Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

İğne ile kuyu kazılırken

İğne ile kuyu kazılırken
 

Kocaman bir ülke, duygusal rengârenk yalnız insanları olan. Bu ülke kötü bir dev’in sofrasında. Nerdeyse yüzyıldır, tepeden istenildiği şekle sokulmaya çalışılıyor ne pahasına olursa olsun.
Eğitim kurumları, asker ocakları, mahkemeler hastaneler, hapishaneler yetmiyor, yargısız infazlar darbelerle toplu kıyımdan geçiriliyor; bu beceriksiz dev’in güvenliği için.
Renkleri birbirine düşman kılınıyor, tek renge tabi kılınıyor zorla, yüz binlerce insan yalnız ve mutsuz.

Vesayetçi otoriter düzen biraz daha insani olsun diye cesaretle iğneyle kuyu kazılıyor, bakmayın kepçelerle yayınlanan fotoğraflara çizilen karikatürlere. Bu devin güvenliği için başka yollarda var diyen bir avuç insan. Bunların arkasında AB, ABD varmış şu varmış bu varmış.. Şu günlere kadar ve hala güvenlik için, o kötü devin varlığını yaşatmak için yapılanların arkasında kim vardı, ne vardı.

Kötüye karşı iğneyle kuyu kazanın ne kadar çok seyircisi var; karşısına geçmiş dalga geçeni, alaya alanı, köşeye sıkıştırmaya çalışanı, kötünün ne kadar çok dalkavuğu var.

Bu ülkenin duygusal, yalnız, yoksul, yoksun insanları neyi seyrettiğinizin farkında mısınız? Geleceğinizin nasıl arsızca iğdiş edildiğini, bunun nasıl haklı ve meşru görüldüğünü ve hala savunulmaya çalışıldığını daha ne kadar seyredeceksiniz?

Evet zoraki iğneyle de olsa kazılanı Sezin Onay şöyle ifade etmiş: “Ergenekon soruşturmasının derinleşmesi ve tetikleyeceği onlarca soruşturma sonucunda, belki bir 10 yıl sonra bugün üzerinde fikir yürütülen derin devletin ve dolayısıyla Ergenekon'un ne olduğunu tam anlamıyla anlayabileceğiz. Şimdiyse, bir kanadını feda etmek zorunda kalan "öz devletin" mevzi kazanıp kendini korumaya alması söz konusu olacaktır. Zaten medya, hukuk, siyasi ve sosyal yapı, yarım yüzyıldır bunun için kurgulanmış. Gelecek yıllar, kırılmaya başlayan kabuk ve kırılmaya dirençli yapısı arasındaki yeni uzlaşma ve çatışmalarla geçeceğe benziyor. Şimdi, Ergenekon'u üreten ve ona göz yuman/kullanan sistemin, hatta belki Ergenekon'un kendisinin, kendini korumak için bazı neferlerini, mühimmat ve uzantılarını feda etmek zorunda kalmasına tanık oluyoruz.” (Sezin Öney - 19.01.2009/Taraf)

Herkesin tercihlerine saygı göstermek gerekir; ancak hakikati sorgulamak insan olmanın gereğidir.

Hayata ilişkin kelimeleriniz, cümleleriniz varsa hayatın seyircisi kalmamak, insanların siyasi, ekonomik, kültürel ağır tahakküm altında tutulduğu mekanlarda, hayata ilişkin adım atmak gerek, taraf olmak gerek. Bu koşullarda yaşamaya razı olmak, hayatın seyircisi kalmak asıl yalnızlığın kaynağıdır.

Hukukun, siyasi ve sosyal yapının, medyanın, fayda için değil insan için kurgulandığı bir toplumsal düzen için bir iğnede siz alın elinize, o deniz yıldızı hikayesini hatırlayın.

Herhangi bir duruma tabi olmak yerine , aklımızı kullanmaya cesaret etmeliyiz, başka türlü hiç bir şey değişmeyecek.

Doğru bildiğimiz ve anlamlı bulduğumuz zihniyetimizden bağımsız olmasa da , doğrular ancak ortaklaşa üretilebildiği zaman kullanılabilir doğrular olur. Kendi geleceğimiz bizim elimizde olmalıdır, bu ahlaki bir meseledir, biz doğmadan alınmış, bizim hayatlarımızı cendereye sokan, bizim fikrimiz alınmadan yapılan haksız uygulamalara karşı cesur olmak bizim henüz doğmamış nesillere karşı sorumluluğumuzdur.
 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..