. Yine ilkokul sıralarında, bayramda sunucu olabilmek için, kıyasıya yarıştım arkadaşımla. O, kazandı. Şimdiki aklımla değerlendirdiğimde, gerçekten de o layıktı ve uygundu. Ancak gel de bana anlattı.

******

Sevdiklerimiz bizi sevmedi. İyi ki de sevmedi. Ya sevselerdi. Nasıl çözecektim o arap saçlarını. Biliyorduk, sonu yoktu; ancak illaki olacaktı. İmdadımıza kader yetişti.

*******

Kalpten sevdiklerimiz, bizi maddi olarak kullanmaya çalışmıştı; direnmiştik. Baktık ki sevilmiyormuşuz zaten. Kullanım süresinin sonu derhal gelmişti. İyi ki de böyle bir olay yaşanmıştı. Hissetsek de bazen, ya konduramıyorduk ya da yediremiyorduk kendimize önemsenmediğimizi. Ya yaşanmasaydı. Devam etseydi susuz dereye giden yollarda dolaştırılıp dolaştırılııp durmalarımız. Önümüzde açılmayacaktı güzel kapılar. Hala yanımızda olacaktı muhtemelen o insanlar. Bir asalak gibi. Ancak, çekip almasaydı o insanların elinden bizi kader. Biz çekilebilir miydik yanlarından?Çekilemezdik.

*******

Allah, gerçekten güzel eyledi.

Elimizde kalan bir kahve tanesi.

Yeter de artar. Nasılsa çıplak gideceğiz.

Galiba isyan etmemeli.

 
Toplam blog
: 82
: 6114
Kayıt tarihi
: 20.05.12
 
 

Hukukçu bir anne.  Hayatta her şeyin kontrol edilemeyeceğini zor da olsa öğrendim.  Hayat, kısa b..