Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayattan kestaneler

Hayattan kestaneler
 

Pardon pardon…ne kestanesi yahu “enstantaneler” diye yazacaktım başlığı. “Kestaneler” deyiverdik.

Havalar da soğuk ben yine devam edeyim hiç bozmadan. Kış ayında çok eğlencelidir kestane yemek. Hani sokakta kestaneci abi satar, yanından geçerken kokusu da görüntüsü de hemen çeker insanı.

Abi orada kağıttan bir külah çıkarır. Hemen doldurmaya başlar. Sonra tartarken birini alır çeker. Bizim gözümüz o son çıkan kestanede fena halde kalmıştır. “Bırak yahu o da kalsın…alma işte” deriz isyan ederek. Kestaneci abi ise hiç oralı bile olmaz. Pişkince çıkarır o gramajı bozan kestaneyi.

Bir de bizim isteklerimiz pek bir masumca miktarlardadır. 200gr, 250gr…tadımlık.

Halbuki o kestaneci abiyi dumur etmek te vardır.

Mesela desek “abicim ver şurdan 5 kilo kestane”…(Ohaaa, sanki adam tezgahı alıyor.)

Ama karşımızdaki de çevik bir kestaneci abi olabilir “tamam veriim, taşıyabilcen mi ama?” diye sorarak, boyumuzca bir külah çıkarıp kestaneleri doldurabilir.

Bu yazı nereye gidiyor böyle demeyin…Ben bu kış gününde böyle kestane alışverişlerini, küçük didişmeleri de özlemişimdir işte ne yapayım.

Buralar da öyle kestaneci abiler de yoktur ki…zaten olsa da plastik bir didişmemiz olur hatta olmaz bile…diye düşünürken, bu tarz düşüncelerin hiç te doğru olmadığını farkettim.

Noel sebebiyle buralar tatil olunca çok yakın bir arkadaşım New York’ a (NY) davet etti, tamam deyip gidiverdim hemen.

Arkadaşımın çok yoğun bir çalışma temposu var…noel akşamı her ne kadar serbest olsa da, ertesi gün hastanede ki nöbetine gidince, ben de şehir de dolaşmaya başladım. Bu kestaneci abilerden (resimde gördüğünüz) bir sürüsü karşıma çıkmasın mı? Tabii sokak köşelerini arabalarıyla tutmuş bu abilerin hemen hepsi araptı…arap müzikleri de her tarafa yayılıyordu.

Demek ki arap mafyası NY’ta kestane işine hakim olmuş…diye düşündüm.

Sonra biraz daha oyalanırken caddelerde, bir Japon pastanesine girerken buldum kendimi. Japonlar yine her zaman olduğu gibi herşeyin küçüğünü burada da yapıyorlardı. Küçücük tatlıları inanılmaz lezzetliydi. Ve tabii ki NY’luları pek bir güzel soyuyorlardı…Biskrem büyüklüğündeki tatlıların 6 adeti 14 dolardı (evet yani… “ne bu? adam mı soyuyonuz?” diyesi geliyor insanın).
Resimlerini çektim hemen…eee öyle japonlar mı fotoğraflayacak herşeyi? Biz de çekeriz işte!

Hayattan kestaneler derken nerelere geldim. Bu arada Japonya’ da bu tatlıların tanesi 50 centmiş (ticaret ne güzel şey!)
Öğrendim anında esas fiyatını, biz Türkler hemen “bu gerçekte kaça mal olur abi?” düşüncesiyle yaşadığımız için hiç kaçmaz bizden bu tip arka plan bilgileri.

Ben şimdi gidip kestane alayim marketten…yaparım akşama, hem daha ucuza da gelir!!!

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..