İki yarım ada

Evlilik birçok kişi için korkutucudur, fedakarlıktır, sevdiğimiz şeylerden vazgeçmektir. Aslında evlendikten sonra bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsiniz. Önemli olan sorunları iki tarafın da anlayacağı ve net bir şekilde masaya yatırıp tartışmaktır. Sevdiğiniz biriyle hayatı paylaşmaktan daha güzel ne olabilir ki?

Evlilik düşünülenin aksine son derece geniş bir yapıdır. Önemli olan bu yapıyı güncellemek ve düşünerek genişletmek. Bu nasıl yapılır?

Öncelikle, kulaktan dolma bilgilerden vazgeçip ilişkinizi iki boyutlu bir şekilde ele almalısınız ve dış faktörlerin düşüncelerinizi saptırmasına engel olmalısınız. Tabi ki diğer insanlardan fikir almalı ve çözüm bulabileceğimizi düşündüğümüz konularda onlara danışmalıyız fakat unutmayın: ipler her zaman sizin elinizde olsun, kararı veren her zaman siz olun.

Bir insanla aynı evi, aynı odayı, aynı duyguları paylaşmak zevklidir fakat kendinizi gerektiğinden fazla kısıtlarsanız hem kendinize hem de eşinize zararlı olursunuz. Taraflar kendilerini özgür hissettikleri zaman paylaşıma açık olurlar ve bunun gelişmesi için ortak düşüncelerle uygun bir ortam hazırlamalısınız. Toplum ne kadar tabu koyarsa koysun, ikili ilişkinizde bunları yıkabilirsiniz. Mesela iş çıkışı oturup eşinizle dedikodu yapın. Toplumumuzda yadırganan bir pratik olmasına rağmen evlilik müessesi içinde kimseye zarar vermeyen ve paylaşımcı bir yöntemdir dedikodu. Biz sosyal varlıklarız ve içimizi ancak paylaşarak, konuşarak ve diğer insanlarla vakit geçirerek rahatlatabiliriz. Unutmayın, sırlar insanı öldürür.

Evlilik sonrası kariyer düşündürücü bir hal alır. Paylaşımda problemi olmayan çiftler iş hayatında aynı fedakarlığı göstermek istemeyebilir. Birçoğumuz için kariyer hayati bir önem taşır ve bu dünyada tutunabilmek için maalesef maddiyatı da ikili ilişkilerde dikkate almamız gerekiyor. Sağlıklı bir evlilik ve iş yaşamında başarı için tarafların birbirine saygı duyması ve bakış açılarını dikkate almaları gerekir. Maalesef toplumumuzda bazı bayanların kariyeri ikinci plana atılıyor ve belki de gelecekte başarılı işler çıkarabilecek bayanlarımız bundan mahrum ediliyor. Biz başarabilirsek onlar da başarabilir. Herkesin bir ideali vardır, kendinizi suyun akışına bırakın.

Her ne kadar paylaşmaya meğilli olsak da hepimiz ayrı birer bireyiz ve zaman zaman kendimizle vakit geçirmemiz gerekiyor. Kendini iyi tanıdığını düşünen insanlar bile öyle beklenmedik davranışlarda bulunuyor ki kendileri de şaşırıyor. Bazen tek başına bir kafede kahve içmek veya gün içinde birkaç saatlik yalnızlık iyi gelebilir. Deneyin, pişman olmayacaksınız.

İnsan bazen çocukça olduğunu düşündüğü davranışlar yapmak ister ama kendine yakıştıramaz veya yaşının getirdiği sorumlulukların buna engel olduğunu düşünür. Hepimizin içinde hiç büyümeyen bir çocuk vardır, bırakın öyle kalsın. Yaşınız ilerlermiş de olsa, yüksek bir sosyal statüye de sahip olsanız içinizdeki çocuğu arada serbest bırakın. Bırakın ki istediği zaman eşine çiçek toplasın, lunaparka gitsin, pamuk şerker yesin. Yeter ki rahatlasın…Olur ya. Belki hep çocuk kalmak ister.

Evliliği siyah beyaz bir fotoğraf haline getirmeyin. Bırakın her renk özgürce kendini belli etsin.