Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İlk uçuş

İlk uçuş
 

İlk uçuş tecrübem bitmesini hiç istemediğim, inanılmaz eğlendiğim tatilin son gününe denk geldi. E tatil bitti. Artık dönüş vakti. Öğlene kadar uyumak, sanki hiç gezmemiş gibi her gün ama her gün, her seferinde biraz daha âşık olduğum o güzelim şehrin-İstanbul’un- sokaklarını, camilerini, saraylarını, sahillerini hiç bıkmadan hiç usanmadan arşınlamak da bitmişti. Güzel günler, güzel zamanlar çabuk geçiyormuş gibi gelir insana nedense. Mutluluğun rehavetinden olsa gerek çabuk kaptırıyoruz kendimizi sanki hiç bitmeyecekmiş gibi…

Uçak bileti almama annem çok kızmıştı. Düşerse eğer kimse kurtulamıyor ya… Ya da uçak kaçırılıyor ya… Kimse otobüse tenezzül etmiyor kaçırmak için (:

Bir anne gözüyle bakarsak haklı tabiî ki. Kim canından bir cana zarar gelsin ister? Ama biz evlatların gözünde hiçbir şey olmaz. Korkusuz hatta ve hatta ölümsüzüz kendimizce (:

O gün geldiğinde geç kaldım doğal olarak. Atatürk Hava Limanı’nın ne kadar büyük olduğunu, iç hatlara ulaşmak için dolambaç gibi koridorlardan geçmemiz gerektiğini ve güvenlik kapılarından geçmek için ne tür cambazlıklar yapmamız gerekeceğini o kapıların önüne gelmeden önce bilmiyorduk (: Neyse öğrendik.

Bilet almak için yukarı çıktığımızda gördüğüm kuyruk beni hayrete düşürdü. “Kesin geç kaldım.” dedim içimden. Birine sormaya karar verdim, riske atmak olmazdı.

“Af edersiniz. Benim 9.30 Samsun otobüsü bir problem olmaz değil mi?”

Rezalet ((: Ama ben çok güldüm.

Sabah evden çıkmadan sakız almıştım ağzıma. Dişlerimi fırçalayınca susamayım diye. Çeşitli cambazlıklarla kapılardan geçtik yine ve uçağa binmek için otobüse bindik. Yanımda duran iki bayanın konuşmasına ister istemez şahit oldum.

“Ben sizi bir yerden tanıyorum.” diye başladı sohbetleri. Daha sonra kısaca otobüs ve uçak seyahatleri karşılaştırıldı.

“Sizin de kulaklarınız tıkanıyor mu?”

“Yok, hayır. Benim olmuyor da kızımın oluyormuş. Galiba çeneyi çalıştırmak gerekiyormuş bunun olmaması için.”

O sırada bana baktılar. Benim kendimden emin duruşum-burnum bir karış havada- insanlarda sanki birçok kez uçağa binmiş havası uyandırıyordu galiba.

“Sizde de oluyor galiba sakız çiğniyorsunuz.”

“Yoo, hayır. Ben ilk kez biniyorum.” dedim gülümseyerek.

“Aaaa! Öyle mi…” deyip yüzüme bir uzaylıymışım gibi bakmaları beni bir hayli keyiflendirdi.

Benim gibi kaç uzaylı var acaba merak ediyorum…

 
Toplam blog
: 24
: 572
Kayıt tarihi
: 13.01.09
 
 

Çiçeği burnunda bir öğretmendim geçen sene. Ama öğrenciler o çiçeği koparıp parça parça ettiler sonr..