Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '07

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

İktisat' a yön veren siyaset

İktisat' a yön veren siyaset
 

İktisat bilimi şu sorunlara çözüm arar;

işsizlik,
enflasyon,
ödemeler dengesi .
İktisat biliminin temel sorunlarını sıraladık. İktisat bilimindeki genel geçer tüm teoriler temelde bu genel problemleri çözebilmek adına ortaya atılmışlardır. Peki madem elimizde bu sorunların çözümünü amaç edinen bir bilim var; neden hala bu sorunlarla boğuşuyoruz? Neden enflasyon her an tavan yapacak diye bir kaygı var içimizde? Ya da işsizlik ve cari açık neden hala çözümsüz kalan sorunların başında geliyor? Hali hazırda çözümü olan sorunlar neden hala olduğu gibi duruyor?

Ülkemizi ele alalım ve iktisat bilimine rağmen işsizlik, enflasyon gibi temel ekonomik sorunların nerden kaynaklandığını ve bu sorunların neden çözülemediğini irdeleyelim. Öncelikle şunu bilmekte fayda var; şuan genel geçer iktisat teorileri bundan yıllar önce işsizlik ve enflasyonun hiç birlikte görülmediği ekonomik koşullarda ortaya atılmıştır. Yani bu teorilerin sahipleri bu günkü ekonomik şartların çok uzağında bir yapı için düşünüp ortaya atmışlardır bu teorileri. Dolayısıyla bu günün kendine özgü şartlarında bu formüllerle çözüme gitmek ne kadar doğru? onu sorgulamak gerekiyor.

Nitekim yıllardır seçilen yöntemler çözümü gtiremediği gibi sorunları da körüklemiştir. Öncelikle enflasyon düşürülmeye çalışılmıştır. Nitekim bundada başarı sağlanmıştır. Halbuki en önemli sorun işsizliktir. Peki enflasyonu işsizliğe rağmen nasıl düşmüştür? Çünkü yüksek faiz politikası seçilerek ülke yabancı para girişine uygun duruma getirilmeye çalışılmıştır. Bunun sonucunda nakit para sahibi yabancı yatırımcı paralarına para katacak yüksek faiz ve benzeri finans araçlarına yoğun ilgi göstererk Türkiye'ye para akıtmıştır. Yabancı para girişi olduğu için de enflasyon düşmüştür ama bir ülkede eğer döviz, borsa, faiz gibi reel olmayan yatırımlardan kar ediliyorsa o ülkede işsizlik hiç bir zaman bitmez. Enflasyonun düşmesi her şeyi toz pembe görmeye neden olmuş olabilir ama işsizlik sorunun varlığında çok geçici bir pembeliktir bu. Çünkü büyük sermaye sahipleri yüksek faizle parasına para katmak varken rize'ye, Artvin'e, ya da Hakkariye neden fabrika açsın? Neden işçi çalıştırsın? Ya da kredi almanın maliyeti çok yüksekse yeni girşimci nasıl iş hayatına girsin?

Öte yandan hep tartışıla gelen bir konu da siyaset-iktisat ilişkisidir. İktisat teknik bir bilim ve siyaset ise sosyal bir disiplin olarak yorumlanmıştır. Ama artık günümüz problemleri her disiplinden azami ölçüde yararlanmayı gerektiriyor. Zaten bir ülkede siyaset adamı ülkedeki ekonomik sorunlar için bir iktisadi politika yürütmek zorundadır. Yani enflasyon, işsizlik gibi sorunlarla savaşılırken siyasi bir zeminde ama iktisadi politikalardan yararlanılmıyor mu? İşte bu bize iktisat ile siyaset arasındaki bağı gösterir.

