Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '14

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Hıristiyanlıkta paranın önemi ve tasarruf anlayışı

Hıristiyanlıkta paranın önemi ve tasarruf anlayışı
 

Para şeytandır. Paranızı Kilise'ye verin.


Konunun Amacı; Hıristiyanların yaşamında paranın ve tasarrufun önemine değinmektir. Günümüzde insanlar tasarruf ve yatırım yaparak belirli bir süre fedakarlık etse de uzun dönemde maddi hedeflerine erişip, refaha kavuşarak, güven içinde, sağlıklı ve mutlu yaşamlarını ömür boyu devam ettirmeyi amaçlamaktadır.

Hıristiyan öğretisinde: “Tanrı herşeyin yaratıcısı ve mutlak sahibidir. İnsanlara, ihtiyaçlarını karşılaması ve bakmaları amacıyla yeryüzü kaynaklarını bahşetmiş, kabiliyetler ve fırsatlar vererek kulluklarını göstermelerine imkan tanımıştır.                

Mal sahibi olmak ve zenginlik haktır. Zengin veya fakir olsun bir komşunun evine, varlıklarına zarar verilemez ve malı çalınamaz. Ancak kişi’nin zenginliğinden dolayı kibirlenmesi ve zenginim diye Tanrı ya olan sorumluluklarını unutup, paraya tapması hoş karşılanmaz.

Zenginin vergisini vermesi, ailesi ve akrabalarıyla ilgilenmesi, Kilise’ye bağışta bulunması ve çalışanlarına yardım etmesi, yaşadığı çevredeki fakir ve muhtaçların ihtiyaçlarını karşılayarak Onları umutsuzluktan kurtarması ve daha ileri safhada fakire iş sağlaması önemlidir. Zengin, komşusu veya kardeşi ihtiyaç içindeyse Ona yardım etmelidir. Verebilmek, almaktan daha iyi, kişi için tanrı katında aranılan, üstün bir özelliktir.

Kişi olarak var olmak, zengin olmaktan daha değerlidir. Allah’a hizmet ve zengin olma çabası karşılaştırıldığında Hıristiyan anlayışında Allah’a hizmet öncelikli ve daha üstün tutulur. Dünya’da amaç zengin olmak değil, insanları sevmek ve Onlara Tanrı’nın yüceliğini hissettirebilmektir. İnsanlar kim olduklarına ve neye sahip olduklarına bakılmaksızın sevilmelidir. Paraya düşkünlük istenmez. Erişilen zenginlik Allah’a hizmet yolunda kullanılmalıdır. Hıristiyanlıkta aile dayanışmasının zarar görmesi, adaletsizlik olması, rüşvetin yaygınlaşması, açgözlülük ve askerin maaşı dışında Hıristiyandan zorla para alması veya yalana dayanarak O’na suçlama yapması istenmez. Esasen Allah kullarının ihtiyacını bilir ve kısmetini verir.” 

Yirmi (20) asır önceki bu görüşler o zamanın ileri ve gelişmiş fikirleridir. Hıristiyanlık özünü koruyarak, günümüzde yaşamın bütünüyle kavranması için yeni görüşlerle bütünleştirilmektedir.

Durum tesbiti: Günümüzde kaynaklar yeterli değildir, işsizlik vardır. Kaynakların dağılımında farklılık vardır ve kaynakların çoğunu belirli ülkeler ve Onların insanları kullanmaktadır. Gelişmek ve refahını yükseltmek için tasarruf, yatırım, üretim ve ihracat dörtlüsü gereklidir. Bu dörtlü sütun az sayıda ülkede bir araya gelebilmektedir.

Tasarruf,  ülkelerin pahalılık ve yaşam imkanlarına göre; fakirlik sınırı altında yaşayan kişiler, aileler tarafından yapılamamakta ve bu grup gittikçe daha çok borçlanmaktadır. Ülkelerin tasarruf yüzdeleri yaşam seviyesi ve geleceğe olan güven algılamalarına göre değişebilmektedir.

Kişilerin finansal ömrü, yaşam süresine göre daha kısadır. İş hayatına atılınca finansal yaşamda üretkenlik, para kazanma dönemi başlamakta, emekli olunca bu süreç sona ermektedir. Finansal ömürde sağlanan birikim kalan yaşamda kullanılmaktadır. 

Tasarruf  için tedbirler: Kişi başlangıçta doğum yerini, ırkını ve hatta dinini seçemiyor. Dini için çevresi, ailesi etkin oluyor. Sonradan dinini seçenlere, farklı tercihi olursa, dönek gözüyle bakılabiliyor. Dolayısıyla hangi dinden olursa olsun, Kişi ilgilendiği dinin tavsiyelerine uyup uymamakta hürdür. Dini çevre, kişiye baskı yapamaz. Bu baskı olmazsa tavsiyeler daha objektif değerlendirilebilir.

