Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '08

 
Kategori
Blog
 

Hayat bir oyun...(2)

Hayat bir oyun...(2)
 

Hayata sahne dedik ve insana oyuncu. Rollerimize kaptırdık, kendimizi unuttuk. Unuttuk gerçekle oyunu. Sandık ki bizler gerçeğiz, hayat gerçek. Oysa herşey bir oyundu. Hepimiz mızıkcıydık, hepimiz hırslı, hepimiz savaşçı. Baş rol istedik hepimiz. Oysa kendi oyunumuzun başrolu bizimdi. Görmedik, bilmedik, anlamadık... Yazılanı bozduk, yeniden yazdık... Yazdıklarımıza hayran kaldık... Senarist isyanda, yönetmen şaştı kaldı bu işe...
Bilenler oyuna devam etti... Sahneye alkışlarla veda edecek yalnız onlardı...

Dedim ve baktım sorduklarımın cevaplarına, güldüm. Gülelim istedim hep birlikte. Sürç-ü lisan ettiysek affola...
Önce benim yanıtlarım;


Soru 1:Şemsiyesini paylaşabileceğim biri ya da şemsiye alabileceğim bir dükkan olup olmadıgına bakarım.
Soru 2: Çit geçebileceğim yüksekliktedir. Çileği çok sevdiğim için yiyebildiğim kadar yerdim sanırım. Ve yakalanırsam; ama gören gözün hakkı vardır. Çalmak niyetinde değildim, sizi görsem izin alırdım v.s
Soru 3: Perinin külkedisini güzel bir prensese çevirdiği sahne.


Değerlendirmeyi tek tek yapma imkanımın olmadığını farkettim. İşte değerlendirmeler;


Yağmura Yakalanmak ile ilgili değerlendirme;

Fırtına hayattaki beklenmedik ve kontrol edilmeyen güçleri temsil eder. Cevabınız sizinle sevdiğiniz ya da bir arkadaşınız arasında kavga bir çıktıgında nasıl davranacağınızı betimler.

1- Büyük bir ağaç bulup yagmur dinene kadar altında beklerim:

Siz aranızdaki sorunları halletmeye geçmeden önce karşı tarafın öfkesinin dinmesini bekleyenlerdensiniz. Onların istedikleri kadar bağırıp çağırarak içlerini boşaltamasını seyredersiniz ve sonra kendi bakış açınızı sogukkanlılıkla ve tarafsız olarak sunarsız. Bazıları buna akıllıca vir yaklaşım derken diğerleri sinsice oldugunu söyler.

2- Yagmurun ne kadar süreceğini bilmiyorum, Gideceğim yere kadar koşarım:

İçlerindekilerin hepsini döktüğünüz sürece tartışmanın sonunun ne olacağı umrunuzda değil. Sizce siz haklısınız ve tartışacak hiçbirşey yok. Eğer karşınızdaki size öfkeyle davranıyorsa sizde öfkeyle karşılık veriyorsunuz. Bağırıyorsa sizde bağırıyorsunuz. Bu sizi tartışmak için pek eğlenceli biri yapmasa da en azından nerede durduğunuzu anlamanız çok kolay.

3- Semsiyesini paylaşabileceğim ya da alabileceğim bir dükkan olup olmadıgına bakarım:

Karşıtlıklar ve tratışmalar size göre değil. Bu nedenle kavga çattıgında bile siz daima karşı tarafı sakinleştirmeye çalışıyorsunuz. Ama ne yazık ki bu davranış bazen işleri daha da kötüleştirir. Zaman zaman durup fırtınayı göğüslemelisiniz.

4- Çantamda daima katlanabilir bir şemsiye taşırım, Onu kullanırım.

Her suclamaya verecek bir cevabınız, Her yanlışınıza bir özrünüz oldugunu düşünüyorsunuz. Size göre bir tartışma atışma yeteneğinizi bilediğiniz bir gösteri, bu tavrınız başkalarına bunaltıcı gelebilir. Ama büyük olasılıkla bunun için de bir açıklamanız vardır.

Çalınmış Çilekler ile ilgili değerlendirme;

1- Şehir dışında bir yürüyüşte nefis çileklerle dolu bir tarlaya geldiniz. Mideniz guruldamaya başladı ve etrafta kimsecikler yok . Siz ve bedava öğle yemeği arasında sadece bir çit var. Çitin yüksekliği ne kadar ?
Çilek bahçesinin etrafındaki çitin yüksekliği sizin kendinizi kontrol yeteneğinizin ve cinsel dürtülerinize göstereciğiniz direncin derecesini gösterir. Çit ne kadar yüksekse sizin de savunmanız o kadar güçlüdür. Tamamen kapalı bir çit düşünenlerin takdire şayan bir sınırları vardır. Çileklerin sadece çıtalar arası diz yüksekliğinde iple çevrili olduğunu söyleyenleriniz aşk alevleri arasında cayır cayır yanma riski taşırlar.

