İhanet…

İhanet…

Son günlerde Ermenilerden özür dileme kampanyası dolayısıyla ciddi televizyonlarda hemen her gün bu konuda programlar yapılıyor. Belgeler ortaya çıktıkça özür kampanyasının sahiplerinin ihanet içinde oldukları görülüyor. İnsan hemen düşünüyor. En basit bir telefon konuşması bile bazılarının Ergenekoncu suçlamasıyla tutuklandığı bu ülkede, nasıl oluyor da bu sözde aydın takımı elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor. Hem de kendilerinde asla olmadığına inandığım vicdan kelimesinin arkasına sığınarak.

Eğer onlar gerçek vicdanları olsaydı, 1914-1920 arasında Ermenilerin katlettiği yaklaşık 540 000 Türk için sızlardı. 1964 den sonra öldürülen 34 diplomatımız ve onların yetimleri için sızlardı. Onların böyle bir derdi yok tabii ki. Onların anahtarları kurulmuş, Ermeni iddialarını ülkemizde savunmaya, haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Bunun bu birkaç kişinin aklından çıkan bir durum olmadığı, arkasında AB ve ABD nin bulunduğu kesindir. Değilse daha böyle bir bildiri yayınlanmadan yok edilirdi. Bunun demokrasi açık toplum gibi söylemlerle alakası yoktur. Siz hiç İtalyan aydınlarından Libya da içme suyuna zehir karıştırarak insanları öldürdükleri için özür dilediklerini duydunuz mu? Fransızlardan Cezayir de yaptıkları açık katliamlar için özür dilediklerini duydunuz mu? Bu liste daha çok uzatılabilir. Kaldı ki, Osmanlı soykırım yapmamış sadece yıllardır ihanet eden bir kısım Ermeni yi cepheden uzak yine kendi eyaletine sürmüştür. Vatanını milletini seven herkes en önce onun sınırlarını, içerde dirliğini korumakla sorumludur.

Baktığımızda bu kampanyadan vatanını milletini seven Türk’ler kadar içimizde yaşayan Ermeni uyruklu kardeşlerimizde rahatsızdır. Sebeplerine biraz değinelim.

Emperyalizmin Sevr ile Osmanlıyı parçalayıp küçük kukla devletler kurma planları Büyük önder Atatürk’ün ortaya çıkması ile bozulmuştur. Dünya savaşlarının yaralarını saran emperyalizm, eski defteri yeniden açmıştır. Hesaba göre doğuda Ermenilere ve Kürtlere, İstanbul’da ise Rumlara birer kukla devletçik kurdurulacak, böylece hem Ortadoğu ve batı Asya’nın petrolleri ve batıda su yolları tam güvence altına alınacaktır.

Plan, doğruyu söylemek gerekirse mükemmel işlemektedir. Kürt kökenli kardeşlerimizi kışkırtma, PKK ya verilen destek planın bir parçasıdır. İkinci parça ise, bir kısım medya ve aydınları, sanatçıları satın alıp bu olayda olduğu gibi kullanmak. Üçüncü parça ise ekümenlik kabulü, vakıf mallarının iadesi ve ruhban okulları. Eğer önlem alınmazsa yakın bir zamanda İstanbul’da Vatikan örneği özel bir bölge oluşmasına şaşmamak lazımdır.

Peki hükümetimiz ne mi yapıyor? Bilmiyorum. Beklide ben paranoyakım.