Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayatla dalga geçin..

Hayatla dalga geçin..
 

Bunaldığınız zamanlarda kendinizle dalga geçermisiniz? Sinirlerimizi aldıramayacağımıza ve her birimiz bir psikiyatr edinecek ekonomik güce sahip olmadığımıza göre kendi kendimize terapi yapmak zorundayız.

Sabah siren sesi gibi çalan saat sinirlerimizi zıplatır öncelikle. Sonra doğru mutfağa kahvaltı sofrası hazırlanacak. Öyle ya eşiniz, siz işe, çocuklar okula. Bir telaş bir telaş sormayın gitsin. Bu arada biraz daha uyuyim diyenler, ya tuvalette kim var sesleri, benim lacivert kazağımı gördün mü diye soranlar her evde mutlaka bir yada birkaç tane vardır. Sıra size geldiğinde o ruh haliyle gartan siyah bir pantolon üzerine de siyah bir gömlek yada kazak seçilir. Ya da koyu renk kıyafetler. Halbu ki ;
Sabah ilk iş radyoyu açın. Erken kalkan ilk siz olduğunuz için gurur duyun kendinizle. Düşünsenize herkez herşeyi size soruyor. Aranılan kadınsınız. Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok iş başarabildiğinize göre hala enerjiniz ve sağlığınız yerinde demektir. Olağan üstü bir atom karıncasınız. Canlı renlerde kıyafetlere bu düşünceyle elleriniz kendiliğinden gidecek. Aynada yüzünüzü seyredin incelemeyin. Ruhunuzun güzelliği önemli çünkü.

Trafikte saatlerce beklediğinizde işe geç kalacam stresine girmeyin. Relax olduğunuz sürece enerjinizi tüketmemiş olacaksınız. Şefiniz, müdürünüz yada patronunuz o enerjiyle kapıdan içeri giren bir personeli rahatlıkla dinler, ama gergin bir yüzle ve asabi bir ses tonuyla maazeret beyan eden bir eleman, karşısında ki insanı da gereceğinden tartışma çıkabilir. Aslında şanslısınız bu gün 20 dakika işe geç başlayacaksınız !!!!!! Asık suratlılara günaydın dediniz ve cevap vermediler. Siz yine şanslısınız. Düşünsenize o sözcüğün arkasında ki anlamı fark edemeyecek kadar mutsuzlar. Ama siz o gruptan değilsiniz. Telefonda görüştüğünüz kişi avazı çıktığı kadar bağırıyor size sebepsiz. Tek hareket var "sakin olun" demek. İlk şoka onu soktuktan sonra alçak bir ses tonuyla, her sinirlenmede vücuttaki milyonlarca hücrenin öldüğünü ona hatırlatmak. Bu arada ne komik değil mi ? Hemen etkilendi karşı taraf.

Akşam eşiniz eve geldi. Suratı asık ve yorgunum serzenişleriyle. Çocuklar, çok ödevim var diye. Her kez biraz sabredebilir. Önce üzerinize rahat ama bakımsız görüntüsü vermeyen bir kıyafet giyin. Artık günün sonunda sizin motivasyona ihtiyacınız var çünkü. Mutfak ve salon arasında yemek hazırlama maratonu başlıyor . Eşsiniz, annesiniz, sorumluluklarınız var ve paylaşılmıyor. Ne kötü değil mi? Hayır değil. Allah bizleri ödüllendirmiş. Misyonumuz ve vizyonumuz var. Ya olmasaydı? işe yaramayan, asalak , sürekli başkalarının desteğine muhtaç yaratıklar olsaydık daha mı iyiydi? Özgüveni olmayan insanlar hep birilerinin sırtından yaşamını sürdürür. Dalga geçin evdekilerle. Saksıda bir çiçek gibiler. Su vermezseniz solarlar. Ama sizin pozitif enerjiniz size yetmekle kalmayıp onlarada yansıyor. Eşiniz çay isteyebilir siz güzel bir kahveyle ödüllendirin kendinizi. Oturduğunuzda ayaklarınızın belinizin sızladığını hissedeceksiniz. Üzülmeyin. Yıllarca her türlü yükümüzü taşıyan vücudumuz bile tempodan zorlanmış. Demek ki hiçte yadsınamayacak bir işi başarıyoruz. Koltukta uyuklayan eşinizin yerinde olmak istermiydiniz. Sizin mideniz çoktan hazmetti. Ama o koca bir göbekle uykuya dalmış. Mide hastalıklarına davetiye çıkarmış vaziyette. Hatta horluyor. Ne komik aslında. Bir insanın uyurken tuhaf sesler çıkartması. Zafer sizin bu gecenin sonunda. Tek parça halinde hala ayaktasınız.

Yaşam çok kısa bir andan ibaret dostlar. Her hadisede illaki komik bir yan vardır. O nu mutlaka bulmaya çalışmalıyız. Ama olmuyor dememeliyiz. Herşey bizim elimizde. Mutlu ve sağlıklı kalabilmemiz için dalga geçin hayatla..
Sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..