Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsan Adı Altında İnsana Benzeyen Menfaatleri İçin İnsanlıktan Vazgeçen Bir Nesil Yetişmesin

İnsan Adı Altında İnsana Benzeyen Menfaatleri İçin İnsanlıktan Vazgeçen Bir Nesil Yetişmesin
 

Nazan Şara Şatana


İnsanı ya da insanoğlunu yetiştirmek nasıl bir zorluktur Yarap!

Uğraş ta dur.

Bir eser çıkıyorsa ortaya ve mutlaka rakamsız özenle, fedakarlıkla, gayretle, sevinçle, gözyaşıyla, vesveselerle, uykusuzlukla, heyecanla geçiyorsa çok da emek veriliyorsa mutlaka en iyisi için uğraşmalı ki,

İnsan adı altında insana benzeyen menfaatleri için insanlıktan vazgeçen bir nesil yetişmesin.

Biçim vermek!

Buyurunuz…

Değişik birini mi beklerdiniz yoksa değişken birinden mi söz etmeliyim?

Gerçeğe yakın olsun diyorum siz ne diyorsunuz?

Düşündü yakın olmalı dedi içinden bayağı bir yakın:

Hani derdini anlatacağı da anlattığından pişman olmayacağı.

Hani yalnız kalmak istemediğinde yanında laf kalabalığı ile gelip karma karışıklık vermeyeceği,

Hani parasızken bile yarım dilimi paylaşabileceği ve bundan da eziklik hissetmeyeceği,

İyi gününde ve kötü gününde yanında olacağı,

Sadece eşlerin birbirine söyledikleri bu yalancı vaadin aslının paylaşılacağı,

Sıkıntılarında ferahlayacağı,

Ağladığında hafifletileceği,

Birini arıyordu ve bunun gibi çok istekleri vardı karşıdan beklediği.

Peki öyle biri olabilir miydi?

Olurdu neden olmasındı.

Bu zaten insan olmanın gerektiği değil miydi?

Birinin yanında karşılıksız, menfaatsiz olmak.

Düşünmek!

Düşünmeyi bilmek!

Düşünmeden konuşmamak!

SONRA ONUNLA KONUŞMAYA BAŞLADI.

İyide bu günlerde mi?

Evet, ne olmuş yani?

Yok, mümkün değil.

Yapma be arkadaşım, nasıl mümkün olmasın?

Olmaz.

Sana ayıracak kimsenin o kadar zamanı yok. Zaman daraldı.

Ne demek zaman daraldı?

Hiç dikkatini çekmiyor mu?

Sabahla akşam arası, günle hafta aralığı, ayla yıllar buluşması.

Eskiden bu kadar hızlı mıydı?

Düşündü.

Haklısın galiba, daha dün cumartesiydi, yarın da cumartesi. Dün gibi.

Tabi yalanlarla dolu olunca günler, asılsız oluyor.

Değerini yitirdiğinde de şeffaflaşıyor sonra da puf yok oluyor.

Yani.

Yani ağlama.

Yani yalnızlığında ortak bulmaya heveslenme.

İşin varsa birine bile artık bir şeyleri ikram etmeden (anladığın şekliyle ya maddi ya manevi) olmuyor.

Evet haklı olabilirsin.

Yapma be kuzum. Sen nasıl bunun farkına varmadın.

O zaman senin ne işin var burada?

Ben ne işim olduğunu anlatacağım lakin önce sen bazılarının nasıl yanında olduğunu anlayacaksın.

Bak dinle:

Biran yanında olanlar, paran olduğunda,

Biran yanında olanlar, senden yararlananlar,

Biran yanında olanlar, edinimlerini çalanlar,

Biran yanında olanlarda hani dedim ya çıkarlar ana kelime bu.

Ve ben bunları saymaya kalksam çok satırlar alacağından onu da senin akli muhakemene bırakıyorum.

İnsanlık bu yani!

Yani!

Yani-ler de evet-lerle hayır-lar gizlenmiş.

Aslında anladım galiba.

Ne çok YANİ diyoruz.

Nasıl bir kurtarıcı bu kelime.

Ne evet ne hayır. Kızdırmıyor ve üzmüyor. Umutlandırıyor bir o kadar da olmasa da gönül konulmuyor.

Sihirli kelime gibi.

Bütün bunlardan sen sadece yani-yi mi çıkardın?

Olur mu öyle şey?

Bilmediklerimi söylemedin ki?

Yani!

Bak anne yani dedin.

Senden alıştım.

Ben artık biliyorum annem.

Menfaat yok eşittir annem-babam-kardeşim-ailem.

O kadar abartma bunda da menfaat var.

Öyle mi? Nedir?

Sevgi…

 

Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....