Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '09

 
Kategori
Deneme
 

Hayalde aşkı yaşatmak...

Hayalde aşkı yaşatmak...
 

Hayalde Aşkı Yaşatmak...


Yürek yakıcı bir aşk faslına açılırken, yaşamdaki aşkla yazılardaki aşkın aynı duyuş olamayacağını anlarız. Gönüllerdeki mehtab boyunca görülmüş o güzellikler, gecenin koyulaşmış karanlığına adeta yakamozlarla parlayan arzular, şarkı sözlerine, güftelere gizlenmiş o haber verişler, mektublaşmalar, seslenişler, aşka yol açar. Duygulanışlarla, hatırlayışlarla, geçen zamanlara dönerek aşk faslına erenlerdir. çokların küçümsediği, çağı dolmuş zamanların alaturka duyarlığı kaleme getirebilmek, seçkinleştirmiş, gelecek zamana bırakılan bir fısıltı denilebilir. Özenle kullanıldığı eski veya yeni sözcüklarla bile yetinilmesi güç bir alaturka duyarlılığının haritasını çizmek gibi birşeydir bazen. Canlı ve cansız varlıklara bir kelime de dünyaya hiçbir değer verilmez ve bazı gecelerde hiçbirşey görmüyor, hiçbirşey işitmiyormuş gibi kendi içine kapanış, uzaklaşmış bil hal alır olmuş...

Göz kamaştırıcı bir rüya haline getirilirken, o rüyayı bozmamak, o rüyadan uyanmamak için gerçek hayatın bütün nimetlerine, bütün imkanlarına dudak bükmek gibidir. Dünyayı hep sonsuz bir ayrılışla alımladığını savunmaktır...

Bu yollarda, bu dağlarda esen rüzgarlar,
Bir uçuruyor, bir savuruyor, elveda diyor,
Semalardan yeryüzüne akan rüzgarlar
Veda ederken içinde fırtına kopar diyor!

Bir yandan da hayalinde tadı unutulamaz sevgiler ve bunları ilham eden yürekler canlandırır. O sevişmelerin verdiği hazları en erişilmez nimetler gibi coşkunlukla dile gelmesidir. Geçip giden güzellik, güzel bir kadının yitirmek üzere olduğu gençliği karşısında içe kapanışı ve derinden duyulmuş bir aşk fırtınası imkansız aşk duyarlılığıyla suskun, içe dönük, belkide ezgin ruhları donuklaştıran bir rüzgardır. Aynanın karşısına geçerek yaşmağını çıkarıp, henüz lambalar yakılmamış, güneşin pencereye yansımasıyla, bütün renklerin daha alaca, daha yakın, eşya keskin çizgisini yitirmiş, seçilmez olmuş... Aynanın karşısında suskunluğu yağarken yaşamanın ardında saçların omuzlarına sürüklenmesi, o derinleşen sessizlik, daima ayna karşısındadır. Böyle hülyalı ve hep kendine bakarken içindeki yalnızlığa sitem eder olmuş. Sanki bize bu anı anlatan ergen çocuk unutulmuş adeta... Sular koyulaşır, günbatımı gitgide kızıllığı siler. Aynanın yansıttıklarına solmuşluk anılar katılır.

Güzelliği zenginleştiren herşeyden, bütün süslerden arınmak isteyen, hayatın faniliği konusunda yürek burkucu izler bırakır... Herşeyi hayal ile hissederken kendi geleceğinin tek tük mutluluklarına ve hep çoğalacak yoksulluklara birdenbire, bilinç altı aydınlanırken kendince çırpınmaya çalışır. Dağılış, ayrılış ve sonra çok zaman geçince sıtmalı bir hatırlayıştır.

Yok oluş ve ölüm alaca karanlıktaki bir gecede o an, o sahne, kimbilir ne kadar zaman sonra dirilmeye dönüşüyor. Sararmış yapraklar arasında da olsa, sayfalarına bir gönlün aşkını hayalde yaşatıyor her an...

Aşk; hayalde olsa, düşte olsa, yalnızlıkta olsa, acı da olsa yaşamaya değer...

hacer teke

 
Toplam blog
: 360
: 1251
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

İnsanlar için en güzel hediye, hiçbir masrafa ihtiyaç göstermeyen tatlı bir  gülümseyiştir. Hz. S..