Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '08

 
Kategori
İlişkiler
 

İkame aşklar

İkame aşklar
 

İkame aşklar çağında yaşıyoruz. Her zaman yeri doldurulabilecek, kelebek ömürlü aşklar uçuşup duruyor ortalıkta. Tıpkı bir süngerinsuyu emmesi gibi; emip tüketiyoruz aşka dair tüm gerçekleri. Tekinsiz hisler bir battaniye gibi örtülüyor duyguların üzerine. Düz mantıkla çözülebiliyor sorunlar. Biri gider, biri gelir işte bu kadar basit ikame aşklar çağında ayrılıklar…

Aşk utanmış, bir köşeye gizlenmiş izliyor olup biteni. Zihinlerinkaranlık odalarında hapsolmuş zavallı bir mahkum gibi esamesiokunmuyor artık kalplerde. Bakışlar saklamak için donukluğu şen şakrakmaskeler giyinmiş. Çetrefilli yollarda kayıp aşkın tekerlek izleri belli belirsiz…Seri cinayetler işleniyor aşk şehrinde. Maktulu
isimsiz, katili kimliksiz…Haysiyetsiz bir el uzanıveriyor kutsal olan
tüm değerlere. Bunalımların kısır döngüsünde şekilleniyor hisler.
Yemyeşil bir örtü gibi küf tutmuş ikame aşklar çağının gözlerini.Gerçek aşk saklanmış, kaçmış. Taklit aşkın boyutları öyle büyükmüş ki kaplamış nefret üfüren yürekleri…

Klavyenin tuşları üzerinde heyecanla dans eden parmaklar olmuş artık
aşkın o eşsiz nidasının nişanesi. Yalan dolanlar öylesi sıradanlaşmış
ki, gerçeğe dair kırıntılar sırıtır olmuş tuhaf bir şekilde.

Herkes olağan olamayacak kadar mükemmel. Bütün defolar mahzenlere kapatılmış bilgisayar başına geçince. Bu kadar yalanı barındıramayınca bünyesinde
aşk kaçıp gitmiş kendi saf köşesine. Ama aşkın yokluğunu; gerçek aşkın
yokluğunu kimse fark edemez uzun bir süre. Çünkü açılan her anlık
ileti penceresinde yeni hikayeler yazılmış yazarlara şairlere taş
çıkartarak hem de…

Nokta koyabilmek öyle kolaylaşmış ki aşk ve aşık müsveddelerine, sil tuşuna tek bir basış yetiyor da artıyor bile.Sureti bilinmeyen, teni hissedilmeyen, sadece anlattıklarıyla hayaledilebilen yeni bir sevgili eskisinin yerini alıyor hem de son süratile. Sanal bir pencere açılmış aşkın efsunlu evine. Uçup gitmiş tüm
gerçekler ipek bir şalın esintisinde. Şehvet giyinmiş bedenlerin
gölgesinde kalmış duyarlı sevdalar. Ey aşk, nerdesin diye boşa
seslenme. Utandı aşk, sıyrılıp gitti kendi bakir köşesine…

Cep telefonlarına düşen her mesaj aşka yeni bir tanım getirmişkendince. İnanılmaz görünse de aşkı kıyısından köşesinden bile tanıyan belleklere… Sadece bir mesaj mesafesinde aradığınız aşk diye bir tümcedoldu kulaklarıma reklam kuşağında dün gece… Sadece bir mesajmesafesi. Uğursuz yarasa kanatları tırmaladı kulaklarımı bir anda.

Demek bu kadar basitti uğruna asırlardır destanlar yazılan, yokluğunda
ağıtlar yakılan aşk. Birkaç tuşa dokundu mu parmakların iştekarşındaydı. Oysa bana böyle öğretilmemişti. Kimi zaman kainatın ışılışıl sarışın kollarıyla bile aydınlanamayacak; yaprak gibi titreyenbir alevde aranacak aşk. Boşuna mıydı asırlardır yüklenen anlamlar? Utandı aşk, saklandı parmak ucu sevgilerinden…

Aşkın gerçek anlamı değil mi, ikame edilemezliği sevginin? Yerine
başkasını koyamadığın için değil mi anlamı sevgilinin? Bu kadar
ucuzlarsa adına nasıl aşk diyebiliriz ki iki yüreğin arasında
geçenlerin.

Eğer tek bir tuş yetiyorsa başlatmaya ya da bitirmeye aşkadı verilen hikayeyi, anlatacak bir şey kalır mı ki dillerde?Bunun adıyaşlanmadan eskitmek aşkı şizofren bir hiçlikle. Sabun köpüğü bulaşmışgibi bir hisse ellerine, böyle büyük bir tutkuyu yaşayabilmek için çabalamak niye? Yanıt veremediği için alışık olmadığı bu soru
işaretlerine; acının kanatlarını siyaha boyayıp kaçtı, saklandı,
utandı aşk karıştı geceye…
 
Toplam blog
: 105
: 880
Kayıt tarihi
: 18.06.07
 
 

Delice biri, aşka inanan zaman zaman hayatı tiye alan deniz tutkunu işte kısaca...