Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '09

 
Kategori
Aile
 

Hoşgeldin bebek, yaşama sırası sende...

Hoşgeldin bebek, yaşama sırası sende...
 

İki arkadaş...Alicem ile babası...


Çok heyecanlıyız, bir çocuğumuz olacak,

Dayanamadık cinsiyetine baktırdık;

Erkek olacakmış.

Olsun…

Hiç ayırım yapmadık ki, cinsiyeti ne olursa olsun çok seveceğiz.

***

Ama derinlerde bastırılmış feodal Cüneyt, bana fark ettirmemeye çalışarak daha çok seviniyor.

Fark ediyorum ve utanıyorum;

-''Sus diyorum ayıp, yakışıyor mu sana hiç? ''

Utanıyor ve susuyor ( ama için, için gülüyor ) …

***

Harika bir şey yahu, bir erkek arkadaşım olacak.

Birlikte büyüyeceğiz, öğreneceğiz.

Ben yaşadıklarımı anlatacağım,

-''Bak böyle yap veya yapma!'' edası ile değil;

-''Ben bunları yaşadım, sonuçları böyle oldu. Sen de kendi serüvenini yaşayacaksın, seçimler sana ait.'' kıvamında.

***

Belki aşklarını da anlatırsın, istersen sana bazı taktikler (!) de verebilirim.

Gerçi zamanla anlayacaksın; bu işlerin öyle taktikle falan da olamayacağını…

***

Pişerken belki acılar da çekeceksin ama annen ile birlikte sana hep destek olmaya çalışacağız.

***

İyice delikanlı olunca, ortaya mangalı koyacağız ve karşılıklı kadeh tokuşturacağız.

Sana nasıl içileceğini öğreteceğim;

Ara sıra, kararında, muhabbetiyle, karıştırmadan ve de aşırıya kaçmadan…

***

- ''N’ olacak bu memleketin hali? ’’ diyeceğiz…

Dedenin sohbetlerinden biliyorum, eminim çok şey değişmemiş olacak,

Sadece yöneticiler değişmiş olur belki…

***

Öööf, nasıl geçecek bu birkaç ay? Daha doğumuna çok var…

***

Yok, yok dayanamayacağım, doğumunda ben de orada olmalıyım.

Selamlamalıyım seni ilk çığlığında…

Hep yanında olmaya çalışacağımızın ilk işaretini,

Annenle birlikte ben de verebilmeliyim…

***

Annenin doğumunu yaptıracak Dr.Bülent’ e,

Ameliyathaneye girip, giremeyeceğimi soruyoruz,

Karşı çıkıyor,

- ''Olur mu öyle şey'' diyor. Hijyen vs. bir sürü şey…

Selda’ yı devreye sokuyoruz, (o zamanlar aynı hastahanede).

-''Dayanamaz, bayılır bir de onun ile uğraşırız'' diyor Dr. Bülent ama bakıyor ki çok kararlıyım,

-''Tamam diyor?'' ameliyathane kurallarına uymak koşuluyla…

***

Çok seviniyorum.

Bu anı belgelemek de gerek ama...

Kameram yok o zamanlar.

Neyse, onu da hallediyorum.

Artık herşey tamam…

***

Sabah kalkıyorum (kalkamıyorum),

Midem bulanıyor,

Başım da berbat.

Ayakta duramıyorum.

Ellerimi de kaldıramıyorum, parmaklarımı bile oynatacak halim yok.

Müthiş bir halsizlik…

***

Gene aynı hastahaneye gidiyoruz.

Selda koşup geliyor sağ olsun,

Tetkikler vs. derken sonuç;

Hepatit A…

***

Ama…

Ama oğlumun doğumu?...

***

Merak edilecek bir şey yokmuş,

Birkaç ay içinde geçermiş, bol bol dinlenmeliymişim!

***

Ne de çabuk geçti zaman,

Daha hastahaneden çıkamadan

Doğum vakti geldi çattı...

***

Az önce annen geldi yanıma;

Dr. Bülent vakit tamam demiş, yarın annen de hastahaneye yatacakmış.

Ben üst katta, o doğum servisinde…

Boğazıma bir şey düğümleniyor ama belli etmemeye çalışıyorum,

Onu tatile yollar gibi uğurluyorum…

***

Ameliyathane önünde bekleme odasındayız.

Yanımda deden ve teyzen Serpil,

Üzerimde pijamam...

***

Müthiş telaş ve endişe içindeyim,

Hiçbir şey yapamıyorum.

Heyecanımı bastırmaya çalışıyorum ama nafile,

Serpil anlıyor ve halime kıkırdıyor…

***

Şükürler olsun!

Herşey yolundaymış, doğum iyi geçmiş.

Sen de annen de iyiymişsiniz.

***

Önce cam ardından, yeni doğan bölümünde selamlaşıyoruz.

Hastalığımın bulaşıcı dönemi bitmiş ama,

İnsanlar tedirgin oluyor, haklı olarak…

(Çocuk bölümünde sarı benizli bir adam…)

***

Nihayet, annenin odasında seni ilk kez kucağıma alıyorum.

Daha doğrusu almaya çalışıyorum, o kadar küçüksün ki, bir yerini incitirim diye çok korkuyorum.

Boynunu kokluyorum,

O süt ile çocuk kokusu karışımı harika koku…

Başını elime alıyorum, öyle küçük ki; bir limon kadar.

Korkuyorum, Ayşe teyzene,

-‘’ Çok küçük değil mi? Nasıl büyüyecek?’’ diyorum,

Gülümsüyor,

-‘’ Merak etme büyür, hem de çok büyür. ’’ diyor.

Biraz rahatlıyorum…

***

Annen ile göz göze geliyoruz,

Mutlulukla birbirimize bakıyoruz…

***

Adını daha önce annen ile anlaştığımız gibi Alicem koyacağız.

Ben seçtim bu ismi, özgün olsun istedim.

Ama sonra öğrendim ki;

Hacıbektaş’ da birkaç evin kapısını çalsan, mutlaka bir Alicem çıkarmış karşına.

***

Burada sana zaman zaman yazacağım,

Yaşadıklarımı paylaşmaya çalışacağım,

ama daha önce de söylediğim gibi,

Öğüt vermeden, yaşadıklarımı anlatarak,

-‘’ Ben bunu yaşadım, böyle oldu. ‘’ kıvamında.

Değerlendirmeyi de sana bırakacağım (eğer ister isen, belki de biraz torpil yapar yardım edebilirim (!).)…

***

25.10.1995

Alicem ŞENGÜN

Hoşgeldin bebeğim, umarım sana bu dünya sağlık ve mutluluk verir.

Umarım seni mutlu edebiliriz…

 
Toplam blog
: 34
: 5544
Kayıt tarihi
: 06.05.09
 
 

..