Hızlı tren zamlara yetişemiyor.

İstanbul’da oturup da, Kocaeli Üniversitesine günü birlik gidip gelen pek çok öğrenci vardır. Gidip gelmek için, öğrencilerin bir bölümü özel servis araçlarını kullanırken, ekonomik durumu iyi olmayan büyük bölümü ise, zorunlu olarak kitle taşıma aracı olan, treni tercih etmek zorunda kalmaktadır. Ne var ki, küresel krizi fırsat bilen TCDD yöneticileri, Hereke’ ye kadar 50 YTL olan aylık öğrenci abonman kartlarının fiyatına %40 zam yaparak 70 YTL’ye yükseltmiştir. Velilerin elektrik, su, telefon, doğal gaz ve diğer zamlarla bozulan ekonomik durumları, gelen ve gelecek yeni külfetlerle daha da kötüye doğru gideceğe benziyor. Yapılan bu ek zamlar treni, kitle taşıma aracı olmaktan çıkarmış, tam aksine özel tarifeli araç statüsü özelliği kazandırmıştır. Oysa, yapılacak akılcı bir tarife düzenlemesiyle öğrencilere yansıyacak zamlar hafifletilebilir veya diğer kesimler üzerine dağıtılabilirdi. Ekonomik krizlerin faturası genelde hep dar gelirli kesimlere yüklenir. Hele bizim gibi, gelir dağılımında dünyada en bozuk ikinci ülke konumunda olmamız, bu zamların da halkın büyük çoğunluğunu oluşturan, fakir kesimlere yansıtılacağını göstermektedir. Henüz TCDD’nin web sayfasında zamlarla ilgili bir işarete rastlanmamış ise de, öğrencilerin bilet satış gişelerinden 70’er YTL ödeyerek abonman kartlarını aldıklarını ve topladıkları imzaları TCDD bölge müdürlüğüne verdiklerini öğrendim.

20 Kasım 2008 günü saat 17:00 treni ile İstanbul’a dönmekte olan bir grup Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi, ailelerine destek çıkmak, zamlı tarifeyi geçersiz kılmak ve tepkilerini göstermek için başlattıkları imza kampanyasına, trendeki yolculardan da destek arayışlarını sürdürmüşlerdir. Öğrencilerin bu makul ve ölçülü tepkilerini yerinde buluyor ve gönülden destekliyorum. Bu yazımı okuyan siz değerli Milliyet Blog ailesi üyeleri, şayet benim gibi düşünüyorsanız, siz de yazılarınızla bu destek kampanyasına katılın. Geleceğimizin teminatı olan gençlerden desteklerinizi esirgemeyin. Yüzlerce firmanın iflas ettiği, bazılarının üretimi durdurduğu, çalışanlarının işten çıkarıldığı bir ortamda, her ne kadar bazı yetkililer küresel kriz bizi etkilemez dese de , bir atalar sözü ile verilecek tek cevap; “Görünen köy kılavuz istemez”.

İstanbul, 22 Kasım 2008