Hayaller ve gerçekler

Saat 13.30'da Fenerbahçe Yönetim Kurulu basın toplantısı düzenleyecek(miş).

45 dakika var henüz..

Neyi anlatacaklar?

İşte hayaller:

"Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; bu toplantıyı, bu açıklamaları kendimizi aklamak adına yapmıyoruz. Bu cümleden sonra "Ama" ile başlayan bir cümle kurmamızı bekliyor olabilirsiniz. Onu da yapmayacağız. Geldiğimiz bu noktada; "onun ineği benim tarlamdaki hıyarları yedi; kavga böyle başladı" demenin bir anlamı olmadığının ne yazık ki "acı" bir şekilde farkındayız. Şimdi kalkıp da; taraftarı, Volkan'ı, Emre'yi, Meireles'i, Aykut Kocaman'ı, Taner Yıldız'ı, Şekip Mosturoğlunu, Aziz Yıldırımı savunmak; buna yeltenmek ancak aptalların kaçmayı düşünebileceği bir çıkış yoludur. Oysa biz; bugün bunları yapmak yerine; sizlere ve kamuoyuna kendimizi "suçlu" olarak ilan ediyoruz. Yaşanan olaylarda yukarıda adı geçen veya geçmeyen hepimizin sorumluluğu olduğunu kamuoyuna deklare ediyor; halkımızdan, futbolseverlerden özür dilemeyi boynumuza borç biliyoruz. Galatasaraylı yöneticilerle de görüştük. Onlar da bu sorumluluğun bilincinde olduklarını; suçumuza ortak olduklarını deklare edecekler. Ve biz; her iki kulüpte adı geçen veya geçmeyen sorumsuz kişiler olarak; ödenmesi gereken bedelin, tamamen şahsi olan maddi ve manevi servetimiz ile ödemeyi taahhüt ediyoruz."

Sonra Galatasaray'ın açıklaması gelir:

"Fenerbahçeli yönetici arkadaşlarımızın söylediği gibi; şu anda sabriyi, rierayı, eboueyi, meloyu, Adnan Öztürk'ü, Fatih Terim'i, Hasan Şaş'ı, Ümit Davalayı, Ünal Aysal'ı, Ali Dürüst'ü korumak, aklamak derdinde değiliz. Biz de Fenerbahçeli yöneticilerin işlediklerini itiraf ettikleri suçun ortağı olduğumuzu itiraf etmek; bu suçun karşılığında ödenmesi gereken maddi-manevi bedeli de kendi şahsi servetlerimizden ödeyeceğimizi kamuoyuna bildiririz."

Sonra pembe bulutlar dağılır.. Gelin gerçekte neler olacağını düşünelim:

"Eboue ve Drogba sürekli tribünleri ve futbolcularımızı germek için uğraştılar. Sabri de bu zincirin son halkası oldu. Evet Meireles o hareketi yapmış olabilir ama Portekizcede... Bir de siz Hasan Şaş'ın tribünlere yaptıklarına bakın! Adam maç seyrederken muz yiyemezmi? Türkiye'de hiçbir zaman ırkçılık olmamıştır; hele onurlu Fenerbahçe tribünlerinde hiçbir zaman böyle bir olay olmayacaktır. Medyada yazılanlar tamamen Galatasarayın kalemşörlerinin haberleştirdiği, kamuoyunda 107 yıllık çınar olan Fenerbahçemize leke sürmek, itibarsızlaştırmak amacıyla oluşturulmuş propagandalardır.. Zarttı da zurttu, carttı da curttu.. "

Ardından Galatasaray da bir açıklama yapar:

"Şike süreciyle türk futbolunu kaosa sürükleyenlerin yaptığı utanç verici açıklamayı ibretle izledik. Biz zaten bunları kaale almıyorduk. Ama iş hakarete varınca açıklama yapma gereği doğmuştur. Futbolcularımız derbi maçta resmen dövülmüştür. Emrenin meloya yaptığını görmedinizmi.. Kaldı ki hakem de feneri kayırmıştır.. Volkan; yarısı kadar olan sabriye efelense de karizması boynundan çizilmiştir. Sabrinin annesine küfür etmiştir. Zartoğlu zarttır, zurtoğlu zurttur.. Cartoğlu carttır, curtoğlu curttur."

Ercan Güven ile Atilla Gökçe'nin bugünki yazılarını okuyun ne olur?

Ercan Güven diyor ki kısaca: Bir tek top ile kale direkleri masum galiba!

Atilla Gökçe ise şunu diyor:  Siz derebeyliğini, kabadayılığı bir yaşam biçimi olarak seçtiyseniz, orada biz olmayacağız. Milli Takım dahil, artık o formalara da layık olmadığınızı bilin, paralarınızı biriktirin, sözleşme sürenizi doldurun ve çekip gidin.

Elbette tiraj, reyting ve çıkar uğruna ruhunu satan yorumcularla da yazarlarla da işimiz olamaz artık. Bugün ya da yarın... Er  geç çekip gideceksiniz. Bence acele edin!

Gerçekten de; madem tek masum olan top ve kale direkleri...

Gerçekten hemen çekip gidin öyleyse.. 1 dakika sonrası geç olur..

Birazdan basın toplantısı var ve siz bu yazıyı okurken bitmiş olacak muhtemelen.. Hayal kısmında yazılanlar söylenirse ne ala!!! Söylenmezse.. Ki söylenmeyecek asla..

Nasıl olsa genç bir toplumuz.. Daha çok öldürülecek gencimiz var!!!