Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '09

 
Kategori
Siyaset
 

Hukuk “özel”leştirilimez!..

Hukuk “özel”leştirilimez!..
 

Habur kapısına “özel” savcılar gidiyor… Karşılama meydanında seyyar kokoreççiler, seyyar köfteciler, seyyar turşucular ve bir de seyyar mahkeme var… Herkes kendi özel “iş”ini yapıyor… Bu Özel seyyar mahkemede özel bir sorgu yapılıyor. Özel sorular soruluyor. Örnek mi istiyorsunuz?.. Buyurun: - Herhangi bir terör olayına karıştınız mı? - Hayır!.. - Peki, Türkiye’ye niçin geldiniz? - Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan emretti, geldik!.. Haydi buyurun… - Al evladım lafını geri. - Almam. Ne yapacak Sayın “özel” savcı?.. Haydi, söyleyin; ne yapacak?.. Adam, PKK’yı baş tacı ediyor; Abdullah Öcalan’ı Kürt halkının “sayın önderi” olarak takdim ediyor…

Hukuk fakültesi 1. sınıf imtihan sorusu: - Türk Ceza Kanunu’na göre, suçu ve suçluyu övmek, suç mudur? Yeni yetme üniversite öğrencisi cevap veriyor: Evet, ayrı ve müstakil bir suçtur. - Peki, “özel” bir savcının ve belirlenmiş seyyar ve özel bir mahkemenin bu suçu görmezden gelme hakkı var mıdır? - Hayır yoktur… - Peki, bu yöndeki bir ifadenin, daha sonra, “yapma/ etme/ oğlum” teraneleri ile zabıtlardan silinmesi imkânı var mıdır? - Hayır, yoktur. - Peki ya savcılar ile hâkimler bu hukuk içinde olmayan imkanı kullanır, itiraf niteliğindeki bu suç ikrarlarını zabıtlardan silerlerse, ne olur? - Bunu yapan savcılar ve hâkimler hakkında suç duyurusunda bulunulur. Evet, hukuk fakültesi 1. sınıf öğrencisi Hüsamettin, böylece sınıfı geçiyor… Geçiyor ama, sözünü ettiğimiz savcılara, hâkimlere ve Adalet Bakanı’na, hiçbir şeycikler olmuyor… Ve belki de, [yani herhalde] terfi bile edecekler, sıralarını bekliyorlar…

Hayır, bu olayda… Hukuk adına, ülkenin geleceği ve uygulanan siyasetin niteliği yönünde ciddi olarak kaygılanacak birden çok neden var… Ama, bizi en çok şaşırtan unsur, savcı ve hâkim önünde verilmiş ifadelerin… Zapta geçmiş resmi suç itiraflarının, daha sonra devreye sokulan [yani kurulan bu çok özel seyyar mahkemelere çağrılan] DTP başkanı [ve adı her nasılsa Türk olan] Ahmet beyin, “yapma evladım, etme evladım, şunun için deyiver canım çocuğum; bunun için geri al şeker kardeşim”, biçimindeki ikna söylemleri ile değiştirilen ifadelerin resmi mahkeme zabıtlarından silinebilmesi…

Huduttan giriş yapan kişilerin PKK mensupları oldukları [zaten] resmi açıklamalar içinde yer alıyor… “Etkinliğin” adı da dağdan inme operasyonu… Bu adamlar dağda kuş avlamıyorlardı… Türk askerine kurşun atıyorlardı!.. Adam, bunca ikna söylemleri sonrasında, nazlana nazlana, peki, diyor… - Kürt önderi Sayın Abdullah Öcalan, demekten vazgeçiyorum… Sadece, Sayın Öcalan, diyeceğim, diyor… - Savcı, hâkim, Ahmet bey devrede; - Yapma evladım; etme canım kardeşim… Demeyiver bir kez, ne olacak ki, hem bir defadan bir şey olmaz…

Evet, ikna ediliyor PKK’lı “kardeş”.. Ve kendisi PKK’lı olduğu halde, üzerindeki PKK terörist giysisi ile çizdiği “anlamlı” görüntü içinde, PKK eylemlerine katılmadığını beyan ediverince… Derhal bu “önemli husus” zapta geçiriliyor ve önceki ifadelerin hepsi bir çırpıda siliniveriyor… Ve özel savcıların, özel gezici mahkemede sürdürdükleri özel yargılama böylece sona eriyor. Hâkim yazdırıyor: - Gereği düşünüldü… PKK eylemlerine katılmamış olduğu kendi beyanından anlaşılan falancanın, tahliyesine… Evet… Sanıyoruz, bu özel savcı, özel gezici duruşma yeri ve özel yargılama usulü uygulamalarının Hukuk Devleti’nden tahliye edilmesi gerekmektedir. Çünkü hukuk “özelleştirilemez”… Çünkü, hukuk, herkes için ve her yerde aynı, genel ve eşit bir uygulama demektir… Ve çünkü hukuk, talimatlara göre değil, yasalara göre işleyen ve kamu vicdanında adalet duygusunu yaşatan çok değerli bir mekanizmadır.

http://www.soruyusormak.com/ http://www.dnm-ler.com/
 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..