Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '14

 
Kategori
Müzik
 

Heavy Metal ve Türk Rock Müziği

Heavy Metal ve Türk Rock Müziği
 

Baba-oğul müzik dinliyoruz bu sabah. Yetkin Pentegram ve Manga dinlerken, ben nasıl olduysa, 1991 yılına dönüp Queensrhyce dinliyorum. Ayrı odalardayız; Yetkin salonda müzik setine kulaklığını takmış, davulunu çalarken, ben bilgisayarın karşısına geçmiş, You Toube sayesinde gençliğime dönüyorum.

Queensryche birçok Amerikan grubunun tersine Türkiye’de popüler olmamış, fakat bana göre gerçek Heavy Metal müziği yapan birkaç efsanevi Metal grubundan bir tanesidir. Yani Metallica, Iron Maiden ne ise, Queensrhyce da bu müzik türü için odur. En büyük özelliği bir şarkı içinde ritim geçişliliğidir. Öyle ki bazı şarkıları vardır ki –slow bir şarkı olan Silent Lucidity, Empire, Jet City Woman- kendinizi, şarkı içinde şarkılarda bulabilirsiniz. Solisti Geoff Tate’in karizmatik, son derece oktavlı sesi, birçok şarkıda sizi rüyalar alemine götürür.

Ben Hevay Metal ve Hard Rock’tan hiçbir zaman vazgeçmedim. Türkiye’de benim kuşağımla beraber bu müzik türünü son derece benimsedik. Çünkü bizden önceki kuşak bu konuda sadece iki Türk grubu üretebilmişti: Bulutsuzluk Özlemi ve Dr. Skull. İkisinin de o zamanki tabirle kaset, bugünkü tabirle albüm satışları 40.000 adetleri geçmiyordu ve böyle kolaylıkla konser verebilecek teknoloji ve para yoktu o zamanlar!  Ve özellikle organizatör yetişmiyordu Türkiye’de! Hiçbir yabancı grubu canlı dinleyemiyorduk. Örneğin 80’lerin sonunda kurulan Mavi Sakal’ın solisti Tibet Ağırtan bile, Avustralya’dan Türkiye’ye gelmeydi. Oradaki imkanlarını buraya taşımıştı!

Her şeyden önemlisi Türkiye’de müzik stüdyoların sayısı o kadar azdı ki! Hiç unutmuyorum 1989 yılında Ankara’da Küçük Esat’taki bir bodrum katında çalışabilmiştik!

Sonrasında Haluk Levent diye bir adam peyda oldu 1993 yılında ve öyle sıkı bir giriş yaptı ki Anadolu Rock sound’uyla(müziği), nerdeyse bütün Türkiye sayesinde rocker(rakçı) oldu. Ve en büyük başarısı ise herkesçe bilinen türküleri bu müziğe başarıyla uyarlamasıydı. Ve daha sonraları her albümünde aynısını yapacaktı; her yeni albümünde bir türkü, rock sonund’uyla söylenecekti. Hatta Karadenizlilerden evvel, horonla bizi Haluk Levent tanıştırdı: Kağızman!

Haluk Levent bir milyondan fazla satarak iki şeyi ispat etti: Hem Türkçe Rock yapılabilirdi, hem de çok satabilirdi. Kısacası bugün Mor ve Ötesi, Redd, Şebnem Ferah, Kolpa ve hatta ve özellikle Kıraç, Haluk Levent’e çok şey borçludur.

Türk popunda Haluk Levent ile Tarkan’ın çıkışı aynı yıla denk gelir: 1994!

Heavy Metal formatına geri dönersek, bu çok sert müzik, protest, asosyal, apolitize Türk gençliği için kendini ifade etme biçimi olmuştur. Arabesk ile aynı zamanda gelişmiştir.  Heay Metal daha çok nihilist bir yaklaşım içerir, yani birçok değeri küçümser ve daha çok yok sayar. Politik bir duruşu varmış gibi gözükse de, özünde özellikle rakçıların hayatı itibariyle, bu duruş, kesinlikle anlamsızlaşır. Yani şarkı sözleriyle, müziğin yaşayış şekli örtüşmez 1980’lerde! Bir evvelki kuşakla, tam bu noktada farklılaşır; Led Zeplin’ler, Frank Zappa’lar, duruşları olan sanatçılardır. Oysa heavy metal, uyuşturucu, alkol, cinsellik arasında sıkışıp kalmıştır birçok grup için! Hatta bazıları tövbe ederek pop-kültür TV programcısı olmuştur, Ossy Osbourne gibi! Türkiye’de bu türün tek temsilcisi Pentegram olmuştur, hem ulusal, hem de uluslar arası boyutta! Diğer tüm gruplar zaman içerisinde yok olmuşlardır. Bugünün müzik grupları Türk Pop-rock’ı olarak adlandırabileceğimiz şekilde ve dünya müziğinin tersine, Rock ağırlığını koruyarak ve daha çok Haluk Levent’in belirlediği çizgide devam etmektedirler.

Yanlış anlaşılmasın Türkiye’de özgün rock müziği yapan birçok Türk grupları vardır fakat bütün bu gruplar ve solistler, Türk POP müziği altında sınıflandırılmaktadırlar. Bu yaklaşıma istisnalar Mor ve Ötesi, Redd, Şebnem Ferah ve Aylin Aslım gibi kendine yepyeni kulvar açışmış müzisyenlerdir.

Farkında mısınız, Şebnem Ferah, Türk Rock Müziğinin Tarkan’ıdır!

Haluk Levent’in son albümünü aldım: Dostane! Müziğinde başladığından bu yana herhangi bir değişiklik yok, grup üyelerinde de öyle! Bu seferki Türkü formatındaki şarkısı: “Ömrüm Sanki Bir Gündü”! Söz ve beste, Akay Ertit’e ait! Benim en çok sevdiğim parça, Tufan Acil’in şarkısı “Ya Sava ya da Kaç”!

Son olarak bu yazımı noktalarken bir konuya gönderme yapmak istiyorum:

LÜTFEN KORSANA HAYIR DİYELİM ve EMEĞE SAYGI DUYALIM!

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..