Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayatı fazla ciddiye almak! Nereye kadar ?

Hayatı fazla ciddiye almak! Nereye kadar ?
 

Sn. Cem Beraat Çamsarı Bey’in, bundan sonra Milliyet Blog’da yazmama kararı ile ilgili bir yazı kaleme almıştım ve yazının bir bölümünde şöyle demiştim:

Acaba ben mi çok hafife alıyordum MB’yi ? Yoksa Cem Bey fazla mı ciddiye alıyor?”

Bunun üzerine önce Sn. Mehmet Sağlam bey’den, daha sonra da Sn. Filiz Alev hanımdan bu düşünceme tepkiler gelmişti.

Tepkilerinde son derece haklılardı.

Ciddiye almadığım bir yerde neden bulunuyordum ve ciddiye almadığım insanların yazdıklarını neden okuyordum?

İşin aslı MB’yi hafife almak konusunda sürçü lisan etmiştim ve bu deyim amacını aşmıştı. Elbette ciddiye alıyordum Milliyet Blog'u.

Sn. Mehmet Sağlam Bey’in yazdığı yoruma verdiğim cevapta uzun uzun açıklamış ve kendisinden ve beni yanlış anlayan tüm MB üyelerinden özür dilemiştim.

“Önce ne demek istemediğimi açıklamıştım. Küçümsemek, kaile almamak ve önemsememek değil KATİYEN! Aslında genel olarak hayatı hafife alabilmek. Rahat yaşamayı, hiç bir konuda takıntılı olmamayı seçebilmek...

Duygularımda ve düşüncelerimde özgür olabilmek, hiç bir hırsın, öfkenin, kinin, nefretin beni esir etmesine izin vermemek! Hayatı ciddiye almamak = hafif yaşamak. Olmuş ve olabilecek her şeyi hafife alabilmek. Bu rahat duygularla pozitif hissetmek ve hissettirebilmek!

Hafif yaşamanın verdiği rahatlıkla, pozitif duygularla yaşamak, bu duygularla etrafa bakabilmek... Ama asla önemsememek, ciddiye almamak DEĞİL! Yanlış anlaşıldıysam özür dilerim.” demiştim.

Düşündüm, bütün bunlar üzerine uzun uzun.

Aslında konu neydi biliyor musunuz sevgili okurlar?

Geçmişte yaşadığım sıkıntılardan çıkardığım dersler neticesinde, artık benim hayatı fazla ciddiye almamamdı.

Evet, benim yaşam düsturum buydu artık. Hayatı gereğinden fazla ciddiye almamak !

Zira hayatı, 35 sene gereğinden fazla ciddiye almış ve sorunlardan, sıkıntılardan, problemlerden kurtulamamıştım. Yıllarca sürünmüştüm bu gereğinden fazla ciddiye alma meselesi yüzünden.

Bu huyum yüzünden, en ufacık sorunları, aşılmaz engeller haline getirmiştim. Hiç ciddiye alınmayacak ufacık sebeplerden ötürü sağlam dostluklarımı, aşklarımı, çalıştığım iş yerlerini yitirmiştim.

Hayatı, olayları ve yaşadıklarımı ciddiye aldıkça, karşılaştığım olaylara karşı ciddi tepkiler vermiştim! Temkinli ve sakin olmayı, hayatı hafif yaşamayı bir türlü becerememiştim.

Zor oldu, ama oldu. uzun ve meşakkatli uğraşlardan sonra hafife almayı yavaş yavaş öğrendim.

Eğitimler aldım, kasvetli ve ciddi çevremden uzaklaştım. Konuyla ilgili onlarca kişisel gelişim kitabı okudum.

Ve sonunda kurtuldum!

Bu ciddiyet penceresinden kurtulmak, hayatımda yeni bir huzur kapısı açtı.

Olağan, hafif ve sakin yaşamayı öğrendim. Hiçbir olayı olması gerektiğinden çok ciddiye almamayı da.

Hayatı ciddiye almak, şakayı ciddiye almak gibiydi aslında. Hayattan mutluluk ve tat alamamaktı. Keyif içinde, mutluluk ve huzur içinde yaşayamamaktı. Devamlı engellenmekti…

Yaşadığım hayatı komediye çevirmeye çalışırken önüme çıkan hiç bir ciddi! engele takılmamayı düstur edindim artık.

Son söz : hayata karşı yapılacak en büyük hata hayatı gereğinden fazla ciddiye almaktır.

Saygılarımla,

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..