Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Herkes bir trafik polisi mi?

Herkes bir trafik polisi mi?
 

Karşınıza iki çeşit karakter koyuyorum. Biri, herkesin ona ihtiyacı olduğunu düşünen bunun için çalışan, çaba gösteren, kendini yiyip bitiren bir şahıs. Diğeri ise, ihtiyaçları sınırlayan, daha dengeli düşünen, başkalarını düşünürken kendisine de değer veren (dikkat edin bencil demiyorum) bir şahsiyet.

Özellikle belli bir yere gelmiş, aile babası ya da bir anne, kariyer sahibi kişiler veya herkesin ona ihtiyacı olduğunu düşünen kimseler vs. Yaşamda bir yerlere koşuşturma, işteki problemler, evdeki çatışmalar, trafikteki kargaşalar ne bu, nedir sanki?

En basit çocuğumuz hastalanır kendimizi yer bitiririz, bilmeyiz ki onun bize daha çok ihtiyacı olduğunu yada iş yerinde ters giden bir durumda kızar, sinirleniriz, amire söz söylenemeyeceğinden belki de kendimizi yer bitiririz. Eeee peki sonuç; gene üzülen biz oluruz, enerjimiz tükenir, faydamız olacakken de zararımız dokunur bundan sonraki aşamalarda. Aslında insanlar hep bir ilgi peşindedir, ilgilenilmek, özel olmayı isterler. Hele yaşlanmaya da başlandı mı ilgi iki katına çıkar . O zamanda onlara hayır deme şansımız yarıya iner. Neden mi diyeceksiniz bilgi birikimi en üst seviyeye çıkmıştır, çocuk her yaşta çocuktur söylediği doğru bile olsa büyükler söylenenleri zor algılar, zor kabul eder. Sevgi gösterisi daha fazla görmek isterler. Tabi bunun sonucunda arada kalan, adını “trafik polisi” verdiğim insanlar yönleri karıştırır, kime ilgi, kime alaka, kime sevgi kime saygı göstereceğini bilemez. Dostlar bile iş, aile, hastalıklar arasında ihmal edilir. Büyüklere ilgi gösterirken her şeye çözüm getirmeye kalkışmamak en güzelidir. Ama en yakınımız eşimiz, çocuğumuz, ya onlar ne olacak. İşte onlarla da konuşmak, iletişim kurma yollarını bulmak gerekir. Polyannacılık oynayın demiyorum, ama kişisel gelişim kitapları ilk adım olabilir, doğru, olumlu, pozitif insanlara daha yakın olabiliriz, keşke yerine “iyi ki” kelimesini dilimizden düşürmeden yaşama devam edebiliriz. Çok bunaldığımızda yalnız kalıp, düşünmek, yürüyüş yapmak dinlendirebilir. Herkesin hayat mücadelesi bir değil tabi ki -aman sende olaya bu kadar basit bakıyorsun- diyenlerinizde olacaktır aranızda, fakat her şeye de çözüm bulamayacağımızı görebilmeliyiz. Kavşaktaki trafik polisi olamayız hiçbirimiz, o bile bazen yerini trafik ışıklarına, trafik levhalarına bırakır. Peki biz kime bırakacağız. En iyisi trafik polisi olmadan yaşamaya alışmak yada arada bir polisimizi izne göndermek en doğrusu sanıyorum. O izindeyken bizde kendi dünyamıza döneriz belki de bellimi olur.

Güzel günler hepinizin olsun diyorum, kırmızı ışıkta durmayı, sarıda düşünüp hazır olmayı, yeşilde de geçmeyi bilen yaşamlar tek dileğim.

Not: Yazıya dökülen cümleler, bir arkadaşımla sohbet ederken bana ilham oldu, kendisine buradan teşekkürler, sevgiler.

Resim:http://www.search.com/reference/Traffic

 
Toplam blog
: 82
: 1963
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Müzik ve amatör fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. Yazma isteği içimde vardı. Mutlaka bir gün düşünce..