Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '10

 
Kategori
Dünya
 

İç dünyamda Tanrıyla monologlar...

İç dünyamda Tanrıyla monologlar...
 

Uyarıyorum bu yazı tehlikelidir ve Rtük tarafından +18 almalıdır.

Sıralı itirafnamelerimizi söylemeyeceğiz bu yüzden gerilmenize gerek yok, derin bir nefes alın ve sadece gözlerinizle dikkatli bir şekilde okumanız yeterince yeterli olacaktır.

Tanrıyla söyleşiler yapar mısınız? Sorgular mısınız? Dünyayı ve evreni dahası samanyolunu oluştururken hadi onu da geçtim bizleri yaratırken yaratma nedenini merak eder misiniz? İnsana ve hayvanlara özgü yeme, içme, korunma, barınma ihtiyaçlarının gerekliliği gibi konulara akıl yorar mısınız? Hiç düşünmediniz mi gerçekten bir an için de olsa güdülerimizin bize yaptırabildiği, yaşattığı duygu ve düşünceleri?

İnsanoğlu olarak hayvanlara özgü bir çok güdüyü taşıyoruz. Hatta benzer davranışları sergiliyoruz bile denebilir. Gerek üreme gerekse çiftleşme adına seks dediğimiz güdüden bahsediyorum.

Sizce Tanrı bu birleşimin olmasını neden istemiş ya da şöyle desek bu güdüyü biz insanoğluna neden vermiş olabilir. Kullarım çoğalsın diye mi sizce? Ama yoktan var etme gücüne sahip tek kendisi olduğu için bunu niye biz kullarına bırakmış olsun ki? Adem ve Havva’dan yüzbinlercesini yaratabilirdi pekala?

“Tanrı homofobik olmalı!”

Bu benim sözüm değil elbette. Ama bir yazıda okuyunca “Neden olmasın ki?” Sonuçta erkekler birbirleriyle ilişkiye girerek, kendi spermlerini cenine dönüştürebilselerdi. Tanrı tarafından böyle bir özellik bahşedilseydi. Kadına ihtiyaç kalmazdı ki sözünü duyar gibiyim.

O zaman kadında erkeğe ihtiyaç duymamalı, özellikle kız çocuklarının bir meslek edinmesi dahası ilerde ekonomik özgürlüğünü kazanması bana göre şart.

Evet bence de erkeğe bu özellik Tanrı tarafından verilmiş olsaydı kadına ihtiyaç kalmazdı. Zaten günümüz teknolojisiyle her şey hemen hemen mümkün aslında. Hemen hemen diyorum. Her şeyin mümkün olabilmesi biz insanoğlunu aşar.

Ama günümüzde şöyle bir gerçekte var. Eşcinsellik kavramı oldukça yaygın. Eskiden bunu rahat yaşayamayan hatta bu yüzden yakılarak öldürülen batı tarihinde not olarak düşülmüş kitaplar mevcut. Şimdi ki ahval o kadar da katı olmasa bile gözlemlenebilecek düzeyde bir hoşnutsuzluk göze çarpmakta. Ama her türlü fikir ve yaşam tarzına saygı gösterilmeli bana göre, bir başka insanın yaşam alanını işgal etmiyorsa ona zarar maddi ve yaşamsal kısıtlamalar vermiyorsa, bireylerinde bunu yaşamaya hakları vardır. Tasvip edilmese bile ki neyi niçin kime göre tasvip ediyoruz veya etmiyoruz bu sorgulamayı da dürüstçe cevaplayabilmeli ki saygı duymalı. Birbirimizi sevme zorunluluğumuz olmasa bile tüm insanların dünya insanlığı adına saygı duyması gerektiğini düşünürüm. Demokrasi adı altında yapılan her türlü eylem sizin çıkarlarınıza hizmet etmese bile yapılan her türlü eyleme saygı duyulmalıdır. Demokrasi adına yapılan her eylemin altını çizmek istiyorum.

Yani Tanrı eşcinsellik kavramına göre homofobik olamaz. Tekrar eski kaynakları aklıma getirirsem eskiden kadın ve erkeğin birleşmesi kutsal bir ibadet sayılırdır. Kutsal kase diye bilinen İsanın son akşam yemeği adlı Leonardo da Vinci’nin resmine kadar bu görüş bir çok bilim insanı tarafından kabul görür.

Kadının kutsallığı kabul görürken bir yandan da madalyonun diğer yüzüne bakmalıdır. En çok kadınlar alınıp satılmıştır, esir olmuşlardır, hak ve özgürlüklerinden mahsur bırakılmanın yanında, cinsel şiddet ve taciz, tecavüz, üzerlerinde şiddet kullanılan yine onlar olmuşlardır. Bir zevk aracı olarak kullanılmışlardır çoğu zaman. Hala günümüzde bile kendi menfaat ve çıkarları için onları bu şekilde kullanan, kullandırılmaya iten, namusu diyerek iffetini belden aşağı vuran bireyler vardır. Afganistan’daki kadınların bir adları olmadığını biliyor muydunuz?

Kadınlar ki savaşlara neden olmuşlardır bazen. Bazen en güzel hikayelerin başrollerinde yer almışlardır. Bazense en güzel şarkılara, şiirlere…

Günümüzde hala kadının bir adı yoksa, hala töre zihniyeti bir yerlerde hüküm sürüyorsa, hala bir yerlerde kadına mal ve eşya gözüyle bakılıyorsa Tanrı bence erkek olmalı. Üstüne üstlükte egoist.

Kadının adı olmalı.

Blognot: Biliyorum yine oradan oraya atladığım bir yazı oldu. Eski bir feminist olarak erkek egemenliğine karşıyım. Bu anlattığım egemenliğe karşıyım.

Herkese saygılar…

 
Toplam blog
: 128
: 1145
Kayıt tarihi
: 23.11.07
 
 

Herkes gibi yazar, çizerim. Dünyamı boyarım hepsi bu!..