Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '17

 
Kategori
Kitap
 

İnekler Burda, Danalar Nerde?

İnekler Burda, Danalar Nerde?
 

“Ben, tüm halkı
işçi-köylü, zengin-fakir
hiçbir ayrım yapmadan
kucaklıyor ve seviyorum.  
Çünkü ben onların hepsiyim.”

Hasanoğlan Mezunu  
Öğretmen-Dr. Hüseyin Demirci

Söylenen her söze, anlatılan her masala inanıvermek gibi bir huyumuz var.“Doğru mu? Gerçek mi? Acaba? Olabilir mi? Mümkün mü?” gibi sorular sormayız genellikle. Hele hele kontrol etmeyi, bir kez olsun denemeyi aklımızın ucundan bile geçirmeyiz.1980’lerdeki Elazığ’ın Ağın İlçesi Kaymakamı Turan Eren, bu genellemenin dışında… Gerçekten dışında mı acaba? Bakalım:

       Ağın, memleketim Akseki ve birçok Anadolu ilçesi gibi tarım alanları sınırlı bir ilçedir. Bu nedenle Kaymakamımız, ilgililerle yaptığı bir toplantı sonunda “hayvansal üretimi artırmaya” karar verir. Bu amaçla mevcut hayvanların ırk ıslahı için veteriner hekimle sunî tohumlama yapmayı planlar. Veteriner Müdürüyle görüşür. O, bedelsiz tohum verebileceklerini söyler. Kaymakam, makam arabasını veterinere vererek bu işi ne kadar önemsediğini gösterir. Fakat bir süre sonra sonucun hiç de başarılı olmadığı anlaşılır.

“Neden?”sorusuna veterinerin cevabı şudur: “Kaymakam Bey, gelen tohumların büyük bir kısmında spermler öldüğü için başarımız sadece % 2-3 civarında…”

       Neden mi ölüymüş tohumlar? “Ağrı’dan Elazığ’a günde bir otobüs gidip geliyor. Tohumlar garaja öğleyin gelip sıcakta bekliyor. Saatler sonra otobüs alıp Ağın’a gelinceye kadar soğuk düzeni bozulduğu için…”

       Anlaşıldığı gibi, harcanan onca emek boşa… Tam o sıralarda, Elazığ Valisi Saim Çotur başkanlığında “İl Koordinasyon Kurulu” toplanır. Daire müdürleri çalışmaları hakkında bilgi verir. Bu arada Veteriner Müdürü de söz alır:

       “Irk ıslahı ve sunî tohumlama çalışmalarımız büyük bir hızla devam etmektedir; Sayın Valim! Şunu iftiharla söyleyeyim ki, Ağın ilçemizdeki sunî tohumlama başarımız % 80’e ulaşmıştır.”

       Herkes, bu başarıyı alkışlarken, Ağın Kaymakamı Turan Eren söz alıp ayağa kalkmasın mı? Haydi hayırlısı! Pişmiş aşa su katmaya kalkmaz herhalde. Dinleyelim hele bir:

       “Sayın Valim! Biz, veterinerle yaptığımız değerlendirmede, sunî tohumlamada başarının biraz önce Veteriner Müdürümüzün söylediği gibi % 80 değil, maalesef % 2-3 civarında olduğunu tespit ettik.”

       Hayda!..  % 80 nere, % 3 nere? Arada % 77 fark… Olmaz. Olamaz! Bu iki yöneticiden biri yalan söylüyor mutlaka. Veteriner Müdürünün ağzı torba değil ya! Cevap verecek elbette: “Hayır efendim! Bu bizim işimiz… Kaymakam Bey bu işlerden ne anlar? Başarı kesinlikle % 80’dir.”

       Söz sırası Kaymakam’da:

       “Tabii, sunî tohumlama tekniğinden anlamam. Fakat dana saymasını çok iyi bilirim. Müdür Bey’in dediği % 80 başarı demek, 100 ineğin 80’inin sunî tohumlamadan sonra doğum yapması demektir. Pekiyi, % 80 başarı varsa, danalar nerde?”

       Vali Saim Çotur, müdahale eder: “Müdür Bey, sen yarın Ağın’a gideceksin. Orada ilgililerle konuyu değerlendirecek, bana bilgi vereceksin.”

       Veteriner Müdürü ertesi gün Ağın’a gider; veterinerle görüştükten sonra, “Kaymakam Bey, haklıymışsınız. Gerçek, sizin söylediğiniz gibiymiş.” der.

       “O zaman, Vali Bey’e telefon aç da sonucu bildir.” der Kaymakam. Veteriner müdürünün yüzü yoktur, Vali’ye telefon açmaya. “Siz telefon açın.” diye rica eder.

       Kaymakam, “Sayın Valim! Veteriner Müdürü ile beraberiz. Maalesef başarı % 80 değilmiş. Birlikte çalışıp başarıyı yükseltmek için çaba göstereceğiz.” deyince:

       Vali de: “Anladım. Söyle O’na bir daha desteksiz atmasın. İlk Koordinasyon Kurulunda da çıksın, konuyu açıklayıp özür dilesin.” der.

