Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '10

 
Kategori
Öykü
 

İçinde seks ve siyaset olan bir cinayet öyküsü

İçinde seks ve siyaset olan bir cinayet öyküsü
 

www.kanal04.com.tr/.../2009/12/cinayet.jpg


Kadın yatakta adamın arkasından iyice sarılmıştı. Adam, karısının ona uyurken arkasından
sarılmasını çok anlamsız bulmuştu. 20 yıllık evliliklerinin belki ilk yıllarında böyle durumlar yaşamışlardı, ama uzun zamandır uyurken, biri yatağın bir ucunda, diğeri de öteki ucunda uyurdu.

- Uykum var, beni rahat bırak..

- Gece öyle söylemiyordun ama...

Adama bu ses yabancı gelmiyordu ama kesinlikle duyduğu ses karısının sesi değildi. Birden geriye döndü, yanında genç bir kadın yatıyor ve şaşkın gözlerle adama bakıyordu. Bu kadın kesinlikle kendi karısı değildi.

Birden ayağa fırladı ancak başı kurşun gibi ağırdı. Kalkmasıyla oturması bir oldu. Demek ki dün geceyi bu kadınla birlikte geçirmişti. Aslında şu anda Ankara'da olması gerekiyordu. Gözü saatine ilişti. Saat sabahın 7 sini gösteriyordu.

Dün neler olduğu hakkında kafasını toparlamaya çalıştı. Öğleye doğru İstanbul'dan Ankara'ya doğru arabasıyla yola çıkmıştı. Bolu tüneli yolunu hiçbir zaman tercih etmezdi. Düzce gişelerinden çıkıp, Abant sapağını geçtikten sonra ikinci otobana girmek eski alışkanlıklarından biriydi. Ancak tam gişelerde para öderken yanına bir kadın yaklaşmış, "Affedersiniz beni Bolu Koru otele bırakabilir misiniz?"demişti. Kadının dediği otel, yolunun tam üzerindeydi. Gayet çekici görünen bu kadına karşı kabalık yapamayacağını düşündü. "Tabii, buyrun"diyerek kadını arabasına almıştı.

Kadın 30 lu yaşlarda uzun siyah saçlı ve muntazam vücutluydu. Adamın en çok dikkatini çeken ise kadının mavi parlak gözleriydi. Adam, o mavi gözlerin aslında lens olduğunu o an için düşünmemişti. Turizm sektöründe çalışan kadın adının Rezzan olduğunu söylemişti. Adam da kendini tanıtmış, adının Mehmet Irmak olduğunu söylemişti. İki kardeşiyle birlikte müteahhitlik hizmetleri yapıyor, aynı zamanda siyasetle de aktif olarak ilgileniyordu. Bir partinin İstanbul il yönetim kurulu üyesi olan Mehmet bey, Ankara'ya partisinin olağan kurultayına katılmak için gidiyordu. Bu kurultay partisi için çok önemliydi. Çünkü uzun yıllardır genel başkanlık yapan eski başkan bir seks kaseti yüzünden kurultaya iki hafta kala istifa etmiş, aradan geçen zaman içersinde ise partinin halkça da en sevilen ismi olan Kenan Kılıç başkanlğa adaylığını koymuştu.

"Kurultay saat 10 da başlıyor, Hemen yola çıksam yetişirim" diye düşündü. Duş almak için banyoya gittiğinde, aynada sol kolunun üzerinde bir kırmızılık dikkatini çekti. Daha dikkatli bakınca onun bir diş izi olduğunu farketti. "Allahım ben dün gece neler geçirdim" derken kadınla olan ateşli sevişmelerini hatırladı. "Bu iş bizim partide moda oldu galiba" diye düşünerek, duşa girdi.

Artık zamana karşı yarışıyordu. Hemen toparlanıp, çıkması gerekiyordu. Giyinip, eşyalarını son kez kontrol etti. Cep telefonunu eline aldığında çalışmadığını gördü. Şarjı bitmiş olmalıydı ama şu anda onu şarj ettirecek zamanı yoktu. Bavulunun sağ üst köşesini kontrol etti. Ruhsatlı tabancası yerinde duruyordu. Geceyi yeni tanıdığı bir kadınla birlikte geçirmişti. En azından silahı ve cep telefonu yerindeydi. Kredi kartları ve cebindeki nakit parayı da kontrol etti. Onlarda da bir problem yoktu. Kadına "Benim acil çıkmam gerek, ben hesabı öderim. Sen daha sonra çıkabilirsin" dedi. Kadın buna gerek yok. Buraya ücret ödemiyorum. Turizm sektöründe çalışmanın böyle bir avantajı var. Kadın, odanın bir gün önceden kendi adına rezerve edildiği de sözlerine ekledi. "Peki öyleyse" diyen adama kadın " Beni öpmeyecek misin?" deyince adam, kadının yanağına hafif bir öpücük kondurdu. Birbirlerinin cep telefon numaralarını aldılar. Belki bir daha görüşür veya hiç görüşmezlerdi. Bu işler hiç belli olmazdı. Mehmet Irmak rezervasyona uğramadan arabasına atlayıp, ikinci Ankara otobanına doğru yola çıktı.

