Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hepsi bu

Hepsi bu
 

Ne zor şey ne yazacağını bilmeden yazmak.... Sonu gelmeyen yazılara oturmak isteyip te; tıkanıp kalmak...Hıh...Tıkanıp kalmak..Hayatın ta kendisi gibi.... Tıkanmak.... Uçsuz bucaksız derelerden akıp gitmek, sonunda tuzlu bir suya kavuşmak varken, dar bir boğazda tıkanıp olmadık bir yöne akmak...Sonra unutmak nerden geldiğini, ne olduğunu, nereye gideceğini....Ve aktığın yöne sorgusuz sualsiz teslim etmek kendini... Akarken sessiz sedasız, damlalarından gözyaşı akıtmak. Gözyaşlarından damlalar......

Şimdi yazamayan bir yazar, ağlayamayan bir çocuk, yüreği çarpmayan bir aşık kadar tuhaf ve çaresizim. Ne bir kadeh rakı çözebiliyor zihnimdeki karmaşıklığı, ne de ay ışığı ağlatabiliyor beni bir çocuk gibi... Şaşkınlık, suskunluk, kimsesizlik, çaresizlik birde alabildiğine yalnızlık... Hepsi bu....!


Şimdi evdeyim. Balkonda nehrin serinliğin de, ay ışığının gölgesinde oturmuş, papatyalara döküyorum içimi. Bir an dinlediklerinizden anladıklarınız diye sormak geliyor içimden. Cevabı da kendim veriyorum. Sen anladıysan bize de anlatıver bir zahmet, yorma bizi. İnsanlar geçiyor caddeden tek tük. Kaygılı, heyecanlı, sevimli, tuhaf, korkak, kimsesiz ve kalabalık.Yüzlerinde onlarca insansı mimikle yaşadıkları ya da yaşanılası hayatlarına yürüyorlar. Kim bilir belki içlerinden biride şuan beni yazıyordur yazısının milyonda birinde. Günlerden cuma. Düşünüyorum da Cuma lar bende müthiş duygular uyandırırdı hep. İş çıkışı eve gelir telaşla ve sevinçle duş alır en güzel kokular sürülür, en fiyakalı elbiseler giyilir ayakkabılar bir güzel parlatılarak şehrin en keyifli mekanlar ı gezilirdi dostlarla. En baba şarkılara eşlik edilir, kadehlerde eskiyen aşklar aranırdı. Bazen bir göz kesişmesinde unutuluverirdi o aşk. Bazense bin göze değişilmezdi. Finalde kurtarılırdı vatan. Emperyalist lerin emdiği kan burunlarında gelirdi. Ve şiirler okunurdu deniz kıyısında eskiyen aşka , kurtarılacak vatana. Sarhoşluk 28 sayfalık yalnız bir operayı ezbere okuturdu adama. Hiç çalınmamış şarkılar her gün çalınıyormuş gibi hiç söylenmemiş şarkılar her gün söyleniyormuş gibi söylenirdi o günler de . İşkembeden çıkan saça gülümserdi dostlar…

Dedim ya evde oturup beni anlamayan papatyalarla konuşurken niye aynı heyecanı yaşamadığımı düşünüyorum. Niye yalnızlığı seçtiğim . Evet bugün bir dostun doğum günü. Dostlar kadehlerini havaya kaldırmış dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çok geç diyor. Ve nerdesin yılmaz? Papatyalarla konuşuyorum mu desem? Biliyorum. Ne deniz kıyısında vatan kurtarılacak artık nede eskiyen aşklara şiirler okunacak. Ne İzmir şarabıyla cila yapılacak nede içinde saç çıkma ihtimali olan bir çorbacıda ayılacak insanlar.

Satışlar ne durumda baba? Bizim ıms(satış verisi)’ ler berbat bu ay. Var ya geçenlerde bir mekana gittik dibin düşer.Olum ne hatunlar var orda. Geeeeççç bulduuummm. Çabuuukkk kaybettiiimmm. Ah ulenn ahh.

Abi ne diyorduk. ha hatunlar…

Yani ben evde kalayım bu gece de.Anlamasalar da papatyalar begonvillerde deneyeyim şansımı. Ha nerde kalmıştık.Geeeeççç buldum çabuk kayybetttimmmm. sevgiyle

 
Toplam blog
: 9
: 800
Kayıt tarihi
: 22.06.08
 
 

Antalya' da yaşamaktayım. Bir ilaç firmasında halk arasında mümessil olarak bilinen ürün uzmanlığı y..