Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

Hem içimi, hem kokusu Nahoştur

Hem içimi, hem kokusu Nahoştur
 

Kokuları bile insana tiksinti verir. İçenler için, kokmuş-kokmamış o kadar da önemli değil. Sigara ve içki içenlerin yanında durmakla, oturmakla, onlar kadar olmasa da en az yarısı kadar içmek gibidir. Çünkü içilenin maddenin kokusu ciğerlerine, beynine, vücuduna, özellikle elbisene sirayet eder. İçmeden, içmiş gibi olursun. Elbiseye sinmiş olan pis, nahoş kokudan arınmak hayli zordur. Ne kadar “içmedim” dense de inandırıcı olamıyorsun.

Hiç kimse ağız kokusundan dolayı, sigara ve içki içenin yanına, yaklaşmak ve oturmak istemez.

Hemen hepiniz kahvelere gitmişsinizdir. Sigaradan dolayı duman altı olurdunuz. Şükür ki son zamanlarda kapalı mekânlarda içilmesi yasaklandı da kurtulduk.

Sigara içen her kişi kendine, ailesine ve çevresine zarar vermesi ve zehirlemesi yetmezmiş gibi, bir de çocuklarına kötü örnek olur. Uzun bir süre önce, kısa süreli bir sigara içme anında oğlum bana, “ya baba sigara kötü diyorsun, içme diyorsun; ama kötüyse sen niye içiyorsun?” diyordu. Sigara, içki, kumar, uyuşturucu gibi her konuda ailemize, topluma iyi birer örnek olmak zorundayız.

Bir arkadaşım vardı. Aşırı sigara içerdi. Hafta sonları evine giderdi. Pazartesi dönüşünde morali bozuk olurdu. “Hayırdır?” diye sorduğumuzda;” sormayın ya! Kızım yanıma gelmiyor!” diye hayıflanıyordu. Meğer 5 yaşındaki kızını sevmeye, öpmeye çalışırken, sarılırken; “baba ağzın … gibi kokuyor” diyormuş. Sızlanması ve sitemi ondanmış, tabi sonrasında sigarayı bırakmak zorunda kaldı.

Rahmetli amcam, WC’ye sigara yakmadan girmezdi. Neden “illa da WC’ye girerken sigara yakıyorsun?” dediğimizde de verilen cevabı artık varın siz düşünün.

Bir kaç arkadaşla aynı evde kalıyorduk. Genç bir iş arkadaşımız vardı. Mesaiden sonra meyhaneye gider, sarhoş oluncaya kadar içerdi. Bazı akşamları “neden gelip içmeme engel olmuyorsunuz?” derdi. Meyhaneye gidip “hadi bırak artık gidelim” dediğimizde; “sepeti koluna, herkes kendi yoluna, karışmayın bana derdi. Akşam eve geldiğinde, yine bize sitem eder, ağlamaya başlardı.

Sigara olsun, içki olsun; hem cebe, hem cüzdana, hem kendine, hem ailene, dolayısıyla cemiyete ve topluma zararın dokunur. Yüce dinimizce haram olan, aklı, canı, nesli, malı ve dini korumayı zorlaştıran ve zarar veren haramlar için insanlık düşmanları, bu yoldan haram ve haksız kazanç elde ediyorlar.

İçki ve sigara, maddi ve manevi zararlı alışkanlıklar olduğundan; insanlığı felakete sürekler, özellikle aile müessesini derinden sarsar. Dünyada milyonlarca insanın aç, susuz, evsiz, hasta, çaresiz, perişan olduğu günümüzde; maddi–manevi olarak insanların böylesine boş, faydasız şeylere harcanması, yazık, günah ve büyük bir vebaldir.

İçki içme, uyuşturucu kullanma, özellikle sigara içme yaşı hayli düştü. Üniversite, liseden vazgeçtik, artık ortaokul, hatta ilkokula giden çocuklarımız bile kötü arkadaşlık ve özenti neticesinde, sigara, içki ve uyuşturucuya alışmış durumdalar. Çekinmeden, korkmadan bu işle iştigal edenler; okul önlerine kadar hatta okul içlerinde bile rahatça içiyorlar ve satıyorlar. Çocuklar, bu maddelerin temininde hiç de zorlanmıyorlar. Zararlı alışkanlıkların pençesine düşen çocuklarımızın sonları ise malum! Her geçen değişen, bozulan bir gençlik…

Televizyon, telefon, internet gibi kitle iletişim araçlarının kontrolsüz ve amacı dışında kullanılmasının da önemli rol oynadığı bilinen bir gerçek.

Okulların çevresinde türeyen seyyar satıcılar, bu yolla öğrencileri her türlü zararlı alışkanlıkların tuzağına düşürüyorlar. Daha internet kafeleri söylemiyorum bile!

Mahalle bakkallarında tane ile satılan sigaralarla, hem çocukların harçlıklarına el konuluyor, hem de kötü alışkanlıklar edinmesine sebep olunuyor. Bu durum hepimizi endişelendirmeli ve bizleri gerekli tedbirler almaya zorlamalıdır. Yoksa çok geç olabilir. Bir an önce, bu yerler tespit edilerek, gerekli caydırıcı, cezai müeyyideler uygulanmalıdır.

Başta gençlerimiz olmak üzere, tüm halkımızın zararlı alışkanlıklardan korunma konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirmesi gerekmektedir.

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com
 

  

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..