Mehmet bey, elli yaşlarında, saçlarının ön tarafı seyrek, uzun boylu karizmatik bir kişiydi. Gençliğinden beri spor yaptığı vücut hatlarından belli oluyordu. Giyimine her zaman dikkat ederdi. Bunda da eski bir modacı olan eşinin büyük katkısı vardı. Baba mesleği olan müteahhitlik mesleğini kardeşleriyle birlikte başarıyla yürütüyorlar, devlet ihalelerine de giriyorlardı. Ancak son zamanlarda ihalelelerin çoğu iktidar partisinin yandaşlarına gittiğinden son 4-5 yıldar özel işler yapıyorlardı. Yeni genel başkan adayıyla başlangıçta yıldızı hiç barışmamıştı. Bir önceki seçimlerde milletvekili aday adayı olmasına rağmen, milletvekili adaylığının Kenan Kılıç tarafından engellendiği kendisine sızdırılmıştı. Bu yüzden aralarında bir tartışma yaşanmış, ancak daha sonra samimiyetlerini ilerletmişlerdi. Birbirlerinde cep telefon numaları vardı. En ufak bir sorununda kendisini rahatlıkla arayabiliyordu. Hatta iktidar partisinin milletvekillerinin yolsuzluklarıyla ilgili bilgiler edindiğinde Mehmet Irmak hemen, Kenan Kılıç'ı arayıp, yapılacak işler konusunda bilgi alışverişinde bulunuyorlardı. Ama yine de kendisi onunla olan samimiyetini diğer arkadaşlarına hissettirmiyordu. Arkadaşları hala ikisinin aralarının açık olduğunu sanıyorlardı.

Otobana girmeden evvel yakıt ışığının yandığını gördü. İstanbul'dan yola çıkarken depoyu doldurmasına rağmen, benzininin neden yarı yolda bittiğini düşünecek halde bile değildi. Otobana girmeden önce son benzin istasyonuna girerek, depoyu tekrar doldurdu.

Yolda giderken aklında bin tane düşünce vardı. Eski genel başkan istifa etmişti ancak bazı kişiler onu aklamaya çalışıyorlar, istifa nedeni olan kasetin sahte olduğunu ispat etmeye çalışırken, diğer taraftan da kendisini tekrar başkan adayı olarak göstermeye çalışıyorlardı. Ancak yola çıktığı ana kadar kurultayda genel başkan adayı olarak tek kişi vardı. O da Kenan Kılıç'tı. Ancak bu zaman içersinde belki de eski başkan, tekrar aday olarak gösterilebilirdi. Son anda her şeyin olması olasılık dahilindeydi.

Saat 9.30 da parti kurultayının yapılacağı binaya gelmişti. Kurultay saat 10 da başlayacaktı. Ancak binanın önünde bir hareketlilik göze çarpıyordu. Sağa sola koşturanlar, gözyaşı dökenler, bağırıp çağıranlar, polisler...Ortalık tam bir karmaşayı andırıyordu.

Hemen arabasını park edip, göğsünde parti rozeti olan ilk kişiye sordu. Ne oluyor burada? Başımız sağolsun, genel başkan adayımızı dün gece vurmuşlar. "Nasıl ne diyorsun?" Kenan Kılıç beyi mi vurmuşlar? "Evet maalesef" "Peki nasıl olmuş?" "Şu anda benim de fazla bir bilgim yok." "Peki teşekkür ederim."

Mehmet Irmak daha sonra İstanbul İl başkanını o kalabalık arasında gördü. Ondan aldığı bilgi ise genel başkan adayınının kendisine gelen bir telefon üzerine Bahçelievler semtine gittiği ve orada silahla vurulduğu yönündedir. Bu olay üzerine kurultay iptal olmuştu..

Bu kargaşa içinde saatler geçmektedir, şu anda saat 15 i bulmuştur. Polis parti yetkilillerinden devamlı bilgi alarak, ip ucu aramaktadır. Şu anda Mehmet Irmak için yapılacak fazla bir şey yoktur. Bazı İstanbul delegeleriyle birlikte rezervasyon yapılan otele doğru yola çıkarlar. Kurultay için geldikleri Ankara'da genel başkan adayının cenazesine katılacak olmaları ise hepsi için acı bir sürpriz olmuştur.

Odalarına çıkmadan önce, kendi aralarında bu işi kimin veya kimlerin yaptırıldığı konuşulmaktadır. İktidar partisinin eski genel başkandan hiç bir şikayeti yoktur. Yeni genel başkan adayının partinin oylarını yükselteceği kamuoyu tarafından sık sık gündeme getirilmektedir. Acaba bu işte dış güçlerin bir parmağı olabilir mi? Partide güçlü bir adayın genel başkanlığa gelmesi hangi çevreleri rahatsız edebilirdi? Gece geç vakitlere kadar bu sorunun cevabını ararlar fakat bir sonuca ulaşamazlar.

Yorucu bir gün geçirmişlerdi. Saat 24.00 civarında delegeler odalarına çekildiler. Mehmet Irmak yatağa yatıp, bu günkü olayları düşünmeye başladı. Dün İstanbuldan yola çıkması, o kadınla tanışıp, geceyi onunla birlikte geçirmesi, sonra kurultaya yetişmek için hızlı bir şekilde otomobil sürüşü, ve kurultayda karşılaştığı bu olay. Bu düşünceler içersinde tam uykuya dalmaya hazırlanırken, kapı bir kaç kere vuruldu.

- Kim o?

- Mehmet bey?

- Evet benim.

- Açın lütfen..Polis...

Mehmet bey telaşla kapıya doğru gidip, aceleyle kapıyı açtı.

- Mehmet bey, Ben Ankara Emniyet Müdürlüğünden Emniyet Amiri Kazım. Sizi Kenan Kılıç'ı öldürmekten dolayı tutukluyoruz.

Devamı için "Bu yazarın sonraki bloguna" butonuna tıklayınız.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..