Aşırı harcamak: Gelir daha çok olsa bile; gelir eksi gider farkını azaltmakta, birikim azalmakta ve kaynak israfına sebep olmaktadır. Bu yüzden aşırı alışveriş, içgüdüsel ani alışveriş ve borç yaparak alışverişten kaçınmak gereklidir. Hıristiyanlık israfa ve aşırı harcamaya karşıdır.

Borç yapmak: Modern yaşamda borç sadece ev almak, tahsil yapmak ve yatırım içinse başka bir deyişle iyi borçsa düşünülmeli, ilave masraf yaratan ve zamanla değeri düşen varlıkları satın alırken,  kötü borç safhasında, dikkatli olmalıdır. Örneğin kredi çekerek lüks bir otomobil satın almak; aylık taksit, yakıt, yıllık vergi, sigorta ve bakım masrafları dikkate alındığında kötü borç ve  masraf kaynağıdır. Ancak peşin parayla, ikinci el, az yakıt yakan ve toplu taşım imkanı olmayan yerde kullanmak için  alınan otomobil bir ihtiyacı karşıladığından tutumlu yaşam anlayışını zedelemez. Kişi, dolmuşculuk yapmak için borç yaparak araç alırsa bu iş için yatırım olduğundan iyi borç sayılabilir.

Borç: Kazanılacak paranın önceden harcanmasıdır. Borçlanmak değil, uzun süre borç ödemek ve borcun ödenebilir seviyede tutulması daha zordur. Kredi kartları sağladıkları parasız alışveriş imkanı karşılığı, ödeme süresi bir ayı geçince, faiz almaktadır ve aylık faizi yüksektir. Özellikle bugünün parasıyla bugün alışveriş yapılabileceği, “Bugün al istediğinde öde” yaklaşımının yanlış olduğu ve faiz gerektirdiği bilinmektedir.

Ülkeler arasındaki ilişkilerde; önce borç verilen ülkeye daha sonra istenenlerin dikte edildiği, kişiler arası ilişkilerde borç verenin patron olup daha sonra borcu alana emir verdiği görülebilmektedir.

Hıristiyanlıkta borca girmek arzulanmaz ancak gerekli olması durumunda, ödenebilir olması şartıyla borçlanılabilir. Borç veren ve alan ilişkisinde başlangıçta faiz yoktu. Ancak bu dinsel bakış; tasarruf ve yatırım yapmayı değersiz kıldığından ve sonraları yanlışlığı anlaşıldığından önce Museviler iş adamlarına faiz karşılığı borç vererek, daha sonra Kilise kendi birikiminin faizle artacağını gördüğünden, eskiden özellikle borç verilen fakirlerden alınan faizi günah saymasına rağmen, bu alanda sessiz kalarak; Hıristiyanlar arası para ve kredi-faiz ilişkilerinde bir uzlaşma (kredi ödemesi=kredi+faiz) geliştirilmiştir.

Çalışırken: Finansal canlılık döneminde tasarruf, yatırım yapmalı ve kazanç elde etmelidir. Finansal dönemde harcama, bağış, fakire yardım yapılması yanında tasarruf unutulmamalıdır. Kilise adına bağış toplayanlar, bağış yapanların sıkıntılarının bağış sebebiyle artmadığını ve kişi kazancının %10’u kadar bağışın çok değerli olduğunu ve Tanrı’nın bağış yapan kullarını gözeteceğini vurgulasa da konu Allah’a güvenmek ve Kiliseyi zengin etmek değil, kişi yaşamını planlama meselesidir. Kişi aktif döneminde hep harcar, vergi verir,  bağış yapar ve birikim yapmazsa sonradan muhtaç olacağı açıktır. Tanrı kişiye banka hesabı açmayacaktır.

Tutumlu yaşam: İhtiyacın “maliyet/fayda” oranının düşük tutularak karşılanması, en ucuzun değil kaliteli ürünün makul fiyata satın alınması olarak anlaşılmalı ve zamanın etkisi dikkate alınmalıdır. Ayrıca tutumlu yaşam, isteklerin, ihtiyaçların sınırlı tutulması, gereksiz lüks ürünlerin satın alınmaması ve sade, minimalist yaşam olarak anlaşılmaktadır. Hiç harcamamak, hep parayı biriktirmek cimrilik kapsamındadır. Dünya’yı yaratan Allah O’nun sahibidir ve bunu kullarına güvenerek emanet atmiştir. Emanetin, yaratılmış güzelliğin korunması ve bakımı insanlar için görevdir ve Allah’a duyulan saygının gereğidir. Çevreci olmak, tutumlu olmak Hıristiyanlık gereğidir. Hiç harcamadan para biriktirmek, paraya tapınmak ve aşırı harcamak; kaynakları, emaneti kötüye kullanmak gibi iki günahtan kişi kendini sakınmalıdır.