İktisat'ın genel geçer teorileri, siyasi ideolojilere göre şekillenmiştir. Bir Marxist ideolojiyle bir Kapitalist ideoloji aynı iktisadi teoriyi savunmaz. Örneğin Marxsit iktisat Kapitalizm'e karşıdır. Devletin piyasadaki tüm iktisadi dengeleri kurabileceğini, serbest piyasa ekonomsiyle dengelerin oluşamayacağını yani devletin müdahalelerle bu dengeyi kurabileceğini savunur. kapitalist düşünce ise serbest piyasa ekonomisini savunur ve kur, faiz gibi piyasa araçlarının devlet müdahalesini gerektirmediğini, kendiliğinden bir denge oluşacağını ( piyasadaki arz ve talebe göre) savunur. Bunun ikisini de savunan melez ideolojiler de vardır. Onlara göre piyasa tamamıyla serbest olamaz, gerekli devlet müdahaleleriyle bir dengeye oturur.

Yıllardır çeşitli sorunların çözümü için bu ülkedeki söz sahibi insanlar sorgulama gereği duymadan bir çok politika uygulamışlardır. Sosyal ve teknik bir çok displindeki teorilerle çözüme gidilmiştir. Tabiki bunlardan yaralanmak gerekiyor ama çağımız kendine özgü sorunları için bin düşünüp bir karar vermeliyiz. Gerek sosyal gerek teknik tüm disipilinlerin sorgulanmaya ihtiyacı vardır.

Türkiye'de dünyaya gözlerini açan her yeni bebek sırtında koca bir borç yüküyle doğuyor. Neden peki? Çünkü Türkiye'de yanlış politikalar sonucu oluşan şartlardan dolayı kimse yatırım yapmıyor. Yatırım olmayınca üretim olmuyor. Üretim olmayınca milli hasıla düşüyor. Yani kişi başı milli gelir diplerde kalıyor. Bir de dünya bankası ile yürütülen borçlanma politikalarının yanlışlığı bu sorunu daha da büyütüyor. Amaç bu borçları kapatmak olmalıyken, her başa geçen iktidar: ''bizim dönemimiz bitene kadar biz bu borcun faizini ödeyelim; kimse bize bişey demesin, gerisine Allah kerimdir'' anlayışı var. Politikanın yanlışlığı ise şu; dünya bankasından biri getirilir ya da ordan birine danışılır ( hani onlar en iyisini bilir ya) Onlar da Türkiye'nin borçlanarak dipe gitmesi varken neden borçlarından kurtulması için yardım etsin ki? Mevcut borcun olduğu gibi kalmasını sağlayan ama fazini de çatır çatır ödeyebilecekleri bir takım önlemler alıdırırlar Türkiye'deki siyasilere. Onlar da çok iyi bir şey yaptıklarını düşünerek her gün ulusa seslenirler: ''biz bu kadar borç ödedik. var mı bizden daha yiğidi?'' Eyvahlar olsun!

Eyvahlar olsun! 70 milyon insanı oturduğu yerde hiç bir kararı, hiç bir fikri sorgulamadan yöneten zihniyete eyvahlar olsun. Bilinmeli ki kayıp kuşak olarak yafta edilen gençlerin eğitilmesi kadar bu ülkedeki her yetişkinin de eğitilmesi gerekir. Herkes doğru şeyler yapabilmek ve doğru kararlar verebilmek için kendini geliştirmek zorundadır. Özellikle de karar mekanizmalarında olan yetişkinlerin gelişmeyi sorgulamaları gerektiği aşikardır.

Eyvahlar olsun! Batıdaki hazır kitaplardan kopyala yapıştır metoduyla yazı alarak kendi kitaplarını oluşturan ve gene bu kitaplarla gençleri eğitmeye çalışan akademisyenlere eyvahlar olsun. Kendini yetiştirmeden birilerini yetiştirmeye çalışanlara; kendini yetiştirmeden birilerinin hayatına dokunma, etki etme gücü bulanlara eyvahlar olsun.

http://www.yuksekovahaber.com/index.php?islem=yazar&id=555

 
Toplam blog
: 19
: 772
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

İstanbul'da oturuyorum. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Tabi bu iktisadi ..