Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her Şeyi Biz Seçiyoruz

Gece gece aklıma yaz’ın okuduğum bir kitap düştü Ruhların Yolculuğu. Doğduğumuz topraklardan dolayı çocukluğumuzdan beri empoze edilen inanca oranla çok daha mantıklı bilgilerle aydınlatıyor insanı. Ölümün, ruhun, yaşam amacının sandığımızdan ne kadar da derin olduğunu anlatıyor. Regresyon terapileriyle insan ruhunun öldükten sonra nereye gittiğini, kimlerle bir arada olduğunu neden tekrar tekrar yeryüzüne geldiğine açıklık getiriyor. Bazen çekilmez oluyor hayat, bazen boğuluyoruz dertler arasında ya da hırslarla hırpalanıyoruz hani, ‘neden hep benim başıma geliyor’ cümlesine takılıp kalıyoruz ya, işte o nedenleri anlatıyor. Bir kişisel gelişim kitabı değil. Ruhun yeryüzündeki amacına yönelik merak edilen, özellikle beden öldükten sonra ne oluyor sorusuna cevap vermek amaçlı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bilgilerden oluşuyor. Ruh; bir beden (cinsiyet), aile ve süreceği hayatın şartlarını seçerek geliyor yeryüzüne. Amacı deneyimlemek, acıyı, sevgiyi, merhameti, vicdanı, kötülüğü vs. deneyimlerken gelişmek. Geliştikçe kaynağına ulaşmak için büyümek. Sonuçta bir enerji, bir ışık… Ama ne yazık ki insani tarafa kapılıp yaşarken unutuyor neden geldiğini.

Ruh eşi nedir? Kimdir? Buradaki ailemde hangi ruh bizimle birlikte gelmiştir ya da bizim için! Gelişimimize katkı sağlayacak insanlar çıkıyor sürekli karşımıza, peki mesajı alıyor muyuz? Ruh eşi bazen bir hayatta sevgili, bazen en yakın dost, bazen anne, bazen kardeş olabiliyor bize. Ve yeryüzünde o kişinin gözlerine baktığın, onu gördüğün ilk andan itibaren hissettiğin ‘yüzlerce yıldır tanıyorum sanki’ duygusu var ya, işte o da önceki yaşamlardan kalan miras… Zamanın olmadığı, mekanın olmadığı sonsuz boşluğun içinde huzurla süzülmek… Giden ruhun bir daha gelmek istemediği ama öğreneceklerini tamamlayamadığı sürece yeniden geleceği bu yeryüzü kaosunda geliş nedenini hatırlamak zor! Ama bu deneyimi (regresyon) yaşayan insanlar oradaki ruh rehberinin aslında ruhumuzla iletişim halinde olduğunu fakat sürekli konuşan zihnimizin sesini susturmayı beceremediğimiz için duymadığımızı söylüyor. Meditasyon yapan insanların şansı bu konuda daha yüksekmiş! Gaipten bir ses olarak değil elbette, bir an için duyduğun bir ilham, aklına gelen bir fikir, bir şeyleri görmeni sağlayan bir olay, yani zaten sana ait bir düşünce gibi aslında verilen bir mesaj, bir yardım!

Bir nevi bir film gibi değil mi öyleyse hayat! Bir gurup insanın bir amaç için bir araya gelip, aile olması, dost olması, sonra başka bir senaryoda bir öncekinde birlikte oynadığı bazı insanlarla bu kez eş, kardeş olması… (gerçi bedenlerimiz farklı oluyor her seferinde ama neyse içimizdeki enerji her yaşamda aynı :D)

Neyse demem o ki; memnun olmadığınız durumların içine girdiğinizde, hata yapıp canınız yandığında ya da bir başkasının hatası yüzünden zor günler geçirdiğinizde, istemediğiniz şeyler yaşadığınızda öğrenmeniz gerekeni bulun! Amacımızı unutmuş aslında başka yerlerde başka şeyler yaşamak üzere gelmişken oralara savrulmuş da olabiliriz, o kötü durumların içine yanlışlıkla düştüysek bizi oradan çıkaracak bir mesajı her an alıyoruz, bir insan, bir kitap, bir olay… Burada sürekli aynı şeyleri yaşamaktan geçtim de hayatı sil baştan bir daha yaşamak da zor yahu (aynı deneyimler üzerinden, kim bilir belki daha sıkıntılı olarak). Zaman çabuk geçiyor olabilir, orada zaten zaman kavramı da yok, en azından bir sonraki gelişimizde level atlamış olalım :D

Bu arada kitap içeriğiyle ilgili bir özet kesinlikle değildir, bahsettiğim yalnızca ilgimi çekmiş birkaç noktadır. Elbette ki daha derin, daha bilgi doludur, konuyla ilgili meraklısına tavsiyedir.

 

 
Toplam blog
: 16
: 134
Kayıt tarihi
: 26.03.18
 
 

"yazmasam deli olacaktım..." ..