Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '09

 
Kategori
İnançlar
 

İbadetin Türkçe'si

Dün akşam tüm müslüman dünyası Kadir Gecesi’ni çeşitli etkinliklerle ifa etti. Kutlu bir gece ve şanına yakışır biçimde de kutlanması gereken bir gece.

Kendini müslüman olarak kabul eden ve gereklerinin bir çoğunu yerine getirmemesine rağmen öldükten sonra ne kadar yanarsa yansın, mutlaka cennete gideceğine inanların bu inanışlarında ne kadar haklı olduklarını bilemiyorum. Aynı bilinmezliği şekilsel olarak tüm gereklilikleri yerine getirdikleri ama inanç olarak mensubu oldukları din ile uzaktan yakından ilgisi dahi olmayan insanların cehennem ateşinden uzak kalacaklarına inanmaları konusunda da yaşıyorum.

Ben bir din alimi filan değilim, öyle çokca dini eserler de okumuş bir insan değilim. Hele hele şekilsel gerekliliklerini tamamen yerine getiren bir insan hiç değilim. Ama müslümanım elhamdülillah.

Benim akıbetim ne olacak bilmiyorum. Cayır cayır yanacakmıyım, irem bahçesinde kevserden mi içeceğim, hiçbir fikrim yok.

Ancak şu kendi aklımın yettiğince bir şeyi bildiğimi sanıyorum, bir çok işinin aksini söylemesine ve inanmasına rağmen.

Dinimizin temeli ve tek bilgi kaynağı olan Kur’an- Kerim’in, peygamberimize Cebrail aracılığı ile iletilmeye başlandığı günü yaşadık. Ve ilk inen cümleler “Oku, Yaradan Rabbin adı ile oku”.

Dün akşam, bir çok kişi okudu veya okunanı dinledi. Ve bir çok kişi ne okunanı anladı ne de okuduğunu. Sadece kelimeleri telaffuz etmeye çalıştık veya belirli bir makam ile kulağımıza ve ruhumuza hoş gelecek şekilde okunanı huşu içinde dinledik.

Peki ne anladık okuduğumuzdan ve okunandan?

Şu bir gerçektir ki eğer bir bilgi birikiminiz yok ise Türkçe olarak okuduğunuz ya da dinlediğiniz zaman da anlamını kavrayamazsınız. Ama ne yazmadığını veya ne anlatmadığını anlama ihtimaliniz olacaktır. Tereddütte kaldığınızı sormak, onunla ilgili farklı kitapları okuyarak öğrenme şansına sahipsiz bu aşamada.

Ben Almanca veya Fransızca bilmiyorum, İngilizce yi ise belki azcıkın derdimi anlatacak kadar. Almanca bir metni okumam için bana verdiklerinde başını gözünü yara yara okumaya çalışırım dinleyenler de gülerler. Eğer birisi bana fonetik konusunda yardımcı olur ise büyük ihtimalle daha da düzgün tellaffuz şansım olur. O zaman gülmezler bana belki diksiyonumdan dolayı ama ya söylediklerim için?

Oku ama anlamadan değil.

Ne anlamı var ki o zaman okumanın? Arapça mı öğreneceğiz, neden? Yok mu Türkçe karşılığı her Arapça sözcüğün? Kelimelerin çevrilebileceği konusunda bir tereddüt yok anlamına gelince zaten sıradan bir romanı dahi analiz edebilmek için bir sürü yazar bir sürü şey yazmıyor mu?

Boşuna mı var Fıkıh ve Kelam bilginleri?

Üniversitede iki dersimiz vardı, birincisi Metin Tahlili, diğeri ise Metin Şerhi. Bu dersler yukarıda belirttiğim bilim dallarının edebi eserler için olanı. Hangi dilde yazıldıkları önemli değil incelenecek olan eserlerin.

Emperyalizim, önce kültür dejanarasyonu ile başlar, ekonomik katılımla devam eder ve yaşam biçimi ile sonuçlanır. Buradaki asıl amaç savaşmadan, kontrol altına almaktır. Eski dönemde savaşarak hegemonyası altına alan İngilizler daha bir pratik çözüm ile önce dillerini sokuyorlar ülkeye, sonra diğerleri sırasıyla geliyor. Siz okullarınızda tüm dersleri kendi diliniz yerine diğer diller ile yapmaya başladığınızda artık o dilin kültürüne adım atmış oluyorsunuz ve devamında da ……….

Bir dili öğrenmek farklı bir şey o dil ile yaşamak başka bir şey. İsteyen Arapça öğrensin, ona bir katma değer kazandırır ama hiç kimse Arapça öğrenmek zorunda değil. Hehe hele bu işin sonunda Arap gibi yaşamak zorunda değil.

Günümüzde hala ibadetin bir çoğunun Arapça ifa edilmesi gibi bir zorunluluk dayatılmaya devam ediliyor. Anlamını bilmeden yapılan bu ibadetin kime ne hayrı var ise…

Eğer çocukluğumuzda bize Maun suresini Türçe öğretselerdi ve biz eğer papağn gibi hocanın tekrarları ile bilmediğimiz bir dilde bunu ezberlemek zorunda kalmasayıdık öğrenmeyecekmiydik ve anlamayacakmıydık, kul hakkının ve iki yüzlülükle yapılan ibadetin Allah’a eş koşmak ile aynı olduğunuz. İmanı sağlam olan bir insanın iki yüzlü şekilsel ibadet yerine onu yaşam biçmine dönüştürmesi sağlanmış olmazmıydı? Ve bu gün haram ile karınlarını doyurduktan sonra, yani devletin, yetimin hakkını yedikten sonra namaza duran insalar ne kadar olabilirdi?

Ama izin vermiyorlar bize anlayalım dinimizi. İstemiyorlar, çünkü o zaman bizi aldatamazlar.

Biz hala anlamını bilmeden defalarca hatim eden çocuklarımızla gurur duyalım. Gurur duyalım onlarla ve o çok sediklerimizi hiçbirşey anlamadan gelecekte onları sömürecek olanlara kendi ellerimizle teslim ettiğimiz için kendimizle.

Kendinizle gurur duyun Müslüman Türk’ler. Geleceğinizi çökerttiğiniz için gurur duyun kendinizle ve her yer de her zaman övünün kendinizle iyi bir müslüman olduğunuz için.

Siz imanı değil, inancı değil ibadetini yerin getirmekle ( ? )övünen insanlarsınız.

Ben sizin gibi olmadığım için yanacaksam eğer cayır cayır, belki siz cennetten el uzatırsınız sevabına.

 
Toplam blog
: 71
: 606
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

1967 Yakacık doğumluyum. H.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde 2 yıl öğrenimden sonra İ.Ü. Arkeoloji ve San..