Kırgızistan kayarken, Türkiye nerede?...

Kırgızistan'ın bu kez güneyinde kıyamet kopuyor ve yüzlerce insanın katledilmesiyle, gene bir insanlık dramı yaşanıyor...

Türkiye'nin siyasi gündemi Gazze, Türkiye'de eksen kayması gibi, biraz da medyaca şişirilmiş sorunlarla doldurulup, kamuoyu uğraştırılırken, her nedense Asya’da Güven Artırıcı Önlemler Konferansı AİGK / CICA Dönem Başkanlığı' nı yürütmeye başlayan Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül' ün, Filistin'de çıkan gür sesi, Kırgızistan'da iç savaşa giden bu süreçte pek de fazla çıkmıyor!...

Bu durum, alınan örgütsel sorumlulukla ilintili söylem ve eylem çizgisinde de, ciddi bir çelişki yaratmaya devam ediyor!...

Kafkaslar'da ve Asya Yarımküresi'nin önemli bir bölümü olan Türk Asyası'nda insiyatifi, bölgesel yapılanan Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) ' nün askersel müdahalesine yer bırakmadan, Türkiye'nin, siyasi prestiji bir tarafa, en azından Filistin örneğinde olduğu gibi, salt insani açıdan bu gelişen olumsuz süreçlere ivedi müdahale ederek, Birleşmiş Milletler nezdinde bir şeyler yapması gerekiyor!...

Yoksa idrak edilmiyen bir durum mu söz konusu; yoksa olay Kırgızistan'ın, Rusya'nın deyişiyle henüz karışılmaması gereken bir işi gibi mi görülüyor; yoksa İran hamlesiyle Türkiye'nin Birleşmiş milletlerde atacak barutu mu kalmadı da sessiz kalıyor ve yoksa, bir yerlerden, bir icazet mi bekleniyor?...

Kırgızistan Orta Asyanın en liberal ve demokrat ülkesi olarak anılırdı!... Yani öylesine ki, bölgede hem Amerikan ve hem de Rus askeri üstlerinin bir arada görüldüğü bir nadir ülke!...

1991'den beri cumhurbaşkanı demokratik bir şekilde değişen ve çok partili sisteme geçmiş, meclisi yani Jogorku Keneş'i muhalefetle renklenmiş tek bölge ülkesi!...

Sabık başbakan Bakiyev'in, 2001 sivilleşme hareketinin ertesinde , son günlerde bizde de görüldüğü gibi, bu 'Sivil Devrim' sonrasında, ülkesiyle ABD, Rusya ve Çin arasında bir denge oturtmaya çabalamış ve ABD, Rusya ve Çin gibi dünyanın en büyük bu üç gücüyle siyasi pazarlıklara girişmiş ve zaman içerisinde Amerika’nın Irak bataklığına saplanması ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nün de bastırmasıyla Kırgızistan ABD’yi, bir anlamda feda etmek istemişti!...

Şimdi acaba Kırgızistan'da, gerek bölgesel enerji ve gerekse yenilebilir su kaynakları paylaşımını da kapsayan, ancak ağırlıklı ABD ve Rusya'nın Ortaasya egemenliğiiyle ilişkili savaşımında, istençsiz bir bedel mi ödeniyordu?...

Özbekler ve Kırgızlar arasında etnik gerginlik ve çatışmaların çıkış tarihi Özbekler'in ağırlıklı yaşadığı Oş kentin'de 1990 yılı haziranın da başlamıştı.... Ve bu etnik gerginlik, ilerki zamanlarda, ülke karşıtı siyasi güçlerce kullanılabilinecek ciddi bir malzeme olarak, şüphesiz ki hep değerlendirilmişti...

Ülkede %65'lere varan yoğunlukla hakim ulus Kırgızlar olup, Özbekler yaklaşık % 14 ve Ruslar'da yaklaşık %13 civarındaydı...Ülkede, Müslüman oranı %71, Hıristiyan, %23, Budist %4 ve Ateist 'ler de %22lik bir nüfus oranıyla, bu demografik yapıda yer almışlardı...

Kırgızistan geçici hükümetin başbakanı Roza Otunbayeva, ülke genelinde istikrarın korunması ve güneyde dirliğin ve düzenin yeniden sağlanması için hükümete gönüllü halk birlikleri kurulması ilgili bir talimat vermişdi. Bu bunalımlı süreçte, Roza Otunbayeva, hükümetine karşı çıkan bazı karanlık güçlerin halka para, askeri teçhizat, silah dağıtarak güneyde etnik gerilimi tırmandırdıkları belirterek, Kırgızistan'ın bütünlüğü ve bağımsızlığının tehlikede olduğu vurgulamıştı!...

2009 Ocak ayında, Kırgızistan’da yapılan siyasi operasyonlarda bu günkü geçici hükümette yer alan ve birçok muhalif isim gözaltına alınmış ve Kırgızistan'ın eski savunma bakanı İsmail İsakov'a da soruşturma açılmıştı.

Eski Meclis Başkanı ve muhalefetteki Atameken Partisi’ nin lideri Ömürbek Tekebayev, 2005 Devrimi'nin yaratıcılarından önceki dönemde dışişleri bakanlığı görevi de yapmış Roza Otunbayeva ve Alikbek Cekşenkulov ile Sosyal Demokrat Parti lideri, milletvekili Bakıt Beşimov tutuklanmıştı!...

Ve ilginçtir ki, bu tutuklamalar tam da Kırgızistan’ın ülkedeki Amerikan üssünü kapatma kararı almasıyla aynı zamanlara rastgelmişti!...Ve bu üstün kapatılması demek, ABD için bizim o malum tezkereden de beter bir durumdu!...Çünkü'' Manas Üssü'', Ortasya'da, ABD'nin Afganistan'ı Rusya'ya bağımlı olmadan kullanabileceği, en az ''İncirlik Üssü'' değerinde, çok stratejik bir üstü!...

Şimdi ABD için yaşamsal önem arz eden Manas Üssü üstünden, ağırlıklı olarak, bir ABD-Rusya çekişmesinin ön plana çıktığı bir kargaşa ve kırım ülkede yaşanıyor gibi görünse de, bu olaylardan yoksul halk kesimlerinin acı çekeceği, bir o yana bir bu yana savrulacağı da, kaçınılmaz bir gerçek!...

Bu gün ülke nüfusunun % 20'si ne takabül eden zorunlu etnik bir göçle karşı karşıya kalan kırgızistan Özbekleri, yaşama hakkı gibi, insani sorunlarla karşı karşıyadırlar...

Ve bu gün, ülkede kardeşliğin ve bilimin sembolü, Kırgız-Özbek Üniversitesi, provakatörlerce yapılan aşağılık bir eylem sonrasında, ateşler içinde!...

16.haziran.2010 / Perpa,