Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '16

 
Kategori
Deneme
 

Her şeye rağmen sevgi

Her şeye rağmen sevgi
 

Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir.

Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz?

Sevgi üç türlüdür! ( EĞER - ÇÜNKÜ - RAĞMEN )

Birincinin adı "EĞER" türü sevgi !..  Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu ad verilir...

Örneğin: Eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim. En çok rastlanan sevgi türü budur". Bir şarta bağlı sevgi… Karşılık bekleyen sevgi… Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür bu...

Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır." Evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor...

Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne âşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi giderek nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "EĞER" türüne rastlanıyor. Örneğin:  Bir genç üniversiteye giriş sınavını kazanarak ailesini mutlu etmek için, çok çalışıyor. Okul dışında hazırlık kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor... Ailesinin yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için arkadaşlarıyla gezmeye gidiyor. Eve döndüğünde babası öfkeyle sınavları kazanamadın. Bir de aldırmadan geziyorsun diye bağırıyor. Genç, ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde arkadaşlarınla gezmeye gittiğini anlatmıştın diyor. Baba daha çok kızarak, genci tokatlıyor. Çocuk da intihara teşebbüs ediyor. Komşulara intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylüyorlardı, yanılıyorlar. Genç babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı !..

İnsanlar "EĞER" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında… Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir… İlginç değil mi?

İkinci tür. "ÇÜNKÜ" türü sevgi...

Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir.

Örneğin: Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır. Örnek mi?  Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin... (Yakışıklısın!)  Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki… Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki… Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki…

Çünkü türü sevginin, Eğer türü sevgiye tercih edileceğini, eğer türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, "EĞER" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana… İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayreti ve rekabeti girer. Ailenin en küçük çocuğu yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfın en güzel kızı, yeni gelen kıza içerler. Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler. Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler. O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?  Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz… Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var… Birincisi… Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?  Korkusu…

Tüm insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri.. Öteki yalnızca kendilerinin bildiği… İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse korkusu buradan doğar. İkincisi de… Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa endişesidir...

Okuduğum bir kitap da konu şöyle geçiyordu, temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü, patlayan kazanla parçalanmış,

Yüzü fena halde yanmış, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı… Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını.. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üzerine inşa edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız birkaç ay sonra kahrından ölmüş.

Toplumlardaki sevgilerin çoğu ''Çünkü'' türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür...

Peki, o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne?

Ve işte sevgilerin en gerçeği!

"Üçüncü tür sevgi benim ‘’RAĞMEN’’ diye adlandırdığım türdür"

Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "EĞER" türü sevgiden farkı bu.. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "ÇÜNKÜ" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, " Bir şey olmamasına rağmen" sevilir… Güzelliğe bakar mısınız?...  ‘’RAĞMEN’’ sevgi…

En güzel kadın, bir erkeği en çirkin, en korkunç olmasına "RAĞMEN" sever. Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da en çirkin bir kadını çingene olmasına "RAĞMEN" tapar!.. "Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara ‘’RAĞMEN sevilebilir. Tabi ki bu sevgiyle karşılaşması şartı ile…" Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine "RAGMEN" olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor... Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor...

"Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur. " Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek,

İçecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir." Bunun böyle olduğundan nasıl eminim?

Haklı olduğumu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyorum.. "Şu soruma cevap verin". "Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz?  Kendi kendinize ‘’Yaşamamın ne yararı var' diye sormaz mıydınız? ’’

 "Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün… Dünya birden bire başınızın üstüne çökmez miydi?  O an yaşam size anlamsız gelmez miydi? "  "Diyelim sıradan bir yaşamınız var.. Günlük yaşıyorsunuz. Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?.."

İnsanlar ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar.

Her şeye "RAĞMEN" sevgiyi.. " Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni ‘’ RAĞMEN ‘’ türü sevgiyi şu anda yaşamanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır." Son sözlerimde biraz umutsuzluk, "Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor... Kesinlikle herkesin sevgiye ihtiyacı var.. Kimsede başkasına verecek fazlası yok.  "Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir." Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?.. Açlığımızı biraz bastıracak kadar.. Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi..

Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor. Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlıyorum...!

Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.. Hani nerede?.. Hepsi o.. Ve asıl çarpıcı cümle en sonunda..

"Anlamalıyız ki dünyadaki en büyük kıtlık, '' RAĞMEN'' türü sevginin yeterince olmayışıdır'' !...

İki şey sevgiyi besler: Hoşgörü ve sorumluluk...

İki şey geri alınmaz: Geçen zaman ve söylenen söz...

Her şeye ‘’RAĞMEN’’ sizleri seviyorum sevgili okurlarım…

Yorgun Kalemim

 
Toplam blog
: 464
: 208
Kayıt tarihi
: 02.11.16
 
 

Merhaba Sevgili Okurlarım; Kendimden bahsetmek istiyorum. 1954 yılında Karamanın Esentepe köyünde..