Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '20

 
Kategori
Deneme
 

Her Beden Bir Deniz...

Gece serin, dışarıda rüzgarın nefesleri duyuluyordu... Onun içinde yorucu bir gün olmuş anlaşılan diye düşündü Rose.. Bazen yeryüzündeki tüm insanları susturup yalnızca tabiatı duymak istiyor ancak belli zamanlarda gözlerden kaçarak başarabiliyordu bunu. Heyecanlanmaya başlamıştı, rüzgarın ara sıra hızlanan nefesi onunda kalbinde bir hareketlilik yaşatıyor nedenini bir türlü bulamıyordu. Belkide bulduğu şeyi konduramıyordu.. Kızıyordu bu yüzden kendine.. Ara sıra kendini gösteren uzun, koyu bir gölge peşini bırakmıyor ve habersiz geliyordu her seferinde. Görmek istemiyordu onu Rose, yüzünü görmediği devamlı karanlıkta yürüyen bu kimseye güvenmiyordu.Kimdi, neden yüzünü göstermiyor ve ondan ne istiyordu bilmiyordu. Yine aynı düşünceler trafiğinden daha aydınlık bulduğu o yolu seçerek çarçabuk uzaklaştı... İnsan aynı anda hem korkup hemde heyecanlanabiliyorsa bu hiç iyi bir işaret değildi biliyordu Rose ama yinede rüzgarın yükselen nefesiyle savrulan perdenin tutunuşu, savrulduktan sonra yeniden yerini buluşu, dalgaların denizden koparak kıyıya dökülmesi ve yine suya teslimiyeti gibi cesaretle yerinden kalktı...içeride durmaya daha fazla dayanamadı Rose içinde çırpınan kalbi ise ait olduğu yere; denize bırakmaya karar verdi. Belkide yeri orasıydı bunca zaman.. Kaçmak boşunaydı... Yada her beden bir deniz, her kalp bir balıktı ama kimi balıklar her denizde yaşayamazdı.. Tadını, tuzunu yadırgardı.. Rose sırtını okşayan saçlarını toplayarak sağ omzuna doğru attı. Beyaz şalını çıkardı boynundan ve suya bıraktı... Deniz ona verilen bu ilk hediyeyi hemen kabul etti, tenine düşen ayışığı gibi derinlere dogru çekti yavaş yavaş.. Uzaklaştı sularda bembeyaz bir kadın gibi..Rose giden kendiymiş gibi hayal etti. Öyle ya uzaklaşmak iyi geliyordu hep insanoğluna... Her bıkkınlık, her üzüntü, yer yara 'biraz uzaklaşabilsem' keşke dedirtiyordu. 
Çıplak ayaklarıyla bir adım daha ilerledi Rose.. Su ile ayaklarına yapışan kum taneleri küçük öpücükler kondurup suya karıştılar yeniden... Denize yaklaştığı her adımda bir kalenin fethedilişini yaşar gibi oluyor denizin serin suları bütün vücudunu titretiyordu.. 
 
Deniz derindi, sessizdi, gizemliydi. Bu gümüş ayışığı bile onu bütünüyle aydınlatmaya yetmiyordu.. Zaten ürpertende buydu Rose u, onu kendine doğru çeken de.. Dizlerinden göbeğine ve sonra boynuna kadar yükselmişti su.. Göğüs kafesinden çırpınan bir balık gibi denize atladı kalbi.. Sonra dudakları buluştu suyla.. Kapanan gözleri birer misket gibi kayboldu derinliklerde... Buna rağmen görebiliyordu Rose o denizin derinliklerine ulaştıkça aydınlanıyordu gökyüzü, çoğalıyordu güneş... Herşey o kadar ani oluvermişti ki Rose artık içindeydi denizin... Özgürdü... 
 
Bütün mesele ise denizde kendi gibi bir bedene daha çarpmamakta idi... 
 
Sahi; denizin sadakatine güvenilebilir miydi? 
 
Hatice Demir
 
 
Toplam blog
: 37
: 428
Kayıt tarihi
: 01.11.07
 
 

İçimden geldiği gibi....   ..