Kazanmak için çalışmak gerekli: Karıncalara baktığınızda alınacak dersler vardır. Onlar, kendileri yazın yuvalarına yiyecek taşıyarak kışa hazırlık yapmaktadır. Kişinin kışı emeklilik yaşamıdır. Emeklilik planlaması başarılı uygulanırsa aile ihtiyaçları karşılanabilmekte, uzun yıllar sosyal faaliyetlere katkı yapılabilmekte ve çevreye yük olmadan yaşanmaktadır. Tabii ki rasyonel insan zenginliğini öteki dünyaya taşıyamayacağını, paranın herşeye muktedir olamayacağını dikkate almaktadır.

Tasarruf anında yapılmalı: Tasarrufa harcamalardan sonra değil, “Gelir=gider+tasarruf” eşitliğinde aynı anda başlamalıdır. Özellikle masraf yönetimi, bütçeye göre davranmak önemsenmelidir.  Evli çiftlerde ilk bir kaç ay masraflar fazla olsa bile müteakip aylarda işbirliği ile bütçeye uygun davranılması başarılmaktadır. İhtiyaç olan ve almaya önceden karar verdiğiniz bir ürünü satın almanız, ayırdığınız paranın ürünü satın almaya yetmesi, başkasının Sizi ikna etmesi ile değil, Sizin ve eşinizin ihtiyacı onaylaması ile harcamanızı yapmanız sağlıklıdır. 

Evli çiftlerden finansal öngörü ve özellikleri daha iyi olanın harcamalara liderlik yapması olumlu olmakta ve aile başarısı artmaktadır. Problemlerin birlikte çözülmesi uzlaşma ve başarıyı getirmektedir.                  

Hıristiyanlıkta evlendikten sonra kazançta benim veya senin kazandığın para kavramı yerine bizim paramız demek ve varsa borcu müşterek ödemek uygundur. Evli çiftin saklı harcaması olmaz, bunlar önceden konuşulur. Tutumluluk ve paranın iyi kullanılması esastır. Harcama, vergi, bağış ve tasarruf gibi tüm kalemler düzenli olarak konuşulur ve mutabakata varılır.

Hıristiyan yaşam anlayışı: Kapitalist ve Marksist düşünceden, Musevi anlayışından biraz farklıdır. Kişinin temel ihtiyaçlarını karşılayarak (beslenme, giyinme ve ev), başkasına muhtaç olmadan yaşaması ve Tanrı’ya hizmeti önemlidir.

Zengin imkanlarını insanlara iyilik yapmakta kullanmalı ve paranın bir yaşam aracı olduğunu düşünerek yol açacağı kibirden, tanrıya karşı gelmekten kendisini korumalıdır.

Hıristiyanlık tasarruftan ziyade elde edilmiş paranın  (çalışarak elde edilen veya tasarruf, yatırım, kâr sonucu kazanılan para) insanı yanlışa sevketmesinden endişe ederek paranın uygun kullanılmasına önem vermektedir. Kişinin Dünya yaşamında insanları sevmesi ve tüm canlılara davranışı ve yaptıklarıyla örnek olması, Tanrı’sını yüceltmesi, İsa peygambere saygı göstermesi ve insana emanet edilen Dünya ve  kaynaklarının israf edilmemesi, emanetin korunması ve bakımı Hıristiyanlıkta önemlidir.  

Sonuç: Dini kuralların, Dünya nüfusunun üçte birini oluşturan Hıristiyan toplumların günlük yaşamında; ağırlığı geçmiş yüzyıllara göre azalmıştır. Bunun sebebi yasalara uyarak insanların istediği gibi yaşama hürriyetinin hak olduğu sonucuna varılmış olmasıdır. Tanrı insanlara akıl bahşederek, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kendilerinin değerlendirmesine imkan tanımıştır.

Tanrı’nın para hakkında ne düşündüğünü öğrenmek istiyorsanız, parayı verdiği insanlara bakın. Dorothy Parker, Author.

Para; yatağı, kitabı, yiyeceği, elbiseyi, ilacı, lüksü, eğlenceyi, haçı ve kutsal bir anıtı satın alabilir ama uykuyu, aklı, iştahı, güzelliği, sağlığı, kültürü, mutluluğu, iyi bir hıristiyanı ve cenneti satın alamaz. Anonim

Karşıt görüş;

Para söz konusu olduğunda hepimiz aynı dindeniz. Voltaire

Yararlanılan kaynaklar:

"The Christian and the Ethics of Saving" James Derksen 1993,

Should Christians Be Savers and Investors; Steve Diggs

 

 
Toplam blog
: 182
: 1556
Kayıt tarihi
: 14.10.12
 
 

Elektronik Y.Mühendisiyim. Teknik alan dışında Tasarruf ve tutumlu yaşam, Kişisel Finans Yönetimi..