Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '12

 
Kategori
Deneme
 

Hayat, varlık, yokluk ve insan kavramları üzerine

Hayat, varlık, yokluk ve insan kavramları üzerine
 

Hayat dediğimiz şey üzerine dünden bugüne, belki de milyonlarca kez ya da milyarlarca kez ya da… Tahmin dahi edemeyeceğimiz kadar konuşulmuş, yazılmış ve çizilmiştir. Ve bununla sınırlı kalmayıp yarınlarda da üzerine konuşulmaya, yazılmaya ve çizilmeye devam edilecektir.  

Peki, düşündünüz mü hiç? Hayat denen bu kavram üzerine bu denli konuşulmasının, bu denli yazılıp çizilmesinin ardındaki sır nedir?

Eminim ki, birçoğunuzun kafasında şekillenen birçok şey mevcut bulunmakta şu anda ve düşünme sürecine çoktan dâhil olmuşsunuzdur da.

İnsanlar için hayatı bu denli değerli kılan en önemli sebeplerden biri, insanların kendileri için ya da tüm insanlık için daha iyi yarınlar bırakılabilmesidir. Bu çerçeve dâhilinde düşünüldüğünde dönüp de baktığımız da -tüm insanlık adına- bu alanda çok da başarılı olunduğu söylenemez. Bunun ispatı ise: “Yaşadığımız bugünlerin de dünlerin yarınları olmasında saklıdır hep.” Ve yaşadığımız bugünler göstermektedir ki, bizler hala insanlık için daha iyi yarınlar arıyoruz, aramaya devam ediyoruz ve aramaya da devam edeceğiz.

Hayatı başka bir yönden ele aldığımız vakit, karşımıza olağan bir döngü çıkıvermektedir. Bu döngü –hepimizin de bildiği gibi- doğumla başlar ve ölümle sona erer. Hayat dediğimiz şey –bu döngü kapsamında- doğum ve ölüm arasında geçecek olan bu süre ile kısıtlıdır. Ki, bu sürenin nasıl bir zamanı kapsadığı ya da kapsayacağı bilinmiyor. Bilinmesi ve tahmin edilmesi dahi mümkün değil. Bu döngünün işaret ettiği iki önemli kavram mevcut bulunmakta: Bunlardan bir doğumla başlayan ve var olmayı simgeleyen “varlık” iken; bir diğeri ise ölüm ile başlayan ve yok olmayı simgeleyen “yokluk” kavramlarıdır. Bu iki kavramı birbirine kıyasladığımız vakit, yokluğun varlığa üstünlüğü göze çarpacaktır. Ve bu manada belki de bizlere çok çarpıcı gelebilecek bir sonuç meydana gelecektir.

Nasıl mı?

Kısa bir süreliğine olağan döngümüze geri dönelim. Doğum ve ölüm arasında kalan hayatı düşünelim. Doğum ile hayat başladı ve bir varlığa büründük. Ölüm ile hayat sona erdi ve bir yokluğa büründük. Olaya bir de doğum öncesinden bakalım ve mezar taşlarına yazılan doğum ve ölüm tarihlerini hatırlayalım. Doğum tarihinden öncesine baktığımızda, aslında doğumdan öncesinde de yoktuk ve bu da yokluğun diğer bir göstergesi. Öyleyse yokluk, doğum öncesinde ve ölüm sonrasında mevcut olan süre dâhilinde sürekli var olan bir şey iken; varlık, sadece doğum ile ölüm arasında kalan sınırlı süre dâhilinde var olan bir şeydir.

Varlığı ve yokluğu bu âlemde bizzat yaşayıp var eden ise insandır. İnsan, günümüz dünyasında geçmişten günümüze sürekli sorgulanan ve sorgulandıkça çeşitli anlamlar kazanan ve üzerine anlamlar yüklendikçe henüz tam olarak anlaşılamayandır maalesef.  

Peki, -daha farklı bir bakış açısıyla- insan nedir?

“İnsan, bir aynanın görüntüsündeki bir hayalden ibarettir. Bu görüntüleri süslemenin ve olduğundan farklı göstermenin bir manası yoktur. Çünkü içi değişmeyen bir şeyin, bir makyaj misali dışının geçici değişikliklere maruz kalmasının sonuca bir etkisi olmayacaktır. Ve hakikat, hep aynı kalacaktır. İşte, insan budur!”

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..