Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '12

 
Kategori
Felsefe
 

İnanamamak

İnanamamak
 

Anlatmaya bir yerlerden başlamak lazım.

Her gece gördüğüm kabus. Beni kontrol altında tutan korkularım. Beni sınırlayan, sömüren ve alay eden korkularım. Ve bu yüzden inanmam, tanımladığım şekliyle; inanışım…

Oysa inanmayı çok isterdim, hem de çok. Bu herkes için çok iyi olurdu. Ama baş edemedim, yapamadım, başaramadım ve sonunda; inanamadım.

Çok isterdim ben, keşke bilmeseydim fen bilimlerini, uzayı ve bazı şeyleri. O zaman inanmam kolay olurdu. Ama şanssızlık bu ya, olmadı.

Dünya denen minik bir gezegen, Güneş denen minik bir yıldızın etrafında dönüyor. Mevsimler var oluyor. Bir de kendi etrafında dönünce de günler ve geceler oluyor. Günler gecelerin içinde de beş tane vakit var. Günde beş vakit. Bu şey iyi ki dönüyor.

Sanki çok önemli.

Mars’a gitsem nasıl namaz kılarım? “Seferisin sen gerek yok”. Peki. Ya orada koloniler kurup yaşasam? “Karıştırma orasını”. Peki. Karıştırmam. Karışmam da.

Ama bana karışılmaya devam ederken rahat olamam ki? Hiç olamam.

Düşünülmeli hem de mutlak suretle; Dünya’ya büyük ve hızlı bir meteor çarpsa, dünyanın yörüngesini bozmasa ama dünyanın dönüşünü yavaşlatsa? Öyle yavaşlasa ki günler 43 saat olsa? Namazlar, oruçlar ne olacak?

Peki. O zaman farz olmaz belki. Belki o zaman topyekun aydınlanırız.

Dünya bir erik, güneş de bir karpuz. Düşün ki katrilyonlarca karpuz var Asya kıtası kadar bir alanda ve daha fazlası da var. Ve o kadar küçük ve önemsiziz ki, yörüngemiz de o kadar küçük ve önemsiz ki tüm bunlar olsa da olur olmasa da. Kılsan ne fayda kılmasan da…

Tutsan ne fayda?

Komşu galaksimiz Andromeda, işte, orada.

Güneşimizin olmadığı, bulunmadığı, teleskopla bile görülemeyeceği Andromeda Galaksisi için şimdi iftar vakti.

Peki.

 
Toplam blog
: 36
: 1054
Kayıt tarihi
: 26.08.10
 
 

1983 Ankara doğumlu olan yazar, evli ve bir çocuk babasıdır. ..