Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '11

 
Kategori
Dünya
 

İki yüzlü, barbar bir uygarlığın son kurbanı; Kaddafi

İki yüzlü, barbar bir uygarlığın son kurbanı; Kaddafi
 

Evet bir otoriterdi, ancak suçu o değil, anti-emperyalist olmasıydı.


Geçen yıl bahar aylarında başlayan Arap ayaklanmalarında ne de coşkulu duygulara kapılmış, yüzyıllar boyu diktatörlere sus pus kalmış Arapların uyanışı karşısında umudum nasıl da artmıştı.

Hatta ve hatta ayaklanmalar başladığı sıralar blogumda bir yazı patlatmış, ayaklanmaları soldan okuyup irdelemiştim.

İşte bu heyecanım Kaddafi'nin iğrenç ve insanlık dışı öldürülüşü karşısında yerini hayal kırıklığına bıraktı, ayrıca Arapların tarihsel andavallıklarını bir kez daha sorgulamama neden oldu.

Oldu, çünkü Kaddafi'nin ele geçirilişinden katledilişine kadar tüm yaşananlar gösteriyor ki, Libya'da olanlar Devrim falan değil, ne Devrimi, tam tersine bir geriye gidiş!

Devrim mevcut durumunun değişimi demek olsa da, çoğunlukla ileriye gidişle anlam kazanan bir olgu hiç şüphesiz; Feodaliteyi yıkıp yerine sanayi toplumunu koyan Fransız Devrimiyle, Tanzimat mantığının yıkılıp yerine ondan daha ilerici olan Cumhuriyetin kuruluşu bu manada bir Devrimdir, keza bu devrimler hem değişimi gerçekleştirmiş, hem de o toplumları öncekinden daha ileriye taşımıştır.

Şimdi...

Dönüp Libya'ya baktığımızda ne görüyoruz? Ne olacak, Batının gazıyla ve de desteğiyle ayaklandırılmış bir toplumun sözde bir diktatörü devirmesini.

İyi hoş da, Devrim demek bir toplumun kendi dinamiklerine dayanarak mevcut sistemi alaşağı edip yerine daha ilerisini koymak değil mi?

Öyle ve Libya'daki gelişmelerin böyle birşeyle yakından uzaktan alakası yok.

Yok, çünkü;

1) Kaddafi'nin yerinin NATO güçlerince tespit edilip, insanlıktan nasibini almamış, ikiyüzlü, gözü dönmüş çapulcu takımına yem olarak atılmasından,

2)Kaddafi'nin 'Allahüekber' nidaları arasında barbarca katledilişine,

3)ve son olarak geçici konseyin ülkenin artık şeriat kanunlarıyla yönetileceğini açıklamasına kadar herşey gösteriyor ki, Libya'da bir Devrim değil, bir geriye gidiş olmuştur.

Kaddafi çok mu ilerici, çok mu demokrat ya da çok mu insancıl bir adamdı?

Hayır, kesinlikle hayır...

Ve devrilmeliydi de...

Ama... evet ama, bu şekilde olmamalıydı.

Bir devrim olacaksa bu Libya halkının kendi özgür talepleri doğrultusunda ortaya çıkmalı, yolunu öyle çizmeliydi.

Ancak olanlar gösteriyor ki, Araplar tarih boyunca olduğu gibi gene güce boyun eğmiş, o gücün isteklerini yerine getirmek için ikiyüzlü davranmış ve evet, gene her zamanki gibi gaza gelmiştir! Kaddafinin öldürülüşünden sonraki sözde Devrim kutlamalarında sallanan Amerikan bayrakları gözlerinizden kaçmamıştır sanırım.

Arapları gaza getirenler ise Batılılardan başkası değil tahmin edeceğiniz gibi.

Peki, diyeceksiniz ki, Batı bunca sene Arap diktatörlerine dokunmadı da neden şimdi?

Dünyadaki gidişatı yeterince takip ederseniz neden olduğu ortaya çıkıyor aslında.

Dünyada ekonomik dengelerin bozulması ve güç odaklarında kaymalar yaşanmasından beridir ki, Batı dünyası büyük bir krizin eşiğinde. Batılılar hergün kendi krizlerini tartışırken (işsizlik, sıfır büyüme, yerinde sayan bir ekonomi vs...) bir de iyiden iyiye güçlenen Çin'le, Rusya'yla, Brezilya'yla ve hatta evet Türkiye ile uğraşmak durumunda.

Hal böyle olunca, Arap ülkelerinde yaşanan sözde Devrim hareketlerinin kimler tarafından ve ne için yapıldığı ortaya çıkmıyor mu?

Çıkıyor, hem de nasıl!

Arap ülkelerinde yaşananlar bal gibide batılılarca tezgahlanmış birşeydir, sebebi ise kendi krizlerinden çıkmak için yeni pazarlar bulma arayışına girmiş olmasıdır.

İç pazarı tıkanan, ucuz Çin mallarıyla, rekabete katılan G-20 ülkeleriyle baş etmekte güçlük çeken Batı ülkeleri sömürgeci geçmişini hatırlamaya başlamış, krizden çıkış için kendisine böyle bir yol çizmiştir, hepsi bu.

Hem dikkat ettiniz mi, neden Suudi Arabistan gibi katı, demokrasiyle yakından uzaktan alakası olmayan ülkelere el atmıyorlar da, ülkelerini pazar olarak kullandırtmayan ülkelere karışıyorlar acaba?

Herşey açıkça ortada.

Libya'lılara gelince...

Onlar henüz bir rüyadalar ve ancak kendilerini maşa olarak kullananlar ülkelerini soymaya başladığında uyanacaklar.

Ama işte o zaman iş işten geçmiş olacak ve deli meli ancak anti-emperyalist liderlerini munmla arayacaklar.

Tarih de Arapları her zaman olduğu gibi ikiyüzlü, güce tapan zayıf kişilikleriyle yazacak.

 
Toplam blog
: 47
: 1149
Kayıt tarihi
: 24.11.10
 
 

Praksise düşünceden varan bir romancı, kültür eleştirmeni, otodidakt bir feylesof, yaşam gözlemci..