- Kategori
- Güncel
İlhan Selçuk giderken, kapanan bir ''Pencere''.......
''Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime
Ar-ü namus şişesini taşa çaldım kime ne
Haydar Haydar, taşa çaldım kime ne !... Nesimi''
Cumhuriyet kuşağının nadir değerli insanlarından biri olan, İlhan Selçuk ağabey de, yeryüzü konukluğunu tamamlayarak, aramızdan ayrıldı!...
2007 ağustosunda Hacı Bektaş'da verdiği bir konferansın sonunda, o gün halkın huzurunda vasiyet ettiği gibi, cenazesi, çarşamba günü İstanbul Lütfi Kırdar gösteri merkezindeki törenin ardından, Hacı Bektaş'da, Çilehane'de toprağa veriliyor...
İnsan belli bir yaşı geçti mi, biraz umarsızlaşıyor... Belki de bu yüzden, düşmanlarınca, yapay bir şekilde, her türlü melanetin kendinde toplatılması, daha da kolaylaşmaya başlıyor!...
Birkaç gün önce kaybettiğimiz, gene değerli bir düşün, siyaset ve yazın insanı José Saramago için, Vatikan'ın, onun ölümünden hemen sonra, ince bir kinle kaleme aldığı bir anma yazısı da bunun çok somut, bir örneğiydi!... Neyseki bizim geleneklerimizde batı tarzı bu tür ilkellikler yok!...
İlhan Selçuk için sevenleri, sevmeyenleri mutlaka yüzlerce yazı yazacak, ama hiç kimse namusuyla ilgili tek bir olumsuz şey söyleyemeyecek!... Kimileri en saffetli gözyaşlarıyla onu uğurlarken, kimileri de timsah gözyaşları dökecek!...
''Pervane neden mum alevinin çekim gücünden
kurtulamıyor, yaşamı pahasına sürdürdüğü ölüm
dönencesinin yörüngesinden çıkamıyor?..
Yanıt vermek güç…
Pervane mumun alevine âşık, ama, mum da alevinin ışığını ancak kendisini tüketmek pahasına sürdürebiliyor. Eriyip tükenen, sararıp solan insana “Mum gibi eriyor” denir.
Ama mumun ancak yandıkça eridiği unutulmasın!.. (Pencere / Cumhuriyet / 25.ekim.1996)''
İlhan Selçuk ağabey de, doğrusuyla, yanlışıyla, 2010 martında kaybettiğimiz ağabeyi Turhan Selçuk gibi, cumhuriyetin pervanelerinden biriydi...
Onun da toprağı ışıkla dolsun. Ailesinin, dostlarının, onu seven insanların başı sağolsun.
21.haziran.2010 / Perpa,