2- Bahçeye girdiniz ve çilekleri yemeye başladınız. Kaç tane çilek yediniz?
Çaldığınız çilek sayısı aşık olduğunuza (ya da arzuladığınıza) inandığınız kişi sayısını gösterir. Eğer bir tane yedikten sonra durduğunuzu söylediyseniz aşk hayatında sadık birisiniz. İki haneli sayılarla cevap verenleriniz ciddi olarak libidolarını frenlemeyi düşünmelidirler. Kimse o tempoda uzun süre yaşayamaz.

3- Birden çileklerini çalmakta olduğunuz çiftçi ortaya çıktı ve size bağırmaya başladı. Kendinizi savunmak için neler dediniz ?
Çiftçiye söylediğiniz sözler yasak bir ilişki sırasında yakalanırsanız söyleyeceğinize eşittir. Sizin özürünüz neydi? "Özür diliyorum. Söz veriyorum bir daha yapmayacağım." Kimi zaman itiraf etmek ve iyi davranmaya söz vermek paçanızı kurtarmak için en iyi yoldur.
"Çok güzellerdi. Elimden bir şey gelmedi." Aslında elinizden bir şey geldi; başkasının çileklerini yediniz! Ama dürüstlük en iyi davranış şeklidir. George Washington için işe yaramıştı, kim bilir belki siz de bir gün başkan olursunuz.
"Çilekler harikaydı! Birkaç tane daha yiyebilir miyim?" Çiftçilerin av tüfekleri vardır. Eşlerin boşanma avukatları. Neyse ki sözlerinizi değiştirmek için hala şansınız var.

4- Tüm olan biteni bir kenara bırakıp söyleyin, çileklerin tadı nasıldı ? Ve çilek çalma maceranız sona erdikten sonra kendinizi nasıl hissettiniz ?
Maceranızı ve çileklerin tadını açıklayıcı sözleriniz geçmiş ilişkiniz hakkında düşüncelerinize eştir.
"Aslında göründükleri kadar lezzetli değillerdi. Bütün bunlara değmezmiş." Çoğu yasak ilişki için doğru sözler. Bu da bir tecrübe oldu diye düşünün ve geçmişte bırakın.
"Çok tatlıydı! Sulu ve lezzetli! Daha önce hiç böyle bir şey tatmamıştım!" Sizin aşka aşık olduğunuzu söyleyip konuyu kapatalım.
"Çilekler fazla güzel değildi ama tüm olay eğlenceliydi." İstatistiksel bir bakış açısıyla siz suç tekrarlamada yüksek risk grubuna dahilsiniz.

Külkedisi Masalı için değerlendirme;

Seçtiğiniz sahne sizden neden en fazla tepkiyi almıştı? Tüm olaylara daha yakından bakıldığında seçtiğiniz sahne sizin kişiliğinizdeki en zayıf noktayı ya da en büyük kusuru gösterecektir.

1- Üvey annesinin elinden eziyet çeken külkedisi:

Bu sahne acıma duygusu uyandırır, ancak acımanın altında büyüklük ve gurur duyguları vardır. bu sahneyi kendinizi birisinden üstün görmenizi sağladığı için hatırlıyorsunuz. başkalarına şefkatli, acıyan gözlerle yukarılardan biryerden bakmak iyi bir özelliktir ama onlara daima tepeden bakmayı alışkanlık haline getirmeyin.

2- Peri tarafından prensese çevrilen külkedisi:

Sihirli değneğin bir hareketi külkedisini güzel bir prensese çevrilir ve dünyasını değiştirir. ama gerçek dünyada işler hiç de bu kadar kolay değildir. sizin en büyük hatanız gerçek hayattaki sorunları görmezden gelmeniz ve plansızlığınız. burada, yarattığınız sorunlardan sizi kurtarmak için sihirli değneğini sallayacak bir iyilik perisi olmadığını unutmuşa benziyorsunuz.

3- Camdan ayakkabısını düşüren külkedisi:

Bu sahne sizin başkalarına muhtaç yanınıza hitap etti. kendinizi saat 12yi vurduğu zaman koşarak kaçarken ve arkanızda sadece sorunlar ve cevaplanmamış sorular bırakırken görebilirsiniz. kısa vadede arkanızda bıraktıklarınızı daima başkalarının temizlemesini beklemek kolay görünebilir ama günün birinde gerçeklerle yüzleşmeniz gerekecektir.

4-Prensin ayakkabıyı giydirdiği sahne:

Hemen herkes mutlu sonlara bayılır ve siz bu kanuda çoğunluğa dahilsiniz. işte sizin sorununuz burada. basit, normal ve sıradan olan şeylerle çok kolay mutlu olabiliyorsunuz. hayattan tek beklentiniz sıradan bir iş, sıradan bir maaş, sıradan arkadaşlar, sıradan bir aile, sıradan çocuklar... sizi özgün yapan özelliklerinizi keşfetmek için biraz daha fazla gayret sarfetmelisiniz. öyle hissetmiyor bile olsanız siz özelsiniz.

Umarım eğlenmişizdir, eğleniriz hep birlikte.
Öyle sıkıntılı yanları var ki hayatın.....

 
Toplam blog
: 90
: 875
Kayıt tarihi
: 19.05.07
 
 

 Ama hayatın farkındayım. Hem güzel, hem acı. İyi midir farkında olmak? Yoksa iyi midir farkında ol..