Hereklia - Yediler Manastırı Doğa Yürüyüşü

Didimliler ’in Doğa Yürüyüşlerine olan ilgisi günden güne artmaktadır…

Didimliler, Pazar günleri kendilerini doğanın ve tarihsel dokuların içine atıyorlar… Doğal bir çevrede hem spor yapıyorlar hem tarihsel ortamları gezmiş oluyorlar hem de arkadaşlık ve dayanışmaları güçleniyor…

Didim’in iki yürüyüş grubu vardı şimdi buna bir grup daha eklendi… Daha yakın doğal ve tarihi çevreleri hedef alan bu grubu Tekin Özmen yönetiyor… Bu grubun adına doğa yürüyüşçüleri doğaçlama olarak “Korsan Yürüyüş Grubu” dediler…

Doğa yürüyüş gruplarının artmasıyla alternatifler de çoğalmaya başladı… Aynı yerleri yürümekten usanan doğa yürüyüşçüleri için bu sayede yeni yürüyüş parkurları da ortaya çıkmaya başladı…

Aynı yerlere defalarca gitmekten usanmış bir doğa yürüyüşçüsü olarak bu hafta “korsan” takılarak Bafa Gölü Heraklia “Yediler Manastırı” yürüyüşüne katıldım…

Hereklia antik ören yerine gerek yürüyüş gruplarıyla gerekse de özel olarak çok defalarca gitmiştim… Hereklia yakınlarında bulunan ve ancak yürüyerek gidilebilecek olan “Yediler Manastırı’na gidememiştim…

Bafa Gölü,  Söke, Didim ve Milas ilçemizin sınırları içinde bulunan bir gölümüz… Göl diyorum ama Bafa, 2500 yıl öce Ege Denizinin bir kulağıydı ve Heraklia antik kenti de Bafa kıyısında bir liman kentiydi… Süreç içinde Büyük Menderes nehri getirdiği alüvyonlarla Ege denizi ile Bafa limanın bağlantısı kapattı ve Bafa bir göl oldu…

Antik çağda Milet ve Priene gibi bir liman kenti olan Hereklia günümüzde çok önemli ören yerleriyle bir açık hava müzesidir… Didim’e çok yakın olmasıyla da günden güne Didim turizmi için de çok önemli duruma gelmektedir…

Hereklia denince aklımıza Herekleitos geliyor… Her ne kadar Herekleitos’u bazı kaynaklar Efesli gösteriyorsa da, Hereklialı olduğunu belirten önemli kaynaklar vardır…

Herekleitos, Miletli Thales kadar önemli bir filozoftur… “Mitos’tan Logos’a” geçişteki katkıları büyüktür… Efsanelerden akla, mantığa, yasaya, bilimselliğe geçişin ilk izleri Herekleitos’da görülür…

Her şey değişiyor, her şey akıyor, aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz, çünkü sular akar gider der… Gerçeklikte sürekli bir değişim vardır diyen Herekleitos yıllar sonra Hegel ve Marx’ı etkilemiştir…

Hereklia - Yediler Manastırı yürüyüşümüz küçük grubumuzla Gölköy’den başladı… Rehberimiz, çevrede “Pala Mehmet” olarak tanınan çalan söyleyen mahalli bir sanatçıdır… Entelköy filminin önemli bir sahnesinde de önemli bir rol almıştı…

Hafif çiseleyen yağmur altında Beşparmak dağının eteklerine doğru yükselmeye başladık… Kayalar çok görkemliydi ve hepsi doğal bir sanat eseri gibiydi… Kayaların içinde bile zeytin ağaçları vardı… Gölköylüler de çiseleyen yağmur altında zeytin hasatındaydılar… Yürüdüğümüz alanların ulaşımı ve taşıma işleri eşeklerle, katırlarla yapılıyordu…

Eşeklerin çokluğu dikkatimizi çekti. “En küçük doğa yürüyüşçümüz ilkokul öğrencisi Selin’in eşekleri görünce “Geyikler” diye bağırması hepimizi kahkahaya boğdu…

Yediler Manastırı yakınlarında çok sayıda mağara vardı ve mağaralardaki kaya resimleri çok dikkat çekiciydi… Fotoğraflar makineleri bu resimler için fazla mesai yaptı…

Yediler Manastırı vahşi doğa içinde ulaşımın çok zor olduğu bir bölgede kurulmuş olmasını tarihi derinlikler içinde yorumlamaya çalıştık… Manastırdan Bafa Gölü harika görünüyordu…

Yaklaşık sekiz kilometrelik doğa yürüyüşümüz her yönüyle dolu dolu geçti… Yürüyüşümüzün bitiminde Bafa Gölü kıyısında Pala Mehmet’in sazından sözünden Ege’nin en güzel türkülerini dinledik…

Her ne kadar şaka olsun diye grubun adını “Korsan” olduğunu belirtmişsem de adı ne olursa olsun, bu grubun önemli yürüyüşlere özellikle de kısa ve eğlenceli yürüyüşlere katkı sağlayacağını düşünüyorum…

Grubun yönetici Tekin Özmen’e bizlere çok güzel bir yürüyüş organize ettiği için teşekkür ediyorum…

Görüşmek üzere…

Erdoğan Şahin

Not : Ekinde yürüyüş fotoğrafları, "Milliyet Blog Galeri'de