Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İdareciliğin bazı özellikleri

Geçenlerde arkadaşlardan birsiyle dertleşirken yöneticilik imtihan sonuçlarıyla alakalı konuştuk. Kendisi yönetim kadrosunda bulunuyor. Günlük meşguliyetlerin yanında bir iki önemli konuya temas ettik.

Okullardaki yöneticilik kadrosunda bulunanların idarecilik vasfı üzerinde durduk. Bazen toplum içinde meslektaşlarımızla da bu konu üzerinde kafa yoruyoruz. İdareciliğin çok farklı olduğu konusunda meslektaşlarımızla da, yakın çevremdekilerle de hemfikiriz.

Öncelikle idarecin disiplin anlayışının olması gerekiyor. Disiplini önemsemeyen müdür veya idarecilerin bulundukları kurumlardan başarı beklemek hayal olur deniyor.

Öğrencilerin okulda bulunma sebeplerini hatırlatmalı idareci bunun içinde okuyanlarla okumayanların farklı olduklarını örneklerle açıklamalıdır. Okullarının adı için çalışmaları gerektiğini beyinlerine yer edecek şekilde kavratmalı idareciler.

Öğrencilerin toplumda da okul içinde de okullarının en önemli birer temsilcileri olduklarını unutmamaları gerektiğini ideal haline gelmesini sağlar idareciler.

Özellikle idareciliğe talip olan insanların çalışkan olmaları gerekiyor, disiplini bırakmadan motive etme yöntemlerini bilmeleri çok önem arz eder.

İdareciler çalışanların emek ve gayretlerini görmemezlik yapmamalıdır. Gece gündüz kurumu için çalışan kişiler, idareye yeni gelenlerden sonra aynı performansı göstermiyorlarsa idareciler kendini değerlendirmelidirler.

İdarecinin kuruma hâkim olması çok önemlidir. Halkla ilişkileri en üst seviye de olmalıdır. İdarecinin en önemli meziyeti iletişimi güçlü ve ikna kabiliyeti üst seviyede olmalıdır. Önemli konulardan biri de kanunları adil olarak çalışanlarına uygulamalı.

Rotasyon öncesiyle, rotasyon sonrası arasında başarı artmışsa idareci çalışıyor, başarılıdır, faydalıdır, katkısı olmuş demektir.

İdarecinin değişmesiyle kimse istemez bunu başarıda gözle görülür şekilde, düşüş varsa, dağınıklık varsa, oranın yeni idaresinin işin altından kalkamadığı anlaşılır.

Başarının öncesiyle sonrası arasında ki başarı oranında ciddi anlamda eksilme varsa tedbir alınmalıdır. Tedbir alınmazsa olan öğrencilere olur.

İdareciler tarafından öğretmenlerin çalışma şevki kırılmamalıdır. Günümüzde konuşulmayan gerçeklerimizden biridir bu konu.

Fikri yapısı ne olursa olsun makam koltuğunda çoğu müdürler eski ideal ve düşüncelerinin aksine davranıyorlar. Mevzuu üzerinde birçok meslektaşlarımız hemfikirler.

Bizim arkadaş falan okula yönetici olarak atanmış. Çok iyi olmuş diye sevinir arkadaşları, fakat üç beş gün geçince de keşkeler başlar yağmurlar gibi.

Beğenmediğimiz arkadaş bundan bin kat daha iyiydi diye de hayıflanırlar. Bin pişman olurlar. Hatta eski idareciyi mumla ararlar.

Çok istedikleri bir şekilde müdürlerini göreve getirmenin hazzını yaşarlar. İstediğimiz oldu müdür bize yakın bile derler. Müdürlerinin göreve getirildiği ilk günler sevinçten coşarlar, şükrederler belki bunu gördük ya rabbi diye.

Müdürleri idareci olamaz fakat işin en acı yanı da burasıdır.

Fakat atandığının ilk günlerinde sevinç çığlıkları atanlar, odasında çaylar içilirken idarecilerini överlerken kendilerinden geçerler.

Göreve başladıktan sonra ki taşlar yerine oturmaya başlayınca biz çok güvenmiştik derler. Yerini ısıttıktan sonra müdür gerçek yönünü ortaya koyunca biz ne yaptık derler ama iş işten çoktan geçmiştir.

Fakat idareciliği bilenler bunu söyletmez ve herkesin performansını arttırır. İşleri tevdi ederken bana yakın, bize uzak felsefesiyle bakarsak olacağı budur.

İşin ehli olsun kim olursa olsun, çalışkan olsun, disiplinli olsun, hizmet için makama gelsin diye çalışmalıyız. İdareci olmak niyetinde olmalı görev alanlar.

Akrabalık ayrı, dostluk ayrı, işi ehline vermek daha da ayrıdır. İdareciliğin yetenek işi olduğunu herkes yazıyor, söylüyor.

Kuralların uygulanması esnasında yönetmelikler çerçevesinde yapıldıktan sonra başarıda gelir, hakkaniyet de olur, çalışanlar arasında birlik beraberlikte olur. İdarenin isteklerine yerine göre fedakârlık yapılarak katkı da sağlanır.

Ama ben okulu yönetmekle yetkiliyim, koltuğa otururum, çayımı içerim, bilgisayarımı açarım, görev taksimini yaparım, evraklara da imza atarım derseniz gerçekten müdürsünüzdür.

Korkmayın rahatınız bozulmaz çünkü idealiniz müdürlüktü şükür ki hedefinize ulaştınız. Ama idareciyim diyorsanız bunları yapmazsınız.

Okulun başarısına, başarı katmak için gecenizi gündüzünüze katarsınız. Vaktiniz disiplinlidir, yönetiminizdeki insanların bilgisinden ve yeteneklerinden kurum adına nasıl faydalanırım diye kafa yorarsınız.

İdarecilik ufkun açıklığıdır.

 


 

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..