Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Hayat mı bizi yaşıyor biz mi hayatı?

Hayat mı bizi yaşıyor biz mi hayatı?
 

Hayata, zamana “dur” demek geliyor içimden. “Çok hızlı akıyorsun, yetişemiyorum, çok yoruluyorum” diye devam etmek istiyorum... Anlıyorum ki bu kadar koşuşturma yormuş beni. İşte bu an geldiğinde bir es verebilmeli insan… Ama zamanlamasını iyi yapmalı. Ne çok erken ne de toparlanamayacak kadar geç olmamalı. Derin bir nefes alacak kadar ya da “hayat bana müsaade, geç kalmam meraklanma” diyebileceğimiz bir zaman dilimi sadece…

Yaklaşık 1 aydır aynı şeyleri yaşıyorum… Sabah kalkmakta zorlanıyorum ve göz kapaklarım beni dinlemeden kapanıyor. Beni uyandırması için 3 farklı saat ayarlıyorum. 07:00, 07:15 ve 07:30’da çalmaya başlıyor. Hepsini kapatıp tekrar uykuya dalıyorum. 4. olarak devreye annemin sesi giriyor. “Kızım saat kaç oldu. Sen hala uyuyor musun?”. Cevap her zaman olduğu gibi “Annecim 5 dakika daha”. Bu birkaç defa tekrarlandıktan sonra hızla yataktan kalkıp hazırlanmaya başlıyorum ki bu maksimum 10 dakikamı alıyor. Saçlarımı tarayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra atıyorum kendimi dışarıya.

Mis gibi bir hava var dışarıda ama benim uyku halim geçmemiş ve gözler yarı açık yarı kapalı gidiyorum işe. Bir fincan sıcak çay iyi gelir uykum açılır diyorum ama nafile. İlk zamanlar bu geç kalmalara ses çıkarmayan patronum, durumdan çok hoşnut olmasa da sesini çıkarmıyor. Biliyor ne kadar yorulduğumu ve “yarım saat için kırdığıma değmez” diyor olabilir. Ya da “ben bunun acısını farklı çıkartırım. Başına sorunlu bir proje veririm” de diyor olabilir. Olasılıklar fazla ama bu benim uykumun açılmasına etkili olmuyor.

Düşünüyorum neden bu uyku halleri. 8 saat uyuyup bir o kadar daha uyuma isteği. Sanırım yılın tüm yorgunluğu bu zamanlar çıkıyor ortaya. Kendimize oluşturduğumuz bir karmaşa yumağının içine atıyoruz ve yıl boyu karmaşa dediğimiz olayların bizi yıpratmasına izin veriyoruz. Nedense her baharda bu durumdan kurtulma terapilerine başlıyoruz.

Yaşam zorluğu, hemen düzeltmek istiyorum bu ülkedeki yaşam zorluğu insan da ne sinir ne huzur bırakıyor. Doğal olarak bünye bunu kaldıramayıp sürekli uyuma isteği oluşturuyor. Baharın etkisi filan değil bu uyku halleri. Tamamen kaçma isteği. Bu dünyanın çirkin yüzünden kaçmak, bir an olsun derin nefes alabilmek için kendini yatağına gömüyor. Kısacası hayatla tüm bağlantısını kesip nefes almak istiyor. İşte o zaman ipler kopuyor. Nefes alamadığını hissetmek insanı huysuzlaştırıyor. Hayatın bir duvar gibi üzerini kapanmasına izin vermeden isyanı patlatıyor. Ve serzenişler aynı yönde oluyor.

“Hayat gelme üstüme… Ne kadar karmaşık olduğunu göstersen de ben en yalın halini yaşayacağım. Sorunlar hiç durmadan gelse de üstüme karmaşa yaratmanıza izin vermeyeceğim. Bu sadece derin bir nefes alabilme isteğiydi kaçış değil. Ben şimdi yatağıma gömülüp nefes almak istiyorum. Hem de ciğerlerimi tamamen kaplayacak kadar derin bir nefes.”

Hayat mı bizi yaşıyor biz mi hayatı yaşıyoruz? Sanırım hayat bizimle dalgasını geçiyor. Ama bilmeli hepsine karşılık geleceğini. Bu hırs değil sadece bir tepki..

Not : Nefes almak isteyenlere

Resim : www.deviantart.com

 
Toplam blog
: 194
: 1525
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1981 yılında aslında istenmiyor olsam da geç alınan karardan dolayı hayattayım:)) Haritacıyım ve işi..