Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

23 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

İğneyi çalan altını neden çalmasın

İnsanları zayıf düşüren mahcup eden ve suçlu kılan “alışkanlık” tır. Hani atalarımızın söylediği

“Alışmış kudurmuştan beterdir” sözü çok şey anlatsa da siyaset arenasındaki “ alışkanlıklar” kudurmaktan bin beterdir çoğu zaman…

Bu kudurmuşluklar öyle bir hale geldi ki vatandaşın çoğu şu cümleyi kuruyor;

“Ne alışkanlık yapsın ne kudursunlar, adam gibi idare etsinler, zamanı gelince de çekip gitmeyi bilsinler, yeter…”

***

Alışkanlıklar çok büyük güçtür üstelik hiç de şakası yoktur. Yavaş yavaş sinsi sinsi içimize adımını atar, başlangıçta şimdi anlatacağım kısacık öyküde olduğu gibi kuzu gibi sevimli ve alçak gönüllüdür. Ama oraya yerleşik kökleşmeye başladı mı öyle amansız öyle azılı bir ifade takınır ki “kafamızı” bile kaldırmaya izin vermez.

***

Anadolu’nun bağrından gelmiş bir köylü kadın, ahırında ellerine doğan bir dana yavrusunu kucağına alıp sevip okşamaya başlamış. Bunu adet edinmiş, hemen her gün dana yavrusunu kucağına alıp gezdiriyor, yere bırakmaya kıyamıyormuş.

Aralarında öylesine bir bağ oluşmuş ki sevimli mi sevimli şirin mi şirin dana kadın ne zaman yanına yaklaşsa kadının kucağına zıplayıp oturuyormuş.

Ancak dana büyümüş koskocaman bir öküz olmuş ama kadın onu kucağına almaktan bir türlü “öküz” de kucağına zıplamaktan vazgeçmemiş…

***

İnsanoğlunun en büyük kötülükleri küçük yaşlarında ortaya çıkar ve sonrası nasıl eğitildiğimiz bizi emzirip büyütenlerin eline geçer.

Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği kendisine oyuncak edip yara bere içerisinde bırakır, ana baba olarak da bizler ne hikmetse buna bakar eğleniriz. Hatta çocuğumuzun ne kadar cesur ve korkusuz olduğunu söyleriz.

Belki duymuşsunuzdur, bazı köylerde bir baba oğlunun savunmasız ama tarla sınırı kaynaklı husumetleri yüzünden bir köylüyü, köyün meydanında vurmasından mutlu olur, onun ne kadar yiğit ne kadar cesur olduğunu alnını gere gere anlatır.

Oysa bunlar şiddetin zalimliğin zorbalığın hatta dönekliğin tohumlarıdır, fırsat bekleyen zehirli köklerdir.

Çocuklarda zamanla filizlenir, sonra bazı anlamsız alışkanlıkların kucağında alabildiğine büyür ve gelişirler.

***

Asıl sorun bu kötü yönelişleri çocukların yaşının küçüklüğüne ve işin önemsizliğine bakarak hoş görmektir. Elbette bunun bir nedeni vardır; öncelikle çocuklarda doğa egemendir, doğa yeni bir tomurcuk salarken katıksız ve gürbüzdür.

Belki ilk başlarda doğanın verdiği aşırı haraketlilik ve enerji bazı kötülükleri ayırt etmekte zorluk çıkarabilir ancak bunları hoş görmemesi gerekenler anne ve babalarıdır…

***

Çocukların arasında şimdiki siyaset ve iş adamlarının geldiği noktada alışkanlık yaptığına inanılan “hırsızlık” olayları vardır ki anne babaların anlayamadığı ya da anlamazdan geldikleri durum; hırsızlığın büyüklüğü ya da çirkinliği çalınan şeye göre değişmez ki.

Ha altın çalınmış ha toplu iğne, ne fark eder…

Bir kere “hırsızlık” alışkanlık yaparsa o iğne çalanın altın çalmayacağını kim garanti edebilir?

***

Siyaset arenasında Belediyelerde Bankalarda büyük iş yerlerinde, vekillerin bakanların Belediye Başkan ve meclis üyelerinin memurların iş adamlarının küçücük şeylerle başlayan iç etme (çalma ve dolandırma) alışkanlıkları bizzat görülmesine rağmen daha büyüğünü çalacakları aklımıza gelmez.

Dedim ya “iğneyi çaldıktan sonra altını neden çalmasın?”

***

Beş parasız ve çulsuz geldikleri bir makam sonrasında veya sırasında sayısız gayrimenkul sahibi olmak bankalarda yurt dışında bol sıfırlı hesabı olmak, reşit olmayan çoluk çocuğuna şirketler kurmak, gemicik almak, bir gecede trilyonların havaya uçmasını sağlamak, bence alışkanlık yaptıysa vay bu ülkenin başına geleceklere…

Ne siyasetin ne de siyasetçinin tertemiz olduğunu hiç kimselere anlatamazsınız. Maymunların birbirilerinin açıkta kalan kıçlarına bakıp güldükleri gibi milleti kendinize güldürür, çoluk çocuğunuza yapılan küfürlerle boynunuz dönmez hale gelir…

***

Asıl sorun ise gün geçtikçe vatandaş arasında da aynı alışkanlıklar başladı, bu nedenle de dostluklar arkadaşlıklar ve komşuluklar yavanlaştı. Hayırlısı olsun, başka ne diyebilir ki?

Bu da bizim her türlü çaresizlik karşısındaki alışkanlığımız; “hayırlısı olsun…”

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..