Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '18

 
Kategori
Dilbilim
 

II. Milletlerarası Alfabe Sempozyumu ve Türkçe Meselesi

II. Milletlerarası Alfabe Sempozyumu ve Türkçe Meselesi
 

Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot


Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü yine alfabe konusunda tarihi bir sempozyuma imza attı. İstanbul’da 20-21 Kasım 2018 tarihlerinde II. Milletlerarası Çağdaş Türk alfabeleri sempozyumunu gerçekleştirdi. İki gün süren sempozyumda sekiz oturumda Türk dünyasının çeşitli ülkelerinden bilim adamları 30’dan fazla bildiri sundu. Ancak, aynı anda iki oturum gerçekleştirildiğinden birbirinden önemli bu bildirilerin hepsini dinleme imkanı olmadı. Keşke sempozyum üç güne uzatılıp tek oturumlu bir sempozyum olsaydı da, ilim adamları birbirini dinleme imkanına sahip olsaydı daha verimli olurdu.
 
Ancak, çok kısıtlı imkanlarla çalıştıklarını söyleyen yetkili arkadaşları kutluyorum, çünkü bu sempozyumu büyük fedakarlıklarla gerçekleştirdiler. Oysa bu sempozyum Türk Dil Kurumu’nun yıllar öncesinden yapması gereken bir bilimsel faaliyetti. Kurum Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin daha görevde yeni olmasına rağmen büyük destekler vermiş bulunuyor.
 
Günümüzde TDK eskisi gibi yalnız değildir. Beş bağımsız Türk Cumhuriyeti daha vardır ve hepsinin tarihi 1920’lere kadar giden dil kurumları da mevcuttur. Bunlar kendi aralarında işbirliğini güçlendirmelidir. Buna Türk dillerinin ihtiyacı vardır. Çünkü, Türkçe çok büyük bir ailedir, alemdir. Nitekim, ünlü dil bilgini Ali Şir Nevai bir sözünde şöyle diyordu: “Türkçenin derinliklerine daldığım zaman 18 bin alemden daha büyük bir alem gözüme göründü.” Böyle muazzam bir dilin elbette muazzam sorunları olacaktır. Bu sorunları ancak Türk dili konuşan ülkeler güç birliği yaparak aşabilir. Bundan dolayı biz sempozyumdaki konuşmamızda Türk Dünyası Dil Enstitülerinin kendi aralarında bir birlik oluşturmalarını ve hatta Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanlarının istişare organı olan Türk Keneşinde Türk dünyasının dil meselelerinin ele alacak bir DİL KENEŞİ (Dil Konseyi) kurulmasını teklif ettik.
 
Türk dünyasında latin alfabesine geçiş süreçlerinde Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev 26 Ekim 2017’de Latin harflerine geçişi öngören karara imza atması bir dönüm noktasıdır. Nitekim Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot açılış konuşmasında sempozyum yapma kararını Nazarbayev’in ülkesini Latin harflerine geçmesi kararından sonra aldıklarını söyledi.
 
Bize göre, Nazarbayev’in kararı ve İstanbul’daki bu sempozyum ile Türk dünyasında alfabe meselesi büyük oranda sonuçlandırılmıştır. Bundan sonra Türk dünyası genel olarak DİL MESELESİNE eğilmesi yerinde olacaktır. Alfabe de dil meselelerinin bir parçasıdır. Dil meselesi günümüzde sadece Türklerde değil, Almanya, Fransa ve Rusya gibi dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde de vardır. Alfabe, imla kuralları, transkripsiyon, bilgisayarlı çeviri, sözlükler, egemen dillerin bozucu etkisinden korunma ve yeni kavramlara ile teknolojilere Türkçe kelime türetme gibi bir çok konuları kapsayan dil meseleleri genel olarak ele alınmalıdır.
 
Şimdi ortak alfabe diye çok tartışıyoruz, ama onun kadar önemli bir de ortak imla kuralları meselesi var. Onun da eş zamanlı ele alınması gerekir. Mesela, Türkçede “George” ismi aynen yazılırken, Kazakçada okunduğu gibi, yani “Jorj” olarak yazılması gündemdedir. Türkçede özel isimlerden sonra, mesela, “İstanbul’da” denildiğinde kesme işareti kullanılmaktadır.
 
Kazakça imlada kesme olmadan “İstanbulda” yazılmaktadır. Bu kuralları da ortak hale getirmenin yollarını aramakta fayda olduğu aşikardır. İşte buna benzer dil ile alakalı tüm meseleler Türk Keneşi bünyesinde kurulacak bir Dil Keneşinde ele alınabilir ve Türk Keneşi bu kararların tüm devletlerde uygulanmasında etkili olabilir. Böylece dil konusunda alınan kararların tavsiye kararı olarak sürüncemede kalması önlenebilir.
 
II. Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri sempozyumunda biz “Türk dünyasında Latin Alfabesine Geçiş Süreçleri” ile ilgili bir sunum yaptık. Biz bu sonumuz da ortak alfabe konusundaki çalışmaların tarihini ele aldık. Latin temelli ilk ortak alfabenin 1926 Bakü Türkoloji Kongresinin kararları doğrultusunda 1927’de ele alınarak 33 harfli bir alfabenin hazırlandığını ve bu alfabeyi 1928-1940 yılları arasında SSCB içindeki tüm Türk devletlerinin kullandığını, Türkiye’nin de 1928’de kabul ettiği Latin harflerinin bu ortak alfabe temelinde hazırlandığını söyledik. Bu günden baktığımızda, o dönemin bilim insanlarının da, devlet adamlarının da ne kadar uzak görüşlü olduklarını daha iyi anlıyoruz.
 
Bundan dolayı Kiril harflerini kullanan devletlerin 1991’den sonra Latin harflerini kabulü bir önceki kendi milli alfabelerine dönüştür.
 
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü gerçekleştirdiği II. Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri sempozyumunu yine tarihi bir toplantıya imza atmıştır. Başta sempozyumun eşbaşkanları Prof. Dr. Okan Yeşilot ve Doç. Dr. Özlem Deniz Yılmaz olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyorum.
 
Toplam blog
: 22
: 124
Kayıt tarihi
: 03.11.11
 
 

  Mesleğim tarihçi. Özellikle Türk dünyası tarih ve kültürü üzerine araştırmalar yapıyorum. Tarih..