Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '18

 
Kategori
Kitap
 

Hikayenin Azı Dişleri; Dişlerimin Hikayesi

Hikayenin Azı Dişleri; Dişlerimin Hikayesi
 

Bir ürünün bedelini neyin belirlediği, insanın ekonomik bir varlığa dönüştüğü ilk dönemden beri ekonomistlerin zihinlerini kurcalayan bir soru. İnsanın, basit ekonomik sistemi kuran canlıdan, daha karmaşık bir süreci ifade eden sanatı ekonomiye dönüştüren bir canlıya dönüştüğü süreçte bu soru daha da kördüğüme dönüştü. Günümüzde özellikle sanat eserleri konu edilince fiyatı neyin belirlediği sorusu, neredeyse matematik ve ekonomi biliminin dışına çıkmaya başlıyor.

Meksikalı yazar Valeria Luiselli’nin romanı “Dişlerimin Hikâyesi” yukarıdaki soruya yanıt vermeye çalışan bir roman. Romanın “Sonsöz” bölümüne bakacak olursak, kitabın çıkış amacı bir roman yazmaktan çok bir sergi kataloğu hazırlamak. Ancak yazar Valeria Luiselli, katalog çalışmasını öyle bir hale getirmiş ki, mesele katalog hazırlamanın da, roman yazmanı da ötesine geçmiş.

Meksiko’nın dışında metruk bir bölge olan Ecatepec’de kurulu bir sanat merkezi olan Galeria Jumex’de sergilenecek olan “Avcı ve Fabrika” isimli koleksiyon, bölgede yer alan bir meyve suyu fabrikası tarafından maddi olarak desteklenmektedir. Serginin küratörleri yazardan bir sergi kataloğu hazırlamasını siterler. Yazar Valeria Luiselli, sergi için hazırlanacak kataloğun, 19. Yüzyılın ortalarından itibaren yaygınlaşan “tütün fabrikası okutmanlığı” yöntemi ile geliştirilmesini önerir. Bu öneriye göre, yazar her hafta bir fasikülü meyve suyu fabrikasına gönderir ve işçiler çalıştığı süre içinde bir okutman tarafından yazılanlar işçilere okunur. Her haftanın sonunda, işçilerin yazılanlar hakkındaki görüş ve önerileri yazara dönüş yapar. Böylece roman, karşılıklı etkileşim ortamında gelişir. Ancak yazar ve işçiler birbirlerini görmez.

Tüm bu süreçte yazar, işçilerin en çok merak ettikleri şeyin, bir sanat eserinin fiyatının nasıl belirlendiği olduğunu fark ediyor. İşçilerin, kendi ürettikleri meyve sularının fiyatı için piyasada standart bir değer ölçüsü var iken, bir sergide ya da müzayedede sergilenen herhangi bir ürünün fiyatı için rakamları neyin belirlediğini anlamlandıramadıkları oldukça açık. Bu soruyu az çok hepimiz soruyoruzdur. Yazar Valeria Luiselli, romanı ile bu soruya, her eşyanın üretim bedeli dışında, sahip olduğu hikâye bedelinin de devreye girdiğini anlatan bir roman kaleme almış.

Bazı kitapların üretim sürecinin hikâyesi, içerdiği hikâye ile baş edecek düzeyde olabiliyor. Açıkçası “Dişlerimin Hikâyesi” bu tip romanlardan. Latin Amerika edebiyatının tüm lezzetlerini bir arada toplamayı başaran yazarı Valeria Luiselli, romanında müzayedeci Gustavo Sanchez Sanchez’in ve onun dişlerinin hikayesini etkileyici bir şekilde anlatmış. Neden dişlerinin hikayesi diyecek olursanız, lakabı otoban müzayedecinin meslek hayatının en büyük hikayesi bir çok diş yanında kendi dişlerini de sattığı bir müzayede gerçekleştirmiş olması.

Romanda her bir hikâye bütünü, başka bir hikâye bütününü içine gizlenmiş durumda. Çünkü kitabın başında Gustavo Sanchez Sanchez kendi hikâyesini anlatır ve onun müzayedecilik hikâyelerini hayran hayran dinlerken, kitabın arka bölümlerinde, aynı karakterin hikayelerini kaleme alan hikaye karakteri Voragine, ana karakterin tüm hikayesini başka bir düzlemden aktarıyor. İki hikâye arasındaki farkı ise şu sözlerle açıklıyor; “Bana hikâyesini aktarmaya başladığında bir yandan yazıyor, bir yandan da teybe kaydediyordum – onun kompülsif bir yalancı olduğunu düşündüm. Fakat zamanla, hele de kayıtları dinledikten sonra, hikâyelerinin yalan olmadığını, sadece gerçeği gölgede bıraktığını fark ettim.”

“Gerçeği gölgede bırakan hikâyeler” belki de Latin Amerikan Edebiyatını en iyi tarif eden ifadelerden birisi. Belki hikâye size uçuk kaçık, gerçeklerden kopuk gibi gelebiliyor ama hikâyenin gölgesine baktığınızda gerçeği görüyorsunuz. Hikâye de sadece gerçeğin farklı bir biçim almış hali olarak algılanıyor ve o biçim, yani hikâye hayatın kendisinden daha renkli oluyor. Sanki eti çiğ yemekle, onu lezzetli bir yemeğin parçasına dönüştürmek gibi bir şey.

Romanda yazar Valeria Luiselli, kendisini de hikâyenin bir parçasına dönüştürmüş. Tıpkı bir rüyasının içinde başka bir rüya, o rüyanın içinde de başka bir rüya görmüş gibi hissediyorsunuz kitabın sonunda. Ve en sonunda kendinize şunu soruyorsunuz; “hangi hikâye gerçeğe daha yakın?” Kitap, yazarın “Sonsöz” kısmı ile bitmiyor. Bu bölümden sonra, bu kez kitabı yayınlayan yayınevinde çalıştığını iddia eden bir stajyerin kitapta verilen tüm bilgiler için derlediği bir “Doğru mu, Yanlış mı?” bölümü var. Bu bölüm, yazarın “Sonsöz”ünün de hikayenin bir parçası olabileceğini size hissettiriyor. Çünkü stajyer tüm bölümler gibi, o bölümde verilen bilgilerin de doğruluğunu ya da yanlışlığını teyit eden bilgiler veriyor. Bu bölümde romanda aktarılan her bir hikâyenin derinliğini daha fazla hissediyorsunuz. Örneğin John Lennon’ın dişlerinin 2011 yılında 31.200 dolara satıldığını, Montaigne’nin çiğ beslenmeyi tercih ettiğini, Wirginia Woolf’ün dişçisinin, depresyonunun sebebinin diş köklerindeki bir iltihap olduğunu iddia ederek üç dişini çektiğinin doğruluğunu öğrenmiş oluyorsunuz. Ama en sonunda bunlar da hikâyenin bir parçası mıdır acaba diye şüpheye düşmekten de kurtulamıyorsunuz.

Romanda, Latin Amerika kültürünün yer, şahıs isimleri zaman zaman okuma zorluğu yaşatsa da, hikâyelerdeki renklilik, derinlik okuru mest ediyor. Bir diplomat kızı olan yazar, kendi ülkesinin kültürel derinliği kadar dünya edebiyatına hâkim olmasını da sergilediği bu ikinci roman, edebiyatseverlere keyifli bir okuma vaat ediyor.

 

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..