Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '15

 
Kategori
İnançlar
 

İçimdeki ses "yaz" dedi

İçimdeki ses "yaz" dedi
 

 
Daha evvel başka bir yazıda da değinmiştim, Yaradan'la kurulan bağın verdiği manevi haz başka bir şeyde yok diye. 
 
İnanç nedir! Nasıl oluşur? Nereden geldik, burada ne yapıyoruz ve nereye gidiyoruz? diye sorular herkesin cevap aradığı, anlamaya çalıştığı konular...
 
40' lı yaşlar, olgunlaşma ile birlikte bu konuda var olan bilgi ve düşüncelerinizi daha derinleştirmeye itiyor, bir kapıdan içeri giriyorsunuz ve artık bundan sonrasında öğrenmenin sonu olmadığını görüyorsunuz. 
 
Sanıyorum yani aslında daha çok diliyorum ki; baş gözüyle değil, kalp gözümle görmeyi öğrenmek konusunda biraz yol aldım.
 
Madde dünyasının arkasında çok derin ve çok daha gerçek bir mânâ dünyası olduğunu daha net hissedebiliyorum. 
 
Bu dünyada bize tattırılan, gördüğümüz, tanık olduğumuz herşey; özellikle de sevgi, aşk, bağlılık, şefkat gibi bütün güzel duygular, bu mânâ dünyasını algılayabilmemiz için bize açılan, yol gösteren bir kapı sadece.
 
" Kaldır perdeyi aradan, görünsün Yaradan " sözü bu açıdan ne kadar doğru. Herşey, özellikle de bize gerçek sevgiyi öğreten herşey, aslında Allah' ın bir sureti, bir tecellisi.
Görünür olanı görmek marifet değil, esas marifet arkasındaki görünmeyeni kalbinle görmek...
 
Acılar, mutluluklar, yaşadığımız her olay, hep arkasında bir başka anlam barındırıyor. Gerçek ve esas sevgiliyi görmemizi, O'nunla bağlantıda olmamıza imkân veriyor.
 
Dünyada ne kadar insan ve hatta yaratılmış varsa bunların hepsinin, hepimizin de Allah ile kurduğu, kendine özgü, yalnız kendine özel bir bağ olduğunu düşünüyorum. Bu görünürde olan ibadetlerden, ritüellerden de daha derin, daha öz bir bağ...
 
Allah, aslında herkesi kendisiyle bağlantı kuracak bir şeyi vesile ediyor ki, kul Rabbini bilsin ve O' na uysun, bağlansın diye. 
Hastalıkla, yoksullukla, ayrılıkla, bollukla bir takım deneyimlerden geçiyor insanlar, yaşamlarının farklı dönemlerinde. 
Sınanıyoruz. Kimileri yöneliyor ve bu sonsuz iradeyi tanıyor, kimileri de uzaklaşıp, isyan ediyor ta ki; Allah, onların kendini bilmesine imkan verene kadar. 
Hepimizin yolu, adımı, süresi farklı...
 
Bu yüzden baş gözüyle gördüklerinden ötürü birilerini yargılamak, inançlı ya da inançsız diye insanlara bir etiket yapıştırmak inananlara düşmez. Bu çok büyük bir günah aslında.
Son aldığımız nefese kadar tövbe kapısının açık olduğunu söyleyen ve çok merhametli ve çok bağışlayıcı olduğunu bize bildiren Allah varken, biz kim oluyoruz da hüküm biidiriyoruz? " Kalpleri yalnız Allah bilir" Bunu çok sık hatırlamalıyız bence.
 
Bütün ritüeller sadece görüntüde kalır ve kalple desteklenmezse bunun bir anlamı ve kula yararının olmadığını kutsal kitabımız söylüyor. 
 
Bütün ibadetler aslında kulun kendini bilmesi, Rabbini bilmesi ve kendini terbiye etmesi, arınması içindir.
 
Abdest alırken sadece vücudumuz değil, ruhumuz da yıkanır. Eğer tam bir konsantrasyonla yapıyorsak, ağzımızı suyla yıkarken, dilimizi terbiye etmemizi, yalan söylemememiz gerektiğini, kulaklarımızı yıkarken, onları güzel ve temiz konuşmalara açmamız, dedikodudan uzak olmamız gerektiğini fark ederiz.
 
Yüzümüzü ve başımızı suyla ıslatırken, aklımızı kötü ve yararsız düşüncelerden temizlememiz gerektiğini hatırlar, Allah'ın nuruyla aydınlanmayı, gaflet uykusundan ve tembellikten arınmayı dileriz.
 
Namaz ve özellikle secde de kulun kendisini her daim Allah'ın huzurunda olduğunu hissetmesini sağlar. O'nun tarafından gözlendiğini, yalnız olmadığını, Allah'ın her zaman kulunu dinlediğini ve onun yanında olduğunu hatırlatır.
 
Secde edebilen kul, eğer sağlıklı, güçlü ve zengin biriyse kibire kapılmaz. Kendisinden ve herşeyden büyük bir Allah olduğunun ve sahip olduğu herşeyin O'nun lütfu olduğunun farkındadır.
 
Eğer, hasta, zayıf, güçsüz bir kulsa, kimseye kulluk etmeden ve kimseden korkmadan, O' nu koruyan ve gözeten bir Allah'ın olduğunu hisseder ve manen güçlenir, O' na dayanır.
Namaz sırasında yapılan hareketler, bedenin de sağlıklı olmasına hizmet eden, küçük çaplı kültür-fizik hareketleridir aynı zamanda. 
 
Bütün bu özellikleri ve daha pekçok faydaları bulunan namaz için bakın Mevlana ne demiş: " Sen Rabbine eğildikçe, O seni doğrultur" Mânâyı bu kadar güzel anlatan bir ifade olabilir mi? 
 
Oruç, zekat farklı mı? Hepsi insanın nefsini bilmesi, terbiye etmesi, insanı sevmesi, paylaşmayı bilmesi, merhametli ve olgun olması için. " Nefsini bilen, Rabbini bilir" 
 
Din, inançlar konusunda alim falan değilİm, okuyan, öğrenmeye ve uygulamaya çalışan, gayreti bu olan birisiyim sadece.
MB da bu konulara çok bilimsel ve felsefik açıdan bakabilen, gerçekten çok engin bilgisi olan değerli yazarlar var. İyi ki de varlar, ben de onlar sayesinde daha çok şey öğreniyor ve başkalarına da faydası olsun diye öneriyorum bloglarını. Yazamadığım konuda daha derin bilgisi olan ya da güzel yazan birisi varsa en azından okunmasına vesile olmak istiyorum.
 
Hepimiz bu dünyadan geçiyoruz. Yaşadıklarımızın hepsi bir rüya ve biz aslında öldüğümüzde uyanacağız.
Bugün Cuma ve ben bugün kendimi çok huzurlu ve dingin hissettim. Bu yazıyı niye yazdım? İçimdeki ses " yaz" dedi. 
Benimle birlikte bu rüyada olan, yakınlarım, tanıdıklarım, tanımadıklarım her kim bu yazıya denk gelirse hissettiklerim onun da üzerinde olsun, kalbine değsin diye.
 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..