Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her gün bayram tadında olsun!

Her gün bayram tadında olsun!
 

Çocukluğumda elbiselerimizi annem dikerdi; çok uzun yıllar sebebinin enstitü okumuşluğu olduğunu düşünürdüm, taa ki "Pişirdiği yenilir, diktiği giyilir" lafını duyana dek!

Bir vakitler öyle hazır konfeksiyon olayı yoktu, enstitü okumayan kadınların da biçki-dikişten anlamak durumunda kaldığı yıllardı; öyleymiş yani, sonradan anladım...

Hani hırkalarımızın anne-teyze örgüsü olduğu, hatta örgüden manto yapıldığı yıllar...

******

Bayramlarda çocuklara ille de yeni elbiseler dikilirdi, yeni ayakkabı falan alınırdı, öyleydi yani...  Büyükler de nasiplerini öyle alırdı; tüketim toplumu olmamıştık henüz!

Babanın ceket-pantolonu terzide dikilirdi; öyle ha dediğinde olacak şey değildi!

Annelerin tayyörleri de keza...

Ya da işte, bizimkiler gibi enstitü okumuşlar varsa, kendileri diker, kendileri giyerlerdi...

******

Bize de ille de bayramlık giysi dikerdi annem; biz dediğim ben ve bir yaş küçük kız kardeşim... Bir yarış vardı sanki aralarında, kim daha güzel giysiyi dikecek çocuklarına tarzında; yoksa ne diye o kadar uğraşsınlar?

Çocuk dediğin ne anlar pötikareli kumaştan, pilili etekten?

Kendi aralarındaki bir yarış mıydı, yoksa annemin kendiyle girdiği bir müsabaka mıydı, bilemem!

Tek bildiğim bizi çok şık giydirdiğiydi!

******

Biraz büyüyünce biz, genç kız olmaya adayken, yine son güne kalmış olurdu giysilerimizin tamamlanması; tam etek boyunu alacakken rahmetli babam "Fazla kısa değilmi?" diye karışırdı.

Annem, etek boyunu bir santim uzatırdı ki bizde kıyamet kopardı!

"Ama yaaa, yaaa, olmaz..." tarzında...

Annem gözümüzün içine bakar, babama çaktırmadan "Şişşttt" derdi; dinleyen, anlayan kim!

Meğerse, babamın yanında uzattığı etek boyunu yine bildiği, yakıştırdığı şekilde kısaltırmış!..

Babam "yine kısa olmuş etekler" derse de "Eee, şekerim, yanında aldım ya ölçülerini" dermiş...

****** 

Bayram öncesi gece saçlarımızı sarardı annem, babam bayram namazlarına ille de giderdi, başka da namazla ilgisini görmedim! Haa, dürüstlükle ilgisini çok gördüm, bunu da belirteyim!

Bayram namazı sonrası sıcacık ekmekler alır gelirdi, annem çoktan kahvaltı masasını hazırlamış olurdu, önce birbirlerine sarılıp bayramlarını kutlarlardı...

******

Bayramlarla ilgili en ufak bir sıkıntım, bir kara günüm yok!

Ama biliyor musunuz; bayramları sevmiyorum!

Özel günleri de sevmiyorum!...

******

Çok yordum kendimi, çok düşündüm; tek vardığım sonuç" belli günlere belli anlamlar yüklemek yerine hergün o anlamların farkına varsak keşke!" oldu...

"Bayramlarda küsler barışsın" deniliyor, sahiden küs olanlar barışmıyor! Küs gibi olanlar belki barışıyor ama aralarındaki sorunlar da bu vesile ile hallolmuyor!

Bayramlarda çocuklara verilen hediyeler, harçlıklar... Aç olan çocuk bayramı mı bekler?

Fazla uzatmayayım; belli günlerde önemsenip de, diğer günlerde unutulan her şeye karşıyım sanırım!

Samimiyetsizliğe de karşıyım; karısını döven adam 8 Mart Dünya Kadınlar gününde eline tutuşturulmuş bir karanfil ile geliyor evine!

******

Neyse...

Bayram neşesi duyanların bayramları kutlu olsun; ben gibiler için de her gün "Bayram tadında olsun!"

O tadı hatırlatacak hangi naif duygular kaldıysa artık...

Hatırlatsalar keşke...

 

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..