Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '10

 
Kategori
Öykü
 

Ihlamur Yaprağı (14)

Ihlamur Yaprağı (14)
 

Neşe'nin Onur diyen yumuşak ve ilaç gibi gelen sesi Onur'u heyecanlandırmaya yetmişti bile... Hemen kafasını çevirip yüzünü görmek istedi. Bir anda Neşe'nin elleri avuçlarının arasındaydı. Basit bir tokalaşmaydı ama neden avuçlarının içi hemen terleyivermişti. "Merhaba" diye cevap verdi ve başladılar konuşmaya;

- Onur başın sağolsun keşke daha önce haberim olsaydı. Ben de yanında olmak isterdim. O gün senden cep telefonu numaranı almadığım için çok pişman oldum. İdareden ev telefonunu almak istedim. Neymiş efendim! Özel bilgiler öğrencilere verilemezmiş! Yani alamadım. Hep seni düşündüm biliyor musun?

- Çok sağol. İnan çok zor günler geçiriyorum. Bazı şeylerin yürümesi için benim adım atmam gerekiyordu. Eğer bunu yapmasaydım düşecektim bunu hissettim. O yüzden de buradayım.. Belki ders çalışmak iyi gelecek bana...

- Sonra alırım demeyeceğim bak hemen istiyorum cep telefonu numaranı.

- Belki inanmayacaksın ama benim cep telefonum yok ama ev numaramı vereyim istersen onu kaydet. -

- Nasıl yani! Sen dışarıdayken ailen sana nasıl ulaşabiliyor? Bizimkiler benden dakika başı haber almasalar herhalde çıldırırlar.. Seninkiler nasıl duruyor, malum ebeveynler hafiye gibi iz sürmeye bayılırlar.

- Yine inanmayacaksın belki ama aile denilen topluluktan bana kalan bir annem vardı o da sizlere ömür.. Anlayacağın beni merak eden hiç olmuyor, benim merak ettiğim de yani rahmetli annem bırak cep telefonunu normal telefonu çeviremezdi.

- Bir söylenti çıktı dershanede, güya sen üniversite sınavına girmeyecekmişsin diye.. Öyle korktum ki.. Seninle uzun uzun bu konuyu konuşmak istedim. Ama tahminlerim boşa çıkmadı. Hep içimden "Onur güçlü bir genç, toparlar kendini" diyordum. Nitekim de bak yanılmamışım... Şu an karşımdasın ve seninle konuşuyoruz.

- Biliyor musun Neşe! Aslında kafam tıklım tıklım dolu, ben sınav için yoğunlaşarak daha da dolduracağım belki duygularım en altta ezilecek, mantığım üstte kalacak ve böylece başaracağım kimbilir....

- Yalnız bir şey söyleyeyim mi seni rahatsız eden ve üzen duygular altta kalsın ve ezilsin. Her hissettiğini oraya koyma olur mu? derken Onur almıştı mesajı.. Çok ama çok mutluydu evet Neşe de ona karşı boş değildi.. O da yarı kapalı ama anlaşılır bir mesaj vermek istedi ve;

- Duygudan duyguya; yoğunluk, renk ve biçim değişikliği var tabii. Özel duygularım her zaman benim ulaşabileceğim yerde.. derken öğretmen girdi derse ve konuşmaları yarım kaldı. Onur bir an kendinden utandı. Bu kadar üzüntünün arasında kalbinin Neşe'yi görünce yine çarpması garip bir şeymiş gibi geldi. Ama mani olamıyordu ki evet çok üzgün ama hem ders çalışacak hem de Neşe'yi düşünecekti... Acaba günah mı işliyorum? diye düşündü. Sonra "Allahım kafam çok karışık bana yardım et"dedi.

İlk ders toparlayamadığı kafasını ilerleyen saatlerde yavaş yavaş düzeltmiş, hatta notlar bile almaya başlamıştı. Dersler bitmiş herkes birbiriyle vedalaşıyordu. Neşe sırasından kalkar kalmaz Onur'un yanına geldi ve;

- Senin şimdi üç günlük bir boşluğun var.. Bugün beraber gidelim ve benim evdeki ders notlarımı sana vereyim. Fotokopilerini çektirir ertesi günü bana getirirsin olur mu?

- Ne kadar iyisin Neşe.. iyi ki varsın. Sonra birlikte otobüs durağına doğru konuşa konuşa yürüdüler ve Neşe'nin durağında inerek eve doğru yolaldılar. Apartmanın önünde Neşe;

- Bekle beni, hemen geliyorum. Onur apartmanın duvarına yavaşça oturmuş , dirseklerini de dizlerinin üzerine koymuş; bir annesini, bir dersleri bir de Neşe'yi düşünüp duruyordu. O sırada sokakta oynayan çocuklara baktı ve "keşke çocuk olsaydım diyeceğim ama çocukluğumu da yaşayamadım ki" diye sitem etti. Apartmana doğru kafasını çevirdiğinde Neşe'nin geliyor olduğunu görünce hemen ayağa kalktı ve Neşe'nin elindeki notları alarak;

- O kadar iyisin ki, nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Ben bunların fotokopileri hemen çektirir, yarın getiririm. Birden apartmanın üst katından annesi "Neşe hadi kızım çabuk" diye seslendi. Neşe ve Onur kafalarını yukarı kaldırdılar. Neşe "Tamam anne hemen geliyorum* derken Onur kötü bir şey yapıyormuş gibi birden kıpkırmızı oldu. Neşe elini Onur'a doğru uzatarak "gitmem gerekiyor haydi görüşürüz" dedi ve birbirlerinden ayrılmak zor gelse de ellerini birbirlerinden çektiler ve "yarın görüşürüz" diyerek vedalaştılar.

Neşe yukarı çıktığında neler olacağının farkında bile değildi...

DEVAM EDECEK

Aysel AKSÜMER

29.05.2010

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..