Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '14

 
Kategori
Siyaset
 

İktidarın Osmanlıca ile sınavı

İktidarın Osmanlıca ile sınavı
 

Erdoğan'ın bu çıkışı, bir çok kesim tarafından harf devrimine muhalefet olarak algılandı..


Bir çok yazımda belirtmişimdir. Siyasi irade, çok rahatlıkla gündemi değiştirip, yeni gündem belirleyebiliyor. E, buna da politika diyorlar. Ancak, gündemi değiştirirken ya da yeni gündem belirlerken kamuoyunun yararına olacak mı olmayacak mı sorusu hiç tartışılmıyordur eminim.

Yaklaşık 10 gündür, ülkenin gündemi Osmanlıca.

Televizyon kanallarında da neredeyse her gün Osmanlıca tartışılıyor. Bilindiği üzere, eğitim şurasında bir grubun (kaldı ki iktidar yanlısı olduğu da tartışılmaktadır) Osmanlıca’nın eğitimde zorunlu olmasını önerisi, çağdaş eğitimcilerin karşı çıkmasına rağmen kabul edildi. Hükümet de programına alınca, işte bundan sonra ülkede fırtınalar esmeye, estirilmeye başlandı. Ama gözden kaçan birkaç şey daha vardı. Osmanlıca zorunlu ders olsun önerisinin yanında, din derslerinin hafta içindeki ders sayısı artırılıyordu. Bunu kimse tartışmadı. Ayrıca, bizler Osmanlıcayı tartışırken, ülkede başka ne gibi değişiklikler olmuştu ya da olacaktı ? Bunu da kimse tartışmadı.

Gerçekten bir şey oldu da, gözden kaçtı mı ya da unutturulmaya mı çalışıldı ? Bunu tam olarak bilemem. Çünkü gündem gerçekten çok hızla değişiyor. Ama örneklemek gerekirse, biz Osmanlıca ile meşgul olurken, bu 10 gün içinde göze batmayan şunlar olmuş.

-  Erdoğan başta HSYK savcılarına olmak üzere yargıdaki hakim ve savcıların maaşlarına en az 1.000 TL zam yapılması önerisini onayladı.

-  Özel yetkili mahkemelerin yeniden kurulması onaylandı..

-  Polise çok geniş yetkiler veren yasa onaylandı. Ev, işyeri aramalarında makul şüpheye gerekçesi ile artık polis, sorgusuz, sualsiz evimizi basabilecek. Yolda giderken sizi tutuklayabilecek.

-  Makroekonomi de cari büyüme oranları açıklandı, Türkiye yerlerde sürünüyor. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1.7 büyümüşüz.. Eğer son çeyrekte de rakamlar iyi çıkmaz ise stagflasyon (durgunluk) yakındır.

-  Ekonomi ve Maliye bakanlığı resmi rakamları açıklanmasa da ekonomi uzmanların yaptığı hesaba
göre kişi başına gelir yine 10 bin doların altına inmiş!.. Oysa iktidar, kişi başına düşen milli gelirin hep 10.000 doların üstünde olduğunu söyler dururdu.. Komşumuz Yunanistan’da bile bu rakam 30.000 dolar civarında…

Neyse, biz yine Osmanlıca ’ya dönelim. Bu daha çok su götürür. Çünkü, ülke için ne kadar yararlı olduğu veya olmadığı tartışılacaktır. Tartışılmalıdır da..

Erdoğan, “ Osmanlıca okullarda isteseniz de, istemeseniz de öğrenilecek, öğretilecek” dedi ve noktayı koydu gibi görünse de, aslında şunu belirtmek lazım. Osmanlıca’nın bu ülkede öğretilmesi olayı yeni bir olay değildir. Edebiyat fakültelerinde, Tarih fakültelerinde, İmam hatip liselerinde hatta Sosyal Bilimler liselerinde bile öğretiliyor. Bunu tüm ülke genelinde okullara yaymanın ısrarını anlamış değilim. Hani birileri çıkıp; “dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyoruz “ diyor ya ! Bu tam bir saçma sapan bir bahanedir. Tarihimizin öğrenilmesi, öğretilmesi ise mesele, bunu da zaten üniversitelerimizin tarih bölümü hallediyor zaten. Buna önem verilmelidir. Ama bence amaç siyasidir. Bazı köşe yazarları ise bu karara “Cumhuriyet’ten rövanş almaktır” diye yorum yapıyorlar..

Osmanlıcayı zorunlu hale getirmek ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın kürsüden “isteseniz de, istemeseniz de öğreneceksiniz” söyleminden sonra burada siyasi bir zorlama olduğu görülmektedir. Bir insana, bir topluma bir şeyi ne kadar dayatırsan, o iş o kadar ters teper, antipatik hale gelir. Nitekim sivil tepki ve protesto eylemleri gittikçe artmaya başladı. Buna istinaden, bu Osmanlıca öğrenme işi seçmeli olsaydı, daha nazik bir şekilde topluma lanse edileydi, toplumdan çok daha fazla destek ve sempati gelebilirdi. Tıpkı din dersleri uygulaması gibi, tıpkı devlet liselerinin imam hatip liselerine döndürülmesi gibi. Ne oldu? İnsanlar çocuklarını buraya göndermeyeceklerini söylediler. Eğitim bakanlığı (dolayısı ile hükümet) imam ve hatip liselerine ilginin beklediği gibi olmadığını açıkladı. Bu seferde çareyi Anadolu Liseleri sınavlarında, zoraki ve zorunlu atamalar yapmada buldular. Öyle ki, bir çocuk, evinden 100 kilometre ötedeki bir imam hatip lisesine merkezi bilgisayar kaydı ile kaydedildi. Örnekler o kadar çoğaldı ki, Milli Eğitim Bakanlığı geri adım atmaya başladı, bu kayıtlarda yanlışlık olduğu söylendi.

Durum böyle iken, bir de Osmanlıca zorlaması toplumda ters tepki yaratacaktır. Din derslerinin ders saatinin artırılması da aynı şekilde ters tepki görecektir. Çünkü tolumun ve ülkenin din derslerine değil, fen, matematik, bilgisayar ve yabancı dil eğitimlerine ihtiyacı var. Bunlar Osmanlıca’dan çok daha önemlidir.

Bir başka konu da, Osmanlıca öğretecek kaç tane öğretmen olduğu ve bunların nasıl atanacağı. Ayrıca, ülkede on binlerce atanamayan öğretmen varken, bir çok okulda boş geçen dersler varken, eğitim sisteminin kalitesi düşmüşken, Anaokulu Lisesini, Üniversiteyi, kazanma oran düşmüşken, din derslerinin ve Osmanlıca üstelemesinin gereği yoktur. Eğitim müfredatına yeni dersler ekleyeceğine, mevcut derslere bu yılalardır atanamayan öğretmenleri atamalıdır. Hükümet ve dolayısı ile devlet önce buna çare bulmalıdır.

Yazıyı, bir bilim adamı ve tarihçi olan İlber Ortaylı’nın sözü ile bitireyim. Der ki hoca;

“ 81 ilde seferberlik ilan et, Osmanlıca öğretecek kadar iyi Osmanlıca bilen 81 kişi bulamazsın.

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..