Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '13

 
Kategori
Siyaset
 

Hükümetin Taksim raporu

Hükümetin Taksim raporu
 

Taksim olaylarında Hükümetin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, Sivil Toplum Kuruluşlarının ve medyanın suçu var mı yok mu? Taksim olayları denilince akla ilk olarak Arap Baharı geliyor yakın tarihler olmasını nedeniyle fakat Arap Baharının oluşmasına neden olan etkenler Türkiye’de şuan için olması muhtemel değil. Peki, ne oldu da Yüzbinler Taksim’e yürüdü. Ana akım Medya karşısında Sosyal medya engellendi mi? Taksim olaylarıyla ilgili bu ve diğer gözlemlerimi paylaşacağım.

Doğadan Devrime

Taksim olaylarını başladığı ilk günlerden itibaren sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. İlk olarak İstanbul’daki üniversite öğrencileri ve akademisyenleri durumdan haberdar oldu ve Gezi parkına geldiler. Polis yine orantısız olarak müdahale etti ve olayların bu kadar büyümesinin ilk kıvılcımları atılmış oldu. Taksim’deki gezi parkı olaylarını analiz ederken olayları ikiye ayırmamız anlamamız açısından iyi olacak. Olayların başladığı birinci gün 28 Mayıs 2013 gününden dördüncü gününe kadar yani 31 Mayıs 2013 tarihine kadar olan sürede parktaki eylemciler saf, samimi duygularla parkı korumayı kendilerine amaç edinen vatandaşlardı. 4. Günden sonra ise Taksim Gezi Parkı olayları siyasallaşmaya başladı. Olayların siyasallaşması eylemcilerin asıl amaç edinerek çıktıları “doğayı koruma” amaçlarından saparak ideolojik yaklaşımları sonucunda “Tayyip istifa, hükumet istifa” boyutuna kadar getirildi.

***

Taksim olaylarının büyümesinde ve olayların 4. gününden itibaren siyasallaşmasında CHP ve BDP ne kadar sorumluysa Gezi parkıyla ilgili projenin halka yeterli anlatılmaması konusunda da İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir o kadar sorumludur. Başkan Kadir Topbaş projeyi halka yeterince iyi anlatamadık demesi zaten durumu özetliyor. Lakin Başbakan Erdoğan’ın Taksimle ilgili AVM Projesinin dile getirdiğini konuşmalarını unutmamakta da fayda var. İlk 3 gün vatandaşların protestosu, eylemi doğa içinde 4. Gün ve sonrası ise doğa, park, ağaçlar bir kenara bırakıldı eylem hükümet aleyhine bir eyleme dönüştü. Doğadan devrime…

***

Taksim olaylarında bir kez daha gördük ki sosyal medya Twitter ve Facebook gibi mecralar oldukça etkili. Halkı yakın zamanda organize edebiliyorsunuz. Yaşanan olayları Merkez Medya yada Ana akım medya diye tabir ettiğimiz büyük medya kuruluşlarına ihtiyaç olmadan direkt olarak haberin kaynağından öğrenebiliyoruz. Bunu sosyal medyanın artısı olarak görebiliriz sansür yok! Sansür yok fakat her bilgi doğru bilgi mi? Tartışılır. Merkez Medya/Ana Akım Medya’nın taksim olaylarını yeterince detaylı olarak vermemesi halkı kendi iletişim kanalları olan sosyal medya’ya itti. Sansür yok dedik, hızlı dedik, canlı dedik ama sosyal medya’da bilginin kaynağı olmadığı için (sahte hesaplar) yalan haberlere ve provokasyonlara karşı açık hale geliyor. Hatırlayın bir resim ortalıkta dolaşıyordu;  Polis sokak köpeğinin suratına yakın mesafeden biber gazı sıkıyordu! Herkes kinle, nefretle paylaşıyor 140 karakterlik kinayeli bir şeyler yazmaya çalışıyordu resme biraz dikkatli baktığınızda Polisin sırtında Policia yazdığını görülüyordu yani polis İspanyol polisi…

***

Merkez Medya inandırıcılığını kaybetti

Yüzbinlerin toplandığı Taksim Gezi parkı Polislerin müdahalesi ve idari yöneticilerin Taksim’e eylemcileri sokmamasını dünya basını anlık, canlı olarak yayınlarken bizim ulusal basın kanallarımız ise sanki Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’da Taksim’de olay yokmuş gibi davranması halkın nezdinde özgürlükleriyle, hızlarıyla övünen medya kuruluşları büyük değer kaybetti. Merkez medya’nın olayları vermemesi toplumu sosyal medyaya, sosyal medyada’da kaynağı belli olmayan provokasyona açık bilgilere itti. Buna bir önlem olarak mı yapıldı bilmiyorum ama twitter ve Facebook gibi sosyal medyalara erişim 1 Haziran cumartesi günü öğleden sonra engellendi. Her ne kadar TTNET ve BTK bu konuda açıklama yapmış olsa da ben bu açıklamanın samimiyetine inanmıyor. Nasıl ki medya kuruluşları Taksim olaylarında seçici davranıp halkı sosyal medya’ya ittiyse, sosyal medya organlarının engellenmesi, sansürlenmesi halkı başka toplumsal olaylara itmeye yetecektir.

***

Polisler düşünmeli…

Polisin göstericilere kullandığı gaz bombalarını ve yakın mesafeden kullanılan biber gazlarının haddi hesabı yok! Polistir. Emir kuludur sonuçta diye böyle bir mantık yok. Sadece oturarak eylem yapan bir gruba bu şekilde müdahale edilmesi toplumu geren bir faktördü. Eylemin 3 gününden sonra siyasallaşmasıyla polis müdahalesini arttırmış yine bizim büyük medya kuruluşlarının bir ayıbı olarak Taksim olaylarını kendi televizyon kanallarımızdan Norveç Kanalından izlemek zorunda kaldık! Polisin Müdahalesi konusunda Şehrin ve devletin ileri gelenleri şapkalarını önüne alıp bir düşünmeli.. Olaylar sırasında Taksim’e girmek isteyenlere polis engel olmasaydı geri çekilseydi birkaç güne ortalık sakinleşmesi büyük bir olasılıktı. Halkla inatlaşmak ve halka, polisi karşı karşıya getirmek kimseye kazanç sağlamaz ki sağlamadı.

Son söz: Taksim olaylarıyla birlikte Sosyal medyanın, Merkez Medya/Ana akım medyadan daha güçlü bir mecra olduğunu gördük. Bununla birlikte oto kontrolün olmayışından provokasyonlara açık olduğunu da gördük. Toplumsal olaylarda birlik olarak toplumu, kamuoyunu ilgilendiren konularda; yapılacak olan projelerde halkı yeterli bilgilendirmemin sonucu gördük.  Yapılan sansürlerin günümüz iletişim çağında bir işe yaramadığını da gördük. Olayların Ankara başta olmak üzere diğer illere sıçraması ayrı bir tartışma konusu…

S&S (Her Zaman Önde)

SAMET SERBEST

Görüşleriniz için:https://twitter.com/SAMETSERBEST

 
Toplam blog
: 112
: 2756
Kayıt tarihi
: 15.09.09
 
 

Ülke meselelerine kafa yoran ulusal çıkarları korumaya çalışan düşünen bir genç. İlkelerim; Üstün..