Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '12

 
Kategori
Blog
 

Hayallerim için ben de ağzımı bozdum: Korhıtı!!!

Hayallerim için ben de ağzımı bozdum: Korhıtı!!!
 

Resim internetten alıntıdır.


Hiç kimse inkâr etmesin...

Eğer burada amatörce yazıyorsak...

Sağda da olsa solda da olsa, küçücük bir köşe bulamadığımızdandır...

Yoksa hepimizin gönlünde bir aslan yatmakta, hayalerimizi süslemektedir...

Şöyle genç kızların ufuktan beyaz atlı prenslerinin slüetlerini bekler gibi, bizlerin de "Sizi tom.tr yazarı yaptık" mailini beklediğimiz, uğruna adaklar adadığımız yalan mı?

Ama benim gönlümde çok daha büyük bir aslan yatmakta...

İçimdeki bu aslan kükredikçe kükremekte ve bana, "Sen en büyüğüne layıksın" demekte...

Ne yalan söyleyeyim; gelen olumlu yorumlardan da iyici havaya girerek, ben de hedefimi büyüttükçe büyüttüm.

tom.tr mom.tr de kesmiyor artık beni...

Bineceksem amiral gemisine binmeliyim....

Öyle üçüncü sayfa fiyakası da bana yetmez, olacaksa baş sayfa olmalı...

Ben zaten işin sırrını da çözdüm...

İsterlerse vermesinler bakalım...

Kapımda kul köle olmayacaklar mı, önüme kırmızı halılar sermeyecekler mi?

Gerçi çocukluk yıllarımın geçtiği ortam olmasaydı, bu sırrı zor çözerdim ama; bu da benim şansım işte...

Çocukluğum Doğu Karadeniz'in bir dağ köyünde geçti....

Şimdiki gibi değildi; ne televizyon, ne internet, ne de telefon vardı... Radyo sonradan geldi...

Doğrudan bir iletişim söz konusuydu...

Yakın çevrelerden edinebileceğin bir bilgi birikimi imkânı da yoktu.

Yani her şey otantik ve üretim özgündü...

Buna rağmen çocukluk arkadaşlarım çok kültürlüydüler ve çok üretkendiler!

Doğal zekâlarını konuşturuyorlardı... 

Hepsi de çok manalı manalı konuşurlardı...

O kadar manalı konuşurlardı ve bu o kadar yaygınlaşmıştı ki; giriş cümlesi hep o aynı manalı sözcükle başlardı.

Ondan sonrası kişisel yaratıcılıkla ilgiliydi...

En güneş görmemişini söyleyen, icat eden; en büyük, en saygın, en popüler sayılırdı...

O, bir numaraydı...

Köyün ilkokulunda bir numara olan bendim ama; nedense bu yarışta ben hep son numaraydım...

Bana ters gelirdi; giriş cümlesini bile söylemeyi beceremezdim, utanırdım.

Bundandı arkadaşlarımın arasında sönük kalmam, unutulmam...

Şimdi büyüdüm... İstanbul'da yaşıyorum... Teknoloji ve iletişim çağına da girdik...

Sanal da olsa gazetecilik yapıyorum...

İtiraf etmeliyim ki; gerçeğini yapmak 20 yıllık hayalimdi...

Bu kronik hayalimi gerçekleştirmek için, bu konudaki kendi hayallerini gerçekleştirip zirveye çıkanları izledim ve başarılarının sırlarını öğrenmeye çalışdım...

Özellikle de göz koyduğum amiral gemisinin 3. sayfa kompartımanındaki havalı döner koltuğunda oturanı inceledim...

Ki şu günlerde bütün Türkiye onu konuşuyor...

Gazetesinin trajına yansıyıp yansımadığını bilemiyorum ama; kişisel reytingi zirvelerde...

Onu sevmeyenler bile bugünlerde ona gıptayla bakıyorlar...

Gazetecilikte erişilmesi güç bir başarı ve ulaşılması güç bir rekor...

Son günlerdeki popülaritesinin sebebi ne diye bir baktım... 

Aaaa... Yine çok çok  manalı bir söz icat etmiş!!! 

Zaten yükselmesinin sebebi de eski manalı sözleri değil miydi?

Ellerde telefon, internet, televizyon icat etmek makbul; biz de ise manalı söz icat etmek makbul!

Benim jeton anında düştü; birden çocukluğum aklıma geldi...

O zaman da en manalı sözü icat eden en popüler değil miydi?

Demek ki; kara cahillikten eğitimli olmaya geçiş hiçbir şeyi değiştirmemişti!

Yine eski tas eski hamamdı Türkiye'de!

O halde bu konuda çocukluk arkadaşlarımdan aldığım orijinal eğitimle ben de bunun âlâsını yapabilirdim.

Çocukluğumda yapamamıştım, utanmıştım ama; dişimi sıkacaktım ve yapacaktım.

Ne de olsa şimdi hayallerimin hatrı için çiğ tavuk yeme zamanıydı...

Ama yine de bir sorun vardı...

Manalı sözlerin muhatabı doğrudan halktı yada halkın büyük çoğunluğu...

Ben böyle bir şeyi nasıl yapabilirdim?

Yine de bir çaresi olmalı...

Hem önemli olan manalı söz icat etmek değil miydi ki? 

Muhatabı kim olsa ne farkederdi ki?

Ben de manalı söz mücitlerine karşı; daha gelişmiş, daha gün görmemiş manalı sözler icat etmeliydim.

Nasılsa çocukluğumdan kalan dağarcığım oldukça genişti; bu alanda onlara 10 basabilirdim...

Haydi bakalım; er mi yaman, bey mi yaman?

Yöremden bir sözcükle işe başlıyorum...

Ve onlara "Korhıtı" diyorum.

Korhıtı yöremizde salyangoz demek...

Bununla ilgili bir de atasözü var...

Korhıtı kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş!

"Cuk" oturdu değil mi?

Not: Benden size tiyo. Benim gibi hayalleri olan bloggerlara duyurulur!

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..