       Ya… İşte böyle!.. Oldu olacak, benzer bir durum daha anlatayım size: Yine bir Elazığ Koordinasyon Kurulu toplantısı… Konuşan Ağın Kaymakamı. Dinleyelim:

       “Sayın Valim! İlçeme bağlı Saraycık köyünün içme suyu boru hattı döşenmiş, deposu yapılmış, her işi bitirilmiş ama su verilemedi.”   Siz o kurulda bulunan YSE Müdürü olsanız, bu ithama cevap vermez miydiniz?

       “Efendim, Saraycık’ın işini bir yıl önce tamamen bitirdik ve köye suyu akıttık. Geçici kabulden sonra, bu yıl esas kabulünü de yaptık. Su gümbür gümbür akmaktadır. Ama ne yazık ki, Kaymakamının bundan haberi yok!”

       “Eyvah, eyvah!.. Ne olacak şimdi?” derken, söz yine Kaymakamda: “Sayın Valim! Anlaşılan, köyden ve sudan müdürün haberi yok. Dün köyde idim. Yeni şebekeden bir damla su akmamaktadır.”

       YSE Müdürü ısrarcı:      “Hayır efendim, kesinlikle tamamlandı iş. Yakında esas kabulünü de yaptık. Akmayan bir suyun geçici kabulünü, esas kabulünü yapmak mümkün mü? Ben, mühendislerimin söylediklerine, tutanaklarına inanırım. Dosyası bende.”

       Vali, “Müdür Bey, suyun aktığını gördün mü?” diye sorar.“Hayır… Arkadaşlar gitti ve esas kabulünü yapıp geldiler. Bana da bilgi verdiler.” “Yarın, doğru Ağın’a gideceksin. Kaymakam Bey’le beraber Saraycık köyüne gidip durumu yerinde görerek bana bilgi vereceksin.”

       “Baş üstüne efendim. Kaymakam Bey haklı çıkarsa, burada sizin huzurunuzda özür dileyeceğim.”

       Ertesi gün Ağın’a gelir Müdür. Kaymakamla birlikte Saraycık’a giderler. Gerçekten de hiçbir muslukta damla su yoktur. Depoya giderler. Susuzluktan depo sıvasının dökülmeye başladığını görürler. YSE Müdürü hayretler içindedir. Kızgındır, öfkelidir: “Beni kandıran o mühendisler görünmesin gözüme. Geberteceğim onları. Böyle görev mi olur? Rezil oldum. Vali Bey’e ne diyeceğim? Bir dahaki toplantıda milletin yüzüne nasıl bakacağım?” diye kendi kendini yer.

       Daha sonra yapılan incelemede, depoya su neden gelmiyormuş, biliyor musunuz? Borular ters bağlanmış. Yani girişe çıkış, çıkışa da giriş bağlanınca sonuç böyle olmuş. “Pekiyi, geçici ve esas kabul tutanaklarının altındaki mühendis imzaları ne oluyor?” diye mi sordunuz Bilmem, bilemem… Neden ve nasıl atıyorlar o imzaları!  Pekiyi, siz biliyor musunuz?

                                                  

                              90 YAŞINDA, GÖREVİNİN BAŞINDA ÖRNEK BİR İNSAN

 TÜRYAK adında bir dernek var: “Türkiye Yaşlılık Konseyi” demekmiş açılımı. Başkanı da Fügen Mavi…Bu dernek, 17 ilimiz ve 16 değişik ülkeden “Örnek Kıdemli Yurttaş” olarak 38 kişi seçmiş. Ülkemizden seçilen 17 kişiden birini 1969’dan bu yana çok yakından tanıyorum: Evet, başlıktaki gibi aynen,  90 yaşında ama görevinin başında… Gazeteci ve Yazar Feyzullah Aktan’dır; bu örnek yurttaşımız. Ve bir Köy Enstitülü’dür O. Kepir Köy Enstitülü

              Ve birçok değerli insanımız gibi, O’nu da 1950’lerde, “Elinde kalem var, elinde kitap var. Vatan için, millet için zararlıdır!” diye aylarca zindanlarda yatırmışız ki, TÜRYAK’ın ödülü gibi, onu da hak etmiştir mutlaka!  Keşan’da 56 yıldır yayımlanan ÖNDER adlı günlük bir gazetenin sahibi, genel yönetmeni ve başyazarı olarak işinin başında… Sözgelişi değil, “bilfiil” yani “eylemli” olarak işin başında…  Ve Keşan için, Trakya için, Türkiye için yanıp tutuşuyor hâlâ.

       Değerli dostumu da, O’nu bu ödüle layık gören seçkin insanları da yürekten kutlarım. 

Hüseyin Erkan

huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

 

                                                                              

 
Toplam blog
: 303
: 309
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1942'de Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin Gödene (Menteşbey) adlı kuş uçmaz kervan geçmez